İhlas suresi - Mekke döneminde inen İhlas Suresi, toplamda 4 ayetten oluşur. "İhlas" kelimesi samimiyetle, içtenlikle bağlanmayı ifade eder. İslam dünyasında beş vakit namazda sıkça okunan bu sure, Arapça okunuşu ve Türkçe anlamıyla birçok kişi tarafından merak edilir. Peki, İhlas Suresi'nin fazileti nedir? Okunuşu nasıldır? Anlamı ve mealı ne şekildedir?
İhlas Sûresi Kaç Ayet?
İhlas Sûresi'nin ayet sayısı 4'tür.
İhlas Sûresi Nasıl Okunur?
İhlas Sûresi'nin Arapça okunuşu şöyledir:
1 - Gul huvallâhu ehad.
2 - Allâhu's-samed.
3 - Lem yelid ve lem yûled.
4 - Ve lem yekun lehû kufuven ahad.
İhlas Sûresi'nin Türkçe Anlamı Nedir?
İhlas Sûresi'nin Türkçe meali şöyledir:
1- De ki: "O, Allah'tır, bir tektir."
2- "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)"
3- O doğurmamış ve doğmamıştır. (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."
4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
İhlas Sûresi'nin Fazileti Nedir?
İhlâs sûresinin, Kur'an'ın üçte birine denk olduğuna dair hadisi yorumlayan âlimlerden bir kısmı, bu denkliği sûreyi okumanın sevabı, bir kısmı da konusu ve mânası yönünden değerlendirmişlerdir. İkinci görüşe göre sûre, Kur'an'ın üç temel konusundan ilki olan tevhidle alâkalı olup, bu sûrenin anlamını iyice kavrayan ve itikadını bu sûrenin öğretisi yönünde oluşturan bir kimse Kur'an'ın tevhid ve akaid bölümünü de kavrayıp benimsemiş olur. Gazzâlî Cevâhiru'l-Kur'ân isimli eserinde (s. 47-48) özetle şu hususlara işaret eder:
Kur'an'daki bilgiler ana hatlarıyla Allah hakkında bilgi (mârifetullah), âhiret bilgisi ve doğru yol bilgisi olmak üzere üçe ayrılır. İhlâs sûresi bunlardan ilkini, yani mârifetullah ve tevhid konusunu ihtiva etmektedir. Kur'an'daki diğer hükümler bu sûredeki tevhid temeline dayandığı için sûre Kur'an'ın üçte birine denk görülmüştür. Belirtilen öneminden dolayı İhlâs sûresi tefsir kitaplarında muhtelif yönleriyle ele alınıp incelendiği gibi felsefeden tasavvufa kadar çeşitli ilim dallarında da meşhur âlimler tarafından sûre üzerinde pek çok müstakil tefsir vb. çalışmalar yapılmış; ayrıca sûre üzerine tezler de hazırlanmıştır
Farklı dini kaynaklarda yer alan ancak kesin olmayan bilgilere göre İhlas suresinin faziletleri şöyledir:
• İhlas suresi okuyanların Allah inancı kuvvetlenir. Allah kendine inananların yanında yer alır. Sureyi okuyanların içinde Allah inancı çok daha kuvvetli hale gelir. Allah ile aralarındaki bağ güçlenir.
• Dünya hayatında mutlu ve hayırlı yaşamak isteyenler sureyi okuduklarında güzelliklerle karşılaşır. Dünya hayatında doğru yaşamak için ve güzelliklerle karşılaşmak için sure okunmalıdır.
• Ölümden sonraki hayatta güzel ameller bırakılmasını sağlar. Allah İhlas suresi okuyanları alışkanlık haline getirenlere merhamet eder. Sureyi okuyanlara cennet kapıları açılır. Cennetin güzelliklerine nail olur. Allah cehennem azabından korur.
• Evin içinde okunduğu zaman evin bereketi artar. Maddi ve manevi olarak güzellikler ortaya çıkar. Allah sureyi okuyanların yanında yer alır.
• Maddi açıdan yoksul olanlar bereketli bir döneme girer. İş bulamayanlara Allah iş kapısı açar. Ek gelir elde etmek isteyenler sureyi okuduğunda maddi olarak daha güçlü hale gelir. Kim İhlas suresini okursa Allah da ona nimetlerini sunar.
• Evden çıkmadan önce okunmasında fayda vardır. Dışarıda yaşanabilecek sıkıntılardan ve belalardan uzak tutar. Kötü niyetli olanların kötülüklerinden korur. Yüce Allah kendisine dua eden ve iman edenlerin yanında yer alır.
• Arefe gününde İhlas suresini okuyanlar büyük sevap kazanır. Allah günahlarını bağışlar. Büyük günahları olanlar İhlas suresini okumayı alışkanlık haline getirmelidir. Düzenli olarak sure okuyanların işledikleri günahlar bağışlanır. Kabir azabından korunur. Mahşer günü Allah cennet kapılarını açar.
• Yolculukta olanların okuması faydalıdır. Kim yolculuktayken sureyi okuyup Allah'a dua ederse Yüce yaradan da ona meleklerini gönderir. Melekler yolculuk bitene kadar yolcunun yanında olur. Kötülüklerden ve olası kazalardan korur.
• Dileği olanlar İhlas suresini okumalıdır. Kimin dileği varsa Arefe günü İhlas suresini okuyarak Allah'tan isteyebilir. İhlas suresi tek başına okunmakla birlikte aynı zamanda başka surelerle de okunabilir. Naz ve Felak suresi ile birlikte okunduğunda nazardan ve kem gözlerden korur. Evden çıkmadan önce ya da uyumadan önce okunması faydalıdır. Gece uyumadan önce okunduğunda vesvese olmaz ve kabuslar görülmez. Allah rahat ve huzurlu bir şekilde uyumak için meleklerini yollar. Melekler uykuda korur.
• Ağrı ve acı çekenler İhlas suresiyle birlikte Felak ve Nas suresini okuduğunda acılar diner. Vücudun ağrıyan kısımlarına okunmalıdır. Hastalıkları olanlar dertlerine şifa bulur. Allah şifa gönderir ve hastalıkların verdiği acılar azalır.
• Derdine derman arayanlara kapılar açılır. Maddi olarak sıkıntı yaşayanlar Allah'ın bereketlerine nail olur. Birçok işleri çok daha kolay bir şekilde hallolur.
İhlas Sûresi Tefsiri Nedir?
İhlâs sûresinin, İslâm'ın esası olan tevhid (Allah'ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah Teâlâ'yı tanıttığı için ilgili kaynakların hemen tamamında, Hz. Peygamber tarafından Kur'an'ın üçte birine denk olduğu ifade buyurulmuştur. Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah'ın birliğini ifade eden "ahad" terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan "samed" terimi üzerinde durmuşlardır. "Tektir" diye çevirdiğimiz "ahad" kelimesi, "birlik" anlamına gelen vahd veya vahdet kökünden türetilmiş bir isimdir. Bu sebeple "ahad" sıfatının bazı istisnalar dışında Allah'tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülmüştür.
Aynı kökten gelen vâhid ise "bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegâne varlık" anlamında Allah'ın sıfatı olmakla birlikte Allah'tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Türkçe'de de "bir" (vâhid) ile "tek" (ahad) arasında fark vardır. Bir, genellikle "aynı türden birçok varlığın biri" anlamında da kullanılır. "Tek" ise "türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık" mânasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir. Ahad ile vâhid sıfatları arasındaki diğer farklar ise şöyle açıklanmıştır: Ahad, Allah'ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Ahad ile vâhidin her biri "ezeliyet ve ebediyet" mânalarını da ihtiva etmekle birlikte, bazı âlimler ahadı "ezeliyet", vâhidi de "ebediyet" mânasına tahsis etmişlerdir. Allah'ın sıfatı olarak her ikisi de hadislerde geçmektedir (bk. Buhârî, "Tefsîr", 112; İbn Mâce, "Duâ", 10; Nesâî, "Cenâiz", 117; Müsned, IV, 103; geniş bilgi için bk. Bekir Topaloğlu, "Ahad", DİA, I, 483; Emin Işık, "İhlâs Sûresi", DİA, XXI, 537).
"Allah sameddir" 2. ayetinde geçen "Samed" kelimesi, sonu gelmeyecek biçimde devamlı ve bâki olan (Şevkânî, V, 612), "herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisi kimseye muhtaç olmayan" (Râgıb el-İsfahânî, Müfredâtü'l-Kur'ân, "smd" md.) gibi anlamlarda açıklanmıştır. Sûredeki bağlamına göre samed, "var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlık ve devamını kendisine borçlu olduğu vâcibü'l-vucûd" demektir. Buna göre samed kelimesi doğrudan doğruya ahad ismini açıklar; daha sonra gelen "doğurmamış ve doğmamıştır" meâlindeki âyet de samed isminin açıklamasıdır. Taberî, "samed"i, "kendisinden başka ibadet edilmeye lâyık hiçbir varlık bulunmayan tek mâbud" şeklinde tanımlamıştır (XXX, 222). Kur'an-ı Kerîm'de sadece burada geçen samed ismi başta "esmâ-i hüsnâ" hadisi olmak üzere (bk. Tirmizî, "Da'avât", 83) bazı hadislerde de yer almıştır (meselâ bk. Buhârî, "Tefsîr", 112; Tirmizî, "Da'avât", 64).
"Doğurmamış ve doğmamıştır" 3. ayeti ise, Allah Teâlâ'nın yaratılmışlara ait noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu ifade eder. Samed isminin açıklaması olup, Allah'a evlât nisbet edenleri ve soy kavramına giren her şeyi; meselâ, "Mesîh Allah'ın oğludur" diyen hıristiyanların (Tevbe 9/30) ve meleklerin Allah'ın kızları olduğunu söyleyen (En'âm 6/100) müşriklerin bu iddialarını reddeder. Zira çocuk, eşin olmasını gerektirir; eş de çocuk da bazı ihtiyaçları karşılama arzu ve eğiliminin sonuçlarıdır; Allah ise ihtiyaçtan münezzehtir. Eşleri de çocukları da O yaratmıştır; yarattığı şeylere muhtaç olması ise imkânsızdır (bk. En'âm 6/101). Âyetin, "O, doğmamıştır" meâlindeki ikinci cümlesi Allah Teâlâ'nın doğum veya sudûr yoluyla bir ana veya babadan, bir asıldan meydana gelmediğini ifade eder. Çünkü doğan her şey sonradan olur; oysa Allah kadîm ve ezelîdir, yani varlığının bir başlangıcı yoktur.
"O'nun hiçbir dengi yoktur" 4. ayetinin anlamı "Onun hiçbir dengi, muadili, benzeri yoktur" şeklindedir. Hem ilk âyetin açıklaması hem de bütünüyle sûrenin bir özeti mahiyetinde olup Allah'ın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde denksiz ve benzersiz olduğu şeklindeki anlamıyla ilk âyetteki "ahad"ın tefsiri gibidir. Kendisinden başka var olan her şeyi O yarattığına göre yarattıklarının O'na denk olması mümkün değildir. Nitekim bu durum muhtelif âyetlerde ifade buyurulmuştur (meselâ bk. Nahl 16/17-22; Şûrâ 42/11).