SURİYE'DEKİ son gelişmelerden sonra bizi ve dünyayı neler bekliyor? Bölgemizde haritalar yeniden mi çizilecek? İsrail'in Suriye saldırıları ne anlama geliyor? Ocak'ta koltuğa oturacak Trump döneminde yeryüzü neler yaşayacak? Türkiye'nin Suriye politikası ve gelinen noktanın avantaj ve dezavantajları neler?
Günlük yaşamak değil, son gelişmelerden sonra 10 hatta 20-30 yıllık analizler ve planlar yaparak yürümemiz lazım. Maalesef Türkiye'de muhalefet kısır döngüde kalıp günlük hatta anlık yaşıyor, her defasında da rezil ve rüsva oluyor.
Bahsettiğim soruların tamamını Amerikalı stratejist dostumla konuştum. İlginç cevaplar verdi. "Öncelikle ABD, Rusya ve İran gibi ülkeler karşısında kazanan Türkiye oldu" diye söze girdi.
İsrail'in, Esad rejimi devrilir devrilmez hava harekatıyla birçok askeri karargahı Suriye'de vurmasıyla ilgili "Netanyahu hem fırsatçılık yapıyor hem de Türkiye'nin kazanımlarını, itibarını baltalamaya çalışıyor.
Türk ve İslam dünyasında Ankara İsrail'e mi güzellik yaptı algısı oluşturmaya çalışıyor. Netanyahu tam bir aptal. Esad ordusunun eskimiş, hurdaya çıkmış silahlarını bombalayarak bu görüntünün Türkiye'ye zarar vereceğini zannediyor.
Halbuki o silahların tamamen tükenmesi demek, yeni kurulacak Suriye ordusunun yeni silahlara ihtiyaç duyması anlamına geliyor. Gidip bunu İsrail'den almayacaklar. Görünen o ki Türk Savunma Sanayii'ne başvuracaklar.
Bu da onları Ankara'ya daha fazla bağımlı yapacak.
Üstelik İsrail'in Suriye karargahlarını silahları kullanılamaz hale getirmek için vurmasından sonra MİT de hemen buna anında karşılık verdi. Terk edilmiş Esed karargahlarından silah taşıyan PKK konvoyunu vurup yerle bir etti. ABD, İsrail'in güvenliği için bunu yaptığını söyleyerek destekliyor. Böylece Türkiye'nin PKK'yı, silah konvoylarını vurması da meşru hale geliyor.
Netanyahu Türkiye'ye darbe vuracağım derken, ekmeğine yağ sürüyor.
Farkında değil" dedi.
Sözü Trump'ın son açıklamalarına getirdi.
"Trump Suriye'ye karışmayacağız diyor. Bu bölgenin Türkiye'ye kalacağı anlamına geliyor. ABD'nin saklı ajandasında aslında Netanyahu'yu yargı yoluyla hapse attırmak ve İsrail ile Türkiye'yi barıştırmak var.
Aksi durum Washington'un çıkarlarına ağır darbe vurur. Ankara desteklediği güçlerle Şam'a girip tüm dünyaya zafer ilan ederken aynı anda Netanyahu'nun yolsuzluk suçlamasıyla ilk kez hakim karşısına çıkması tesadüf değil. ABD, Netanyahu ile Ortadoğu'da barış sağlanamayacağını biliyor. Ortadoğu'da barış sağlanamazsa ABD, kendisi için en büyük tehdit olan Çin'le mücadele edemez.
Hegemonyasını Pekin'e kaptırır. Önümüzdeki dönemde muazzam gelişmeler yaşanacak" diye konuştu.
Peki Suriye'deki PKK ne olacak? Bu soruya gülerek cevap verdi.
"PKK'yı gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Terör örgütleri çıkarlar için kullanılan birer aparattır.
Kullanım tarihi bitince çöpe atılır. Sigara gibi düşünün.
İçersiniz, bitmeye yakın yere atar, üzerine basıp söndürürsünüz. Önemli olan devletlerdir. Şu anda Türkiye bölgesel bir güç oldu. Suriye'de ilk kez çok başarılı bir akan kanı durdurma girişimi denendi.
Şu anda başarılı gözüküyor.
Bu da tüm dünyada takdirle karşılanıyor. Tabii ki provokasyonlar olacak.
İstihbarat örgütleri oradan pay almak için Suriye'de cirit atıp, her yolu deneyecek.
Bu deneme başarısız bile olsa şunu asla unutmayın.
Bu operasyon kan dökmek değil, Suriye'de iç barışı yaşamak için hayata geçirildi. Avrupalılar bile tam dillendirip Ankara'yı daha da büyütmek istemeseler bile kalplerinde sevinç yaşıyorlar.
Mülteci sorunu neredeyse Avrupa Birliği'ni dağılma noktasına getirdi. Türkiye bir kez daha Avrupa'nın güvenliğinin Ankara'dan geçtiğini gözlere soktu.
Ayrıca Suriye'de kanı durdurabilecek tek ülke olduğunu gösterip, İslam dünyasının lideri olduğunu bir kez daha belgeledi. Şimdi tüm İslam dünyası Erdoğan'a dua ediyor. Bu muazzam bir yumuşak gücü daha da ileri taşımak demektir.
Siz hep Mavi Vatan, Gök Vatan gibi kavramlar kullanıyorsunuz. Halbuki şimdi bundan da öte halklar nezdinde yeryüzününü bir çok noktasında GÖNÜL VATAN'larınız var. Kanlı Esad rejimini devirirken aynı saatlerde birbirini boğazlamaya çalışan Etiyopya ve Sudan'ı Ankara'da kucaklaştırıyorsunuz. Bunun yüzlerce milyon insanı nasıl etkilediğini konuşmanız lazım. Üstelik şu anda 5 milyon Türkçe konuşan Suriyeli var. Hepsi Ankara'ya aşık. Yeni Suriye'yi bunlar kuracak. Gücünüzün ve geldiğiniz noktanın farkında değilsiniz. Şu anda tüm İslam coğrafyasındaki devletlerin liderleri bu gücü daha fazla görüyor ve konuşuyor Türkiye'ye olan saygı çığ gibi büyüyor.
Bunların getireceği siyasi ve ekonomik kazanımları hayal bile edemezsiniz." Madem sohbete daldık, bir de Türkiye'deki muhalefetin durumun sorayım dedim. Keşke sormaz olsaydım. Gülerek Türkiye'deki muhalefetin 50 yıl geriden geldiğini söyledi.
Her şeye karşı çıkan bir muhalefetin yeryüzünde bulunmadığını öne sürdü.
ABD'de konu dış politika olduğunda tüm siyasilerin kenetlendiğini, asla farklı tek bir kelime bile etmediğini hatırlattı. Finalde noktayı koydu; "Sizin muhalefet ne işimiz var Suriye'de diyordu.
Şimdi ana muhalefet lideri Şam düşmüş, 'Türk askeri, çıkarlarının ve güvenliğinin korunacağı her yerde olacak tabii ki' diyor. Halbuki Meclis'te Türk askerinin sınır ötesi operasyonları için tezkereye hayır oyu verdiler. Şimdi ana muhalefetin liderleri pazarları gezip fiyatları konuşacakmış. Tam bir komedi. Suriye Ankara'ya bağlanıyor, onlar patates fiyatlarını konuşurken, Esad patates oldu. Dünya değişiyor. Bambaşka şeyler oluyor. Türkiye büyüyor ve Gönül Vatan coğrafyasını genişletiyor. Bu 50-100 yıl sonrasına muazzam yatırım yapmak demektir."