Hepimiz, arzumuzun sorumluluğunu taşıyoruz. Neden? Çünkü arzu, özgür irademizin bir ifadesidir. Kimse bizi bir şey yapmak istemeye zorlayamaz. Öyleyse eğer bu bizim ise, onu etkinleştirmek de bizim sorumluluğumuzdur. Özgürlük her zaman sorumlulukla gelir. Kendimizi açıp kapatabiliriz. Bizi anında kapatacak düşünceler ve bizi olasılıklara ve meraka açık tutacak düşüncelerimiz olabilir. Kendimizi canlandırabiliriz ve kendimizi uyuşturabiliriz. İlişki, uyarma ve ketleme arasındaki gerilimden filizlenir ve söylediğimiz ve yaptığımız şeylerde, nasıl davrandığımız ve nasıl düşündüğümüzle kendini gösterir. İlişkiyi iki tarafından paylaşılan bir duygusal durum olarak düşünme eğilimindeyiz. Ama gerçekte, bireyden başlıyor. Ve pratik gerektirir. Erotizm birlikte olmak değildir. İnsan hayal gücü tarafından dönüştürülen duygusal bir olaydır. İlişki, manzaralarımızı oluşturan düşünceler, rüyalar, beklentiler, asi dürtüler ve hatta acı veren anılardır. İlişki, yaşamımızın temel taşları haline gelen erken çocukluk dönemindeki dokunma, oyun veya travma deneyimlerinden enerji alıyor. Bize en çok zevk veren şeylerin bile en acı kaynaklardan gelebileceğini biliyoruz. İlişki rahat ve düzenli değildir. İçsel mücadeleleri, duygusal gerilimleri, heyecan ve kaygı karışımını ortaya çıkarır. Sık sık duygusal can sıkıntısından rahatsız olan çiftlerin, partnerlerine karşı savunmasızlıklarından dolayı kendilerini nasıl orada bulduklarından bahsediyorum. Onları harekete geçiren gizli duyguları keşfetmeye öncelik verirler. Aynı şey birey için de söylenebilir. Kendi başımıza olduğumuzda, çoğunlukla "işi" neyin yaptığını biliriz.
ESTHER PEREL - İLİŞKİ TERAPİSTİ