CEVAP: Hem gusül ve hem de abdestte gözün içini yıkamak farz değildir. Bu nedenle de gözdeki lens abdeste de gusle de engel değildir. Gözün iç tarafını yıkamak hem çok zor ve meşakkatli bir iştir ve hem de göze zarar verme ihtimali vardır.
CEVAP: Gusülde bütün vücudun kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması farzdır. Gusül abdestinde vücutta yıkanması gereken herhangi bir yer kuru kalırsa gusül olmayacağı gibi abdestte olmaz. Gusül abdesti geçerli olmadan abdestte geçerli olmaz. Onun için gusül abdesti almadan vücudunuzun herhangi bir yerinde var olan ve suyun vücuda ulaşmasına engel olan katı maddenin kazınması gereklidir.
Abdestte yıkanması gereken organlardan birinde suyun o organa ulaşmasına engel olan katı cisim kazınmadıkça abdest geçerli olmaz. Bunun istisnası elbette vardır. Mesleği itibariyle (boyacı gibi) tırnak aralarında veya derisinin herhangi bir yerinde katı boya olup da kazınamıyorsa bu kişinin gusül ve abdesti bu haldeyken caiz olur.
CEVAP: Kolu, ayağı sağlam olup da su veya teyemmüm imkanı bulamayan kişi kılamadığı namazları sonradan kaza etmelidir.
Ağır hasta için de durum aynıdır. O durumda, yardım edeni olmadığından abdest alamamışsa namazı erteler. Sonra kaza eder. İmam Ebu Yusuf'a göre ise; abdest alamazsa bile vaktin (namazın) hürmetinden dolayı namaz kılanların hareketlerini yapar. Sonra kaza eder.
CEVAP: Müslüman hanımlar için tesettür kurallarına uymak, örtünmek farzdır. (Nur/31; Azhab/ 33, 53-55, 59) Ancak bu kurala uymayan mesela; evde abdest alıp dışarıda saçını açıp işyerine veya başka bir yere giden kadının saçını açmasıyla abdesti bozulmaz.
Böyle bir hanım bir mescide gider ve başını örterek evde aldığı abdeste bağlı kılarak namazını kılabilir.
CEVAP: Bu durumda olan kişi imkan bulursa her namaz vakti idrar torbasını boşaltır. Ama buna imkanı yoksa idrar torbası yanındayken namazı kılar. Artık o torba –özründen dolayı- vücudunun bir parçası gibi düşünülür.