Aile kurmaya parasal olarak gücü yeten ve herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan kimsenin evlenmesi vacib veya farz derecesinde önemli bir görevdir. Aşırı cinsel arzulara sahip olmayan Müslümanlar için ise evlilik müekked sünnettir.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
"Evleniniz, çoğalınız; çünkü ben, kıyamet günü ümmetlere karşı sizinle öğünürüm." (Ebu Davut, Nesai) Bununla birlikte, karakteri veya yetişme tarzının bir sonucu olarak kadına kötü davranacağı belli olan kişinin evlenmesi haramdır. Aile arasında zulüm, eziyet ve kişilik haklarının çiğnenmesi yasaktır.
Zaten böyle bir durumda aile hayatından beklenen yarar da elde edilemez.
Evliliğe bu kadar önem veren dinimiz, boşanma konusunu sıkı kurallara bağlar.
Şayet çiftler mutlu olamayacaklarsa, müşterek hayatları iffet veya geçim bakımından daha kötü şeylere gebeyse boşanmaya izin vardır. Meşrudur. Aksi takdirde boşanmak kötüdür.
Peygamberimiz, şöyle buyurur:
"Allah katında helal olan şeylerin en sevimsizi boşanmaktır." (Ebu Davut) Onun için aileyi ayakta tutmaya çalışmalı, yapabildiği kadar fedakarlık yapmalı, gereksiz boşanmalara fırsat tanımamalıdır. Bütün bunları başarabilmek için de her mü'min aile hayatına dair dini meseleleri öğrenmelidir. Sözü, yüce Allah'ın buyruğuyla bitirelim:
Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Nur-32)
DOSTLUK İPLİĞİNİ KOPARIVERDİN!
Bir dikiş makinesi vardı.
Sabahlara kadar çalışıp para kazanırdı. Soğuk bir kış gecesi elektrik sobasını açık unuttu. Sabaha karşı çıkar yangın, felaketi oldu.
Artık ne dükkanı vardı, ne de parası... Günler boyu iş aradı.
Bulamadı. Hamallık yaptı, bulaşık yıkadı, para kazanamadı. Böyle olunca ev sahibinin de sabrı taştı. Sokağa attı.
Parktaki banklardan başka sığınacak hiçbir yeri yoktu. Çaresizlikten açlık ve soğuğa teslim oldu. Bitkin bir şekilde oturdu, oturdu, oturdu...
Donmak üzere iken bir araç belirdi.
Kızgınlıkla inen adam, "Yalnız bırakın beni, sakinleşeyim" diye kükredi.
O sırada dikkati banktaki zavallıya kaydı. Gözünü dikmiş paltosuna bakıyordu. Siniri geçti. Bir sıcaklık bastı. "Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, nasıl yardım etsem acaba?" diye düşündü. Yaklaşıp, "Ne o evlat, donmuşsun. İstersen paltomu verebilirim" dedi. Genç adam reddetti:
"Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi şişman göstermiş!" Yaşlı adam şaşkındı. Binlerce lira ödediği paltoyu kendisi de sevmiyordu. "Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye sordu. "Ben terziyim" cevabını alınca da içi sevinçle doldu. Genç adam, dostunun yardımıyla yeniden dükkan açtı. İhtiyarın çevresiyle tanıştı. Sipariş üstüne sipariş aldı.
Artık yaşlı dostu çok gerilerde kalmıştı.
Günün birinde tekrar işleri bozulunca ihtiyarı aradı. Adam daha da huysuzlaşmıştı. Ama söylediklerini olgunlukla karşıladı. Dinledi, dinledi ve her şeyi tek bir cümleyle özetledi:
-"Keşke o güzel giysileri dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın!"
BİR AYET
Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız? (EN'AM-32)
BİR HADİS
Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizi)
DİN DERSİ
NE YAPARSAK KUL HAKKI YEMİŞ OLURUZ
Hırsızlık, gasp, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik etmek, rüşvet almak...
Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat bırakmak.
İftira, alay, dedikodu ve söverek şerefiyle oynamak.
Çoluk-çocuğuna hıyanet etmek.
Din öğrenmesine engel olmak, kafir, fasık demek.
Bunları yapanlar önce tevbe etmelidir. Kişi yaşıyorsa hakkını ödemeli, yoksa varislerine, onlar da yoksa aynı miktarda parayı yoksul mü'minlere dağıtmalıdır.
FETVA MAKAMI
FUTBOLDA RAKİBE SERT GİRMEK...
Avrupa'da yaşıyorum. Komşu ile çocuklar yüzünden tartıştık. Kalp kırdık. Ben haklıydım ama helallik gerekir mi?
Kafir komşunuz da kendini haklı görüyordur. Helalleşmek her zaman doğru olandır. Ayrıca komşu yabancı ise helallik almak daha da önemlidir
Lise döneminde bir arkadaşım, çok değerli bir sözlüğümü çalmıştı. Şimdi helalleşmek istiyor. Ama o sözlüğü bulması mümkün değil. Ne yapalım?
Ya aynısını getirecek veya bedelini ödeyecek. Paha biçilemez bir eser ise "Helal ettim" demenizden başka çare yok gibi görünüyor.
Rakip takımın forvetine sert dalıp sakatlamak günah mıdır?
Hem günahtır, hem de suçtur. Böyle profesyonel bir ahlaksızlığı düşünmeyin bile...
Bu sayfadaki bilgiler Diyanet ve Ehl-i Sünnet kaynaklarından alınmıştır. Soru ve uyarılarınız için takvim@takvim.com.tr