"Yol yakınken Rahman'ın izine gir" derdim. Kalbini gösterirdi.B en konuştum o dinledi. Sadece dinledi. Dediklerimi hiç yapmadı. Dün gece rüyama girdi .Feveran ediyor, ağlaşıyordu. Çevresini ateş sarmıştı. İyi niyetli, tatlı sözleri ona fayda sağlamamıştı.
Severdim onu. Yanına koşardım. Çağırdığında sözünü iki etmezdim. Sırdaşım gibiydi. Sıkıntımda yoldaşım gibiydi. O benden memnundu, ben ise onun bazı hareketlerinden memnun değildim. Uyarırdım. "Yol yakınken Rahman'ın izine gir" derdim. Kalbini gösterirdi. Hakikaten de iyi bir kalp sahibiydi. Kimseye kötülük düşünmezdi, kendi halindeydi. Her vesilede arkadaşıma iyi şeyler anlattım. Hep dinledi beni. Sözüme, özüme tebessüm etti. 'Evet'ime 'hayır' demedi. 'Hayır'ıma da 'evet' demedi. Ama gönülden hiç tamam demedi. Yıllar geçti böyle. Ben konuştum o dinledi. Sadece dinledi. Ben söyledim o doğruladı. Ama dilinde sadece. Çünkü dediklerimi hiç yapmadı. Dediğime hiç gelmedi. Ben bir gün dedim ki; "Peygamberi yol arkadaşı seç. Onunla yola koyul. Onunla yol al". Dedi ki; "Benim aklım, benim yoldaşımdır. Nefsim benim yol göstericimdir. Canımın doğru dediği doğrum, gönlümün yanlış dediği yanlışımdır." Hak şahidimdir hep çabaladım. Koşuşturdum. Taşı eritecek bir sabırla direndim. Bir gün, "Beni teselli etmek için dedi ki; niye bu kadar yıpratıyorsun kendini? Sen bana anlatmadın mı? Ebu Cehil, Muhammed (s.a.v.) peygamberi dinlemiş ama yoluna gelmemiş. Beni de böyle say. Böyle kabul et" dedi. "Subhanallah! Bu nasıl örnek" dedim. "Ben o değilim, ben O'nun ayak turabı değilim, sen de Ebu Cehil değilsin. Tövbe et, istiğfar et, kendini sahile at. Bak rüzgâr var. Dalga geliyor. Hazırlıksız yakalanacaksın. Girdaba düşersin. Anafora yakalanırsın. Sahil sert esiyor. Bulutlar geliyor bak" dedim. O bu cümleleri de anlamadı. Hava tahmini yapıyorum sandı. Yanıldı. Dilimde tüy bitti, onun kalbinde bir kıpırdanma olmadı. Kendi kendime 'hidayet satın alınmaz, aranır varılır' buymuş demek istedim. Üzüldüm. Daraldım. Çaresiz 'kadere razı' oldu.Uzun müddettir haber almamıştım. Görüşmemiştim. Aramamıştım da. Ne yaptığını bilmiyordu. Dün gece rüyama girdi. Feveran ediyor, ağlaşıyordu. Çevresini ateş sarmıştı. İyi niyetli, tatlı sözleri ona fayda sağlamamıştı. Bileti meğer ateşe kesilmiş. Çünkü ibadeti yoktu, Rahman'a inancı, Hz. Resul'e yakınlığı yoktu. Onu ateşte gördüm. Elimi uzatmak istedim, elini tutmak için benim elime de ateş değdi. Yatağımdan fırladığımda hala etkisindeydim. Sanki ateşti elim. Aradım. Araştırdım. Neler yapıyor diye. Buldum. Meğer rüyada gördüğüm gece ölmüş. Acaba gördüğüm akıbeti miydi? Bilmiyorum...
BİR AYET
"Mü'minler, emanetlerini gözeten ve sözlerini yerine getirenlerdir." (Mü'minun, 8)
BİR HADİS
"Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder." (Buhari, İman)
BİR SEVAP
Müslüman kardeşi için dua eden
"Kim mümin kardeşi için gıyabında dua ederse onunla görevli melek; 'Amin, aynısı senin için de olsun' der"
SORU - CEVAP
Gusül abdesti alan bir kimse aynı zamanda namaz abdesti de almış olacağı için bu abdesti ile namaz kılabilir, ayrıca abdest alması gerekmez. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in gusül abdestine başlarken namaz abdesti gibi abdest aldığını ve gusülden sonra ayrıca abdest almadığını ifade eden hadisler vardır.
Yarışmada herkes ortaya para koyuyor ve sonunda biri bu parayı alıp gidiyorsa haram olur, kumar olur. Bilginizi ölçen bir yarışma ise televizyon ya da sponsor bu ödülü veriyorsa yani kimsenin cebinden para çıkmıyorsa haram değildir. Ama başkalarının cebinden para çıkıyor ve bir havuzda toplanıyorsa bu haramdır. Çünkü bunun adı kumar olur.
Sabah namazının vakti "imsak" vaktiyle girer. Takvim yapraklarındaki imsak vaktinin yazıldığı saat gelince, sabah namazını kılabilirsiniz. Ezanı duymanız veya beklemeniz gerekmez.