Türk milletinin askeri teşkilatlanma tarihine baktığımızda, M.Ö. 209 yılında Mete Han tarafından kurulan düzenli Türk ordusunun temellerini görürüz. Bu dönemden başlayarak Türk ordusu tarih sahnesinde önemli bir güç olarak yerini almış ve bulunduğu her yerde gücünü göstererek günümüze kadar ulaşmıştır.
METE HAN'DAN SELÇUKLULARA: TÜRK KARA KUVVETLERİNİN İLK ADIMLARI
Mete Han döneminde ordunun temel birimi olarak kabul edilen ve 10.000 atlıdan oluşan "Tümen" birimleri kurulmuştur. Tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır.
Bu teşkilatlanma daha sonraki Türk devletlerinde de etkisini göstermiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde Türk ordusu dünya çapında saygı görmüştür.
KÖKTÜRKLERDEN UYGURLARA ASKERİ MİRAS
Köktürk Yazıtları göçebe-savaşçı bir toplumun idari ve askeri yapısını gözler önüne seriyor. Eski dönemde kullanılan "şad", "tarkan" ve "şadapıt" gibi unvanlar, askeri hiyerarşide önemli yerler tutuyor. Bu dönemde askeri rütbelerin yanı sıra savaşçı ve askerleri ifade eden "er", "alp" gibi kelimeler de kullanılıyor.
Eski Uygurların dönemine gelindiğinde Köktürkçe rütbe ve unvanların birçoğu devam ediyor. "Kağan", "beg", "tarkan" gibi unvanlar, ses ve anlam değişimleriyle birlikte kullanıldığı görülüyor.
ORTA TÜRKÇE DÖNEMİNDE ASKERİ RÜTBELERİN DÖNÜŞÜMÜ
Orta Türkçe dönemi Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe askeri terminolojisine girişiyle karakterize ediliyor. Karahanlı dönemi eserleri olan Kutadgu Bilig ve Divanü Lugati't-Türk, bu dönüşümü belgelenmiş bir şekilde sunuyor. "Elig", "padişah", "sultan" gibi kelimeler, Türkçe askeri ve idari unvanların yanında kullanılmaya başlanıyor. Aynı zamanda bu dönemde askeri rütbeler ve unvanlar daha net bir şekilde belirleniyor ve sınıflandırılıyor.
SELÇUKLU VE OSMANLI DÖNEMİ
Büyük Selçuklu Devleti 1040 ve 1071'deki büyük zaferlerle Anadolu'yu Türk yurdu yapmış, Kara Kuvvetlerinin teşkilat ve eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise, Sultan I. Murat zamanında süvarili ordu oluşumuyla Yeniçeri Ocağı kurulmuş, Osmanlı ordusu büyük zaferler elde etmiştir.
Osmanlı Ordusu'nun son yıllarında rütbelerin sıralaması şu şekildedir:
Nefer
Onbaşı
Çavuş
Başçavuş
Mülazım-i Sani (Teğmen)
Mülazım-ı Evvel (Üsteğmen)
Yüzbaşı
Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı)
Binbaşı
Kaymakam (Yarbay)
Miralay (Albay)
Mirliva (Tuğgeneral)
Ferik-i Sani (Tümgeneral)
Ferik-i Evvel (Orgeneral)
Müşir (Mareşal)
Osmanlı Donanması'nda ise rütbeler şunlardır:
Erkan (Amiraller)
Müşir Amiral
Birinci Ferik Amiral
Ferik Amiral
Liva Amiral
Ümera (Üst Subaylar)
Kalyon Kaptanı
Fırkateyn Kaptanı
Korvet Kaptanı
Zabitan (Subaylar)
Yüzbaşı
Mülazım
Osmanlı Ordusu'nun başkomutanı ise genellikle padişahtır, ancak gerektiğinde yetkiyi sadrazama bırakabilir.
Günümüzde TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) rütbelerinin küçükten büyüğe sıralaması şu şekildedir:
Er
Onbaşı
Çavuş
Uzman Onbaşı
Uzman Çavuş
Astsubay Çavuş
Astsubay Kıdemli Çavuş
Astsubay Üstçavuş
Astsubay Kıdemli Üstçavuş
Astsubay Başçavuş
Astsubay Kıdemli Başçavuş
Asteğmen
Teğmen
Üsteğmen
Yüzbaşı
Binbaşı
Yarbay
Albay
Tuğgeneral
Tümgeneral
Korgeneral
Orgeneral
Genelkurmay Başkanı
Mareşal