Nilgün Varoş, ailesiyle çocuk yaşta Almanya'ya gitti. Ailesinin verdiği hayvan sevgisi hayatına işledi. Veterinerlik Fakültesi'ni bitirdi. Emekli olduktan sonra ise Türkiye'ye geri geldi. Önce yaşadığı apartmanın çevresindeki sahipsiz hayvanlara kol kanat gerdi. Bahçesi olmayan apartman dairesini adeta bir hayvan barınağına çevirdi. Ancak komşuları şikayet edince Burhaniye İlçesi'ne bağlı Tahtacı Köyü'ne yerleşti. 30 dönümlük bir arazi satın alıp tüm imkanlarını hayvanlar için seferber etti. Burada sokağa terk edilmiş bakıma muhtaç hayvanlar için kulübeler ve tedavi odaları kuran Varoş, Pro Animale Derneği Türkiye Temsilciliği'ni de üstlendi. Bu sürede Türkiye'deki birçok eşeğin iş göremez hale geldikten sonra adeta ölüme terk edildiğini fark etti. Hayatını engelli, felçli, hasta ve bakıma muhtaç eşeklere adayıp 150 eşeğin bakımını üstlendi. Varoş, şunları söyledi: "Türkiye'nin dört bir yanından eşekler geliyor. Kimisi kanser, kimisi yaşlı, kimisi sokağa terk edilmiş. Hepsi de aynı şansı hak ettiği için elimizdeki bütün imkânları onlara seferber etmek istiyoruz. Hayvanları ilk bulduğumuzda artık öleceğini anlamış olduğunu, çaresizlikleri gözlerinde görüyoruz. Her şeyi kabullenmiş olan bu canların, iyileşip koşmaya başlamasını görmek bambaşka bir haz. Hayatlarının geri kalan kısımlarında onlarda ben de ikinci baharımızı yaşıyoruz. Bu bir gönül işi, merhamet işi, adanmışlık öyküsü. Bu duyguyu herkesin anlamasını, herkesin kabullenmesini beklemiyorum. Sadece yaratılan her canlıya saygı duyulması gerektiğine, yaşam hakkının sadece biz insanlara ait olmadığının farkına varılmasını, her canlıya yaşam hakkı tanınmasını istiyorum."