KUŞLARIN GÖÇ YOLU
Gölün bitki çeşitliliği, tatlı su balıkları, su kuşları, su kaplumbağaları ve diğer doğal canlılar bakımından da yaşamın can damarı olduğunu anlatan Kesici, "Biyolojik çeşitliliği ve zengin bitki örtüsü kuşlar için kışlama, barınma, çoğalma, korunma ve beslenme alanı olarak en ideal ortamı oluşturuyordu. Avrupa, Asya ve Afrika arasında göç eden kuşların, İstanbul üzerinden izledikleri göç yollarının önemli noktalarından biri de Eber Gölü'dür. Eber Gölü'nde 200'e yakın kuş türü belirlenmiştir. Bu nedenle 1992'de 1'inci derece tabiat sit alanı ilan edilmişti ama korunamadı" diye konuştu.
"EBER SARISI'NIN DA NESLİ TEHLİKEDE
Su seviyesinin azalmasıyla son yıllarda gölün, tuzlanmasına bağlı pelikanlar ve flamingoların da tercih alanı olmaya başladığına değinen Erol Kesici, dünyada sadece bu gölün olduğu bölgede yetişen endemik tür 'piyam' ismiyle de anılan 'Eber sarısı'nın da neslinin tehlike altında olduğuna dikkat çekti. Kesici, gölün kurumasına bağlı sazlar, kazlar, kurbağalar yok olunca bölgede sivrisinek, gün sinekleri ve farelerin çoğaldığını da açıkladı.
Erol Kesici, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi ülkelerin büyük ilgi gösterdiği, önemli geçim kaynağı kurbağaların aşırı avlanması ve neslinin tükenmesinin pişmanlığını ve üzüntüsünü yaşayan yöre halkının sözlerini şöyle aktardı: "Göle her bakımdan ihanet ettik. Hiç bitmez, kirlenmez, tükenmez sandık; o da canlıymış, bilemedik. Her şeyden önce susuz kalmaktayız. Fasulye, domates, biber ve meyve için su bulamaz hale geldik. Onunla da kalmadı cildimiz, ciğerimiz kurudu, biz kuruduk. Kurbağa sesine hasret kaldık, göl kurbağasız olur mu? Kurbağalar yok olunca geceleri gün sineklerinden sivrilerden ışık yakamaz olduk. Su yılanları, kemirgenler yok olunca sazlıklar ve tarlalar, farelere kaldı. Ürüne zarar veriyorlar. Gölün kuruması her şeye etki etmekte, sıcak havalarda, gölün atık kokusu dayanılmaz oluyor. Bilemedik hocam, emanete sahip çıkamadık, felaketi yaşamaktayız, elden ne gelir onu da bilmemekteyiz."
"GÖL ATIK ALANI OLARAK KULLANILMAKTAN VAZGEÇİLMELİ"
Gölün, yıllardır çevresindeki 17 yerleşim biriminin atık deposu olarak kullanıldığını dile getiren Dr. Kesici, gölün geri dönüşümünün çok uzun zaman gerektirdiğini belirterek, "Gölü besleyen su kaynaklarının önü açılmalı. Sondaj kuyuları sınırlandırılmalı. Göle başka bir yerden su getirmek çözüm değildir. Gölün doğal akışını korumak en önemli koruma çalışmasıdır. Gölün dip çamuru ekonomik amaçlarla değil, bilimsel yöntemlerle ekolojik yapısının korunarak temizlenmesi gerekiyor.
Sazlık alanlardaki bitkilerin gençleştirilmesi ve bakımları yapılmalı. Göl çevresindeki bilhassa tamamen karalaşmış alanlardaki kamışlık sahalar bilimsel yöntemlerle temizlenmeli. Suyun temizlenmesinde büyük önem arz eden kamış ve sazlar aşırı suya ihtiyaç duymaları nedeniyle kontrollü şekilde kesilmeli. Belirli bölgelerinde çok az da olsa su ve canlılık emaresi görülen göl dinlendirilmeli. Göl atık alanı olarak kullanılmaktan vazgeçilmeli. Yoksa Eber Gölü coğrafyamızdan tamamen silinecek ve geri kazanılması parayla mümkün olmayacaktır" dedi