İstanbul Boğazı'nın kıyı kesimlerinde görülen denizanası yoğunluğunun nedeninin hava sıcaklığı olduğunu ve Şubat ayına kadar görülebileceğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, "Denizanası balık yumurta ve larvaları üzerinden besleniyor. Aynı zamanda balıkların besini olan mikroskobik hayvansal organizmalar üzerinden de besleniyor. Bu da balık stoklarında bir şekilde azalmaya sebep oluyor" dedi.
İstanbul Boğazı'nın kıyı kesimlerinde denizanası yoğunluğu dikkat çekici boyutlara ulaştı. Lodosun etkisiyle kıyıda bazen yoğun olarak görülen denizanaları, çevredekilerin de dikkatini çekti. Sarıyer Sahili'ne yürüyüş için gelenler durumun her yıl yaşandığını söylerken, İstinye'de balık tutanlar ise denizanalarının oltaları zorladığını belirtti.
"HAVANIN SICAK OLMASI SEBEBİYLE GÖRÜNÜRLÜKLERİ BİRAZ DAHA UZADI"
Kıyı kesimlerinde denizanası artışını değerlendiren İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, "Çok anormal bir durum olmadığını söyleyebiliriz. Yılın Eylül ayından sonra Eylül-Kasım-Aralık gibi zaten biz denizanası artışlarını Marmara Denizi'nde görüyoruz. Bu sene mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklık yaşadığımız için, havanın sıcak olması sebebiyle bunların görünürlükleri biraz daha uzadı. Ocak ayına kadar sarktı, süreç böyle devam ederse belki Şubat ayında da göreceğiz. Bu canlılar normalde denizde mevcutlar ve yoğun bir artış gösteriyorlar. Lodosla birlikte kıyısal alanlarda birikmeye başladılar" dedi.
"ARTAN SICAKLIKLA BİRLİKTE YAYILIM ALANLARINI GENİŞLETİYORLAR"
Marmara Denizi'nin antropojenik baskıların altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Okyar, "Evsel, endüstriyel kirlilik var. Tarım sularının girmesi sebebiyle besin tuzu yönünden sürekli zenginleşiyor. Geçen yıllarda bu sonuçlardan dolayı müsilajı yaşadık. Aşırı balıkçılık yönünde çalışmalar var. Endüstriyel balıkçılık çok ciddi. Kıyısal alanların habitat tahribatı var. Doğal habitatı bozarak yapay bir ortam sağlıyoruz. Bu denizanası organizmalarının larval safhalarını kendilerini tutunabileceği, sayılarını artırabileceği ortam yaratıyoruz. Bunlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar. Artan sıcaklıkla birlikte de metabolizmaları hızlandığından yoğun bir şekilde artış gösterip yayılım alanlarını genişletiyorlar. Artık bizim için normalleşti" diye konuştu.
"MARMARA DENİZİ'NDE YENİ DENİZANASI TÜRLERİNİ KAYDETMEYE BAŞLADIK"
Prof. Dr. Okyar, "İstanbul Boğazı'nda Marmara Denizi'nde uzun yıllardan beri gördüğümüz yerli türü olarak kabul ettiğimiz Ay denizanası dediğimiz bir tür. Beyaz ve zehir etkisi çok yüksek olmayan bir tür. Ama tüm denizanaları zehirli hücreleri içerirler. İnsana da temas ettiğinde o bölgeyi tahriş edebiliyor. Cildinizde, yanma, kaşınma, şişme görülebilir. Özellikle hassas ciltli insanlar böyle bir temas yaşamışsa mutlaka deniz suyuyla temizlesinler. Marmara Denizi'nde zehri daha yüksek miktarda olan türler de var. O türler, şu an için aşırı artış yapmıyor. Marmara Denizi'nde yeni denizanası türlerini kaydetmeye başladık." dedi.
"BALIĞI ÜREME YÖNÜNDEN ETKİLİYOR"
Prof. Dr. Okyar, "Denizanası balık yumurta ve larvaları üzerinden besleniyor. Aynı zamanda balıkların besini olan mikroskobik hayvansal organizmalar üzerinden de besleniyor. Balığı hem üreme yönünden etkiliyor, yeni popülasyonlar oluşturmasına ket vuruyor hem de besinle rekabete girerek çok fazla miktarda olduğundan dolayı genelde doyma limiti olmadığından dolayı balıklarda rekabet halinde daha ön plana çıkıyor. Bu da balık stoklarında bir şekilde azalmaya sebep oluyor. Bunların üzerinden beslenen bazı balık türleri var, Uskumru, Kolyoz gibi. Bunların son zamanlarda Marmara Denizi'nde azalmasından dolayı bunların üzerinde dengeleyici rol oynayan balıkları da ekosistemden çektiğimiz için artışlarını baskılayacak hiçbir faktör kalmıyor ve aşırı çoğalmaya devam ediyorlar" dedi.
"MÜSİLAJI TETİKLEYEN FAKTÖRLERDEN BİRİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
Prof. Dr. Okyar, "Sıcaklığın bu şekilde gitmesi, suyun içinde müsilajı oluşturan organizmaları tetikleyebilir. Denizanaları aşırı çoğaldıklarında yaşamlarını tamamlayıp ölmeye ve parçalanmaya başlıyorlar. Parçalanmaya başladıktan sonra ortamda parçalanmayı sürdüren bakteriyel aktivite artmaya başlıyor buna bağlı olarak çözülmüş organik madde miktarı da artıyor. Bunun da müsilajı tetikleyen faktörlerden bir tanesi olduğunu düşünüyoruz. Müsilajı oluşturan şey denizanası değil başka bir organizma ama katalizör rolü oynuyor. Ortamdaki çözülmüş organik madde olarak denizanası miktarı çok olduğu için bu sürece katılıyor. Genişlemesine ve büyümesine katılıyor" ifadelerini kullandı.