Bela arıyorlar
CASUS Brunson ile ilgili her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Adamın CIA ile bağlantısı, Amerikan Özel Kuvvetlerinde yıllarca yaptığı göreve ve katıldığı operasyonlara kadar uzanıyor. Bugün, Amerika ile krize yol açan Casus Brunson'a CIA'dan 15 Temmuz'un hemen ertesinde "Derhal Türkiye'den kaç" talimatı geldiği ancak bunu başaramadan yakalandığı konuşuluyor. Ayrıca Brunson bugün Türkiye'de casusluk yapmış ilk isim değil...
Onun gibi bu topraklar üzerinde operasyon yapan çok sayıda ismin, gazeteci, işadamı, öğretmen, din adamı kisvesinde görev yaptığı belirtiliyor. Tüm bu casusların isimleri tek tek istihbarat birimlerimiz tarafından belirlendi.
Trump bu krizi Türkiye'ye karşı koz olarak kullanıyor. Çünkü şu anda hem Türkiye ile hem de dünya ile büyük krize yol açacak bir konu pazarlık masasında. O da İran'a uygulanacak ambargo... Washington "BM kararı olmaksızın tek başına ve İsrail lehine bir karar alarak tüm dünyayı İran'a karşı ambargo"ya çağırdı. Türkiye "Birleşmiş Milletler kararı olmadan biz bu yaptırımlara uymayız" dedi. İşte bu açıklama Washington'un canını sıkıyor.
Tabii Avrupa da bu çağrıya şiddetle karşı çıktı. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere AB üyelerinin neredeyse tamamı dün "İran ile ticari ilişkilerimizi kesmeyeceğiz" dedi. Hatta İran ile ticaret yapan Avrupa şirketlerine Amerika'dan zarar verilecek girişimler gelirse bunu devlet olarak karşılamaya hazırlanıyorlar. Ticaret ve Para savaşlarının geldiği nokta inanılmaz boyutlara ulaştı. Herkes siper kazıyor, süngü temizliyor, silahları yağlıyor. Adamlar oturuyor, bu ay sonunda başlayacak ve Kasım'da şiddetlenecek "İran'a ambargo"nun hangi ülkeye ne kadar kaybettireceğine kadar araştırıyorlar. Nitekim Beyazsaray'ın resmi yayın organında "Türkiye Amerika'nın yanında yer alıp İran'a ambargo uygularsa ne kaybedecek" konulu bir araştırma yayınlandı. Öncelikle yaptırımlarda İran hükümetinin ABD dolarıyla alışveriş yapması yasaklanıyor, altın ve diğer değerli metal ticaretini engelleniyor. Otomotiv ve yedek parça ticareti sınırlandırılıyor. Bu ürünleri İran'a satmaya devam edecek ülke ve şirketlere de yaptırımlar getiriliyor. Beyazsaray resmi yayın organına göre Türkiye ve doğu komşusu İran arasındaki ticaret hacmi, 2017 yılında 10,7 milyar dolar civarında gerçekleşti. "Türkiye, İran'dan büyük çoğunluğu petrol-doğal gaz alımı olmak üzere 7,5 milyar dolarlık ithalat yaparken, altın, çelik profil, lif levha ve otomotiv yan sanayi ürünleri ağırlıklı olmak üzere 3,2 milyarlık ihracat gerçekleştirdi" deniyor. İran'ın ihracat ortaklarına bakıldığında Türkiye yüzde 11,1 ile, Çin Hindistan ve Güney Kore'nin ardında dördüncü sırada yer alıyor. Türkiye'ye "İran ile ticareti toprağa göm, 10.7 milyar dolarlık alıverişini kes" deniyor. Beyazsaray resmi yayın organı VOA'daki araştırmada İranlıların Türkiye'nin farklı kentlerinde ortalama 160 bin dolardan bin tane konut aldığı bile yazılıyor. Sadece Van'dan İran ile 102 milyon dolarlık sınır ticareti yapıldığı bunun çoğunluğunun ihracat olduğu belirtiliyor.
İran ile 10 milyar doları aşan ticaretimizi tamamen bitirmeye çalışan ABD, bunun Türk kamuoyunda oluşturacağı nefreti önlemek üzere pazarlıklarını casus Brunson üzerinden yapıyor. "Siz ne kaybederseniz kaybedin önemli olan bizim kazancımız" diyen haydut devlet görüntüsü ile bize geliyorlar. Dolarla oynayıp üzerimize saldırıyorlar. Bu ülkeyi teslim almak için her yolu denediler. Gezi ile başlattıkları senaryoları 15 Temmuz darbe girişimine kadar taşıdılar. Her argümanı kullandılar. Artık ellerinde sadece dolar ekonomi silahı kaldı. Şimdi o son mermiyi kullanıyorlar. Ancak hala hesap edemiyorlar. Türkiye artık eski Türkiye değil... Bu Millet de artık uyandı ve Diriliş günlerinden Şahlanış dönemine girdi. Bunu bildikleri için Bloomberg adlı TV kanallarıyla "Türkiye'de çılgın projelere imza atacak şirketlere de yaptırım gelecek" diyerek projeler üretip, "Bak bunu da uygulayarak Türkiye'yi köşeye sıkıştırabilirsin" diye akıl veriyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu tür tehdit, baskı ve operasyonlar ile Türkiye'ye diz çöktüremeyeceklerini öğrenecekler. Bu ülkeye, halkına ve onun seçtiklerine karşı yaptıkları her operasyon bumerang gibi kendilerine döndü. Rezil oldular ve kaybettiler.
Casusları kelepçelendi... Ve dahası başı beladan kurtulmayan Başkanları bugün sorgulanmak üzere savcının yanına çağrılıyor.
Bir Türk atasözü der ki; Kazana yanaşırsan karası bulaşır... Kötülüğe yanaşırsan belası bulaşır. Kötülüğe yanaşanlar yine kaybedecekler... Belki başkanları azledilecek!