Osmanlı saraylarında güzellik bir sanat formuydu ve bu sanatın en önemli malzemelerinden biri gül suyuydu. İbn-i Sina'nın reçeteleri arasında yer alan bu özel su, Hürrem Sultan'ın genç ve taze görünümünün sırlarından biri olarak kabul edilir. Ciltteki fazla yağı temizlemenin yanı sıra nemlendirici özellikleri ile bilinen gül suyu, yüz yıllardır kadınların vazgeçilmezi olmuştur.
DOĞAL SABUNLAR VE DERİN TEMİZLİK
İbn-i Sina, cilt sağlığı için derinlemesine temizliği vurgulamıştır. Modern zamanlarda pek tercih edilmeyen doğal sabunlar, İbn-i Sina'nın cilt temizliği için önerdiği yöntemler arasındaydı. Bu sabunlar, cildi çevresel kirleticilerden arındırmak ve sağlıklı bir cilt bariyeri oluşturmak için kullanılırdı.
MELİSA İLE YENİLENME
Güzellik reçetelerinde sıklıkla yer alan melisa (limon balsamı), kırışıklıkları azaltma ve cildi gençleştirme konusunda İbn-i Sina'nın önerdiği bir başka mucizevi üründü. Melisa suyu, cilt lekeleri üzerinde de olumlu etkiler göstererek kadınların cilt bakım rutinlerinde önemli bir yer tutar.
KESELEME: ANTİK BİR YENİLEME YÖNTEMİ
İbn-i Sina'nın cilt bakımı öğretileri arasında keseleme, ölü deri hücrelerini temizlemenin ve cilt yüzeyini yenilemenin bir yolu olarak öne çıkıyor. Günümüz dermatolojisinde bazı çekinceler olmasına rağmen, keseleme yöntemi, cilt sağlığına katkılarıyla bilinir.
ÇAY AĞACI YAĞI: ÇOK YÖNLÜ BİR ÇÖZÜM
Son olarak İbn-i Sina, antiseptik özellikleri ve ciltteki bakteri üremesini önleme kabiliyeti ile çay ağacı yağını önermiştir.
Cilt dokusunu onaran ve yenileyen bu yağ, inflamasyonu azaltma ve akneleri kontrol altına alma konusunda oldukça etkilidir.
İbn-i Sina'nın cilt bakımına dair bilgileri, yüzyıllar sonra bile modern dermatolojinin temel taşlarını oluşturmakta ve güzellik rutinlerimize esin kaynağı olmaktadır. Bu antik bilgelik, zamanı aşan güzellik sırlarını günümüze taşıyor.