Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 17 Eylül'de çıktıktan sonra bir daha haber alınamayan Pelin Karaca'nın 37 yaşındaki eski komşusu Ali Uysal tarafından öldürülüp, cesedinin Uşak'ın Eşme ilçesinde ormana gömüldüğü ortaya çıktı.
Cinayete kurban giden Pelin Karaca'nın cinayetine ilişkin kan donduran detaylara ulaşıldı.
Ali Uysal (37) (Fotoğraf: DHA)
ÖNCE BOĞDU SONRA ARABAYLA GEÇTİ
Pelin Karaca'nın katil Ali Uysal tarafından önce boğularak öldürüldüğü, daha sonra olaya kaza süsü vermek için araba ile üzerinden geçildiği anlaşıldı.
Talihsiz genç kızın Ali Uysal tarafından evlerinin yakın olan kırsal Türkmen Mahallesi'nde öldürüldükten sonra burada toprağa gömüldüğü, ancak yakalanabileceğini düşünerek cesedi yaklaşık 70 km uzaklıktaki Uşak'ın Eşme ilçesine arabayla taşıdığı, ikinci kez buraya gömdüğü belirlendi.
Ayrıca katil Ali Uysal'ın Pelin Karaca'nın annesi Nihal Karaca'ya ait 700 metrekare araziyi vekaletname ile 280 bin liraya satıp, parayı vermediği belirtildi.
KARDEŞİM 3 KEZ GÖMÜLDÜ
Kız kardeşinin 3 kez toprağa gömüldüğünü anlatan Ebru Karaca, "Kardeşim canice öldürüldü. Edindiğimiz bilgilere göre cinayet Alaşehir Türkmen Köyü'nde yaşanmış. Katil Pelin'i Türkmen Köyü'ne gömmeye çalışmış. Ancak orada yakalanabileceğini düşündüğü için cesedi Eşme'ye götürmüş. İkinci kez Eşme Gölet kenarına gömmüş. Kardeşimin cesedi Eşme'den çıkarıldıktan sonra üçüncü kez cenaze töreninin ardından mezara defnedildi. Kardeşim 3 kez toprak gördü" dedi.
Pelin Karaca (Fotoğraf: DHA)
ORTADA 280 BİN LİRA KAYIP
280 bin liralık paralarının da kaybolduğunu anlatan Ebru Karaca, "Annemin bir 700 metrekare bir arazisi vardı. Katil Ali Uysal, annemin üzerine olan araziyi vekâletname ile 280 bin liraya satmış. Şu an bu para ortada yok. Bu paranın akıbetini de bilmiyoruz" şeklinde konuştu.
"ACIMIZI TARİF EDEMİYORUZ"
Acılı abla Ebru Karaca, "Cumhurbaşkanımız annem ve babamla görüştü. Başsağlığı diledi. En ağır ceza ne ise katile o verilsin. Gencecik 21 yaşında bir genç kız cinayete kurban gitti. Kardeşim gitti. Bir ananın yüreği yandı. Bizi mahvetti. Büyük bir acı yaşadık. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok üzgünüz. Acımızı tarif edemiyoruz" dedi.
KATİLE ABİ DEDİK, ANNESİNE 'ANNE' DEDİK
Katil Ali Uysal'ı ailelerinden biri gibi gördüklerini anlatan Ebru Karaca, "Ali Uysal'a hep abi dedik. Annesine 'anne' dedik. Evimize kadar aldık. Ekmeğimizi paylaştık. Derdimizi ona anlattık. Yeri geldi ağladık. Yeri geldi güldük. Cinayeti neden işlediğine dair aklımıza hiçbir sebep gelmiyor. Kazayla öldürdüğünü söylemiş. Asla buna inanmıyoruz. Yalan söylüyor. Polislerden aldığımız bilgiye göre ilk önce boğmuş, daha sonra arabayla ezmiş çocuğu. Kaza süsü vermek için böyle bir şey yapmış" dedi.
Anne Nihal Dönmez (sağda) ve baba Nuh Karaca (solda) kızının naaşı başında üzüntü yaşadı. (Fotoğraf: AA)
"ARACIN FRENİ BOŞALDI"
Ebru Karaca, "Katilin verdiği ifade de akla mantığa yatkın bir ifade değil. Katil ifadesinde, 'Freni boşalaN arabanın önündeki Pelin'in aracın altında kaldığını söylemiş. Böyle bir şey olamaz. O arabanın el freni var. Bu ifadenin yalan olduğunu düşünüyorum. Katil Ali Uysal, ömrünün sonuna kadar cezaevinde kalsın. Ömrü orda bitsin. Hiçbir zaman çıkmasın. Ölüm onun için kurtuluş olur. Bize büyük bir acı yaşattı. Katil kızımıza nasıl kıydıysa, o aynısını çeksin. Ölmesin. Ömrü demir parmaklıklar arkasında bitsin" dedi.
BAŞKAN ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR
Acılı baba Nuh Karaca ise "Cumhurbaşkanımız en acı günümüzde aradı. Başsağlığı diledi. Allah razı olsun. Pelin de Cumhurbaşkanımızı çok severdi. Cumhurbaşkanımız, 'Gereken yapılacak. Pelin'in kanı yerde kalmayacak. Adalet yerini bulacak" dedi. Ben de 'Katile en ağır ceza verilsin' dedim. Benim başım yandı. Biz ağladık. Başka çocuklar yanmasın. Başka anne babalar ağlamasın. Cumhurbaşkanımız eşimle de görüştü. Ona da başsağlığı diledi. Katile en ağır ceza verilirse acımız bir nebze olsun azalacak" dedi.
Anne Nihal Karaca (Fotoğraf: DHA)
DÜŞMAN İÇİMİZDEN ÇIKTI
Sabah'ta yer alan habere göre; Katil eski komşularının oğlu olduğunu ifade eden Nuh Karaca, "Altlı üstlü oturduğumuz eski komşumuzdu. Ekmeğimizi yedi canımızı yaktı. Evimize devamlı girip çıkan, yemeğimizi, çayımızı, kahvemizi içen bir insandı. Düşman içimizdenmiş. Güvendiğimiz bir insandı. Koynumuzda yılan beslemişiz. O yılan bizi soktu gitti" şeklinde konuştu.
