BİYOLOJİK labarotuarlara sızan Alman istihbaratı, Virüs operasyonunu yıllar öncesinden ülkeyi yönetenlerin önüne koyuyorlar.
Bunlar tesadüf olabilir mi? Veya sadece "Yarasa" düzeyinde konuşulup tartışılabilir mi?
Başkan Erdoğan'ın önceki gün yaptığı Ulusa Sesleniş'te "Dünyada artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak, yepyeni bir küresel, siyasi, ekonomik, sosyal sistemin inşa edileceği döneme doğru gidiyoruz." şeklinde konuşması boşuna değildir.
Bakın bir virüs operasyonu dünyayı ne hale getirdi? Corona nedeniyle 2020'de küresel ekonominin, en az 2008 finans krizindeki kadar büyük darbe alacağını söyleyen IMF Başkanı Kristalina Georgieva zıpçıktı gibi ortaya fırlayıp, "Her ülkenin yanında olacağız" dedi.
Sadece 1 haftada 80 ülke İMF'den para istedi. Şu an rakam 96 ülkeye çıktı. Salgın sonrasında 160 ülke IMF'ye borçlu olacak. IMF'in virüs'ün geleceğini, aylar öncesinden biliyormuşcasına hazırlık yaptığını kimse konuşmadı yeryüzünde. Ekim ayında IMF'te yapılan toplantıda, 2020 öngörüsünde kurumun 1 trilyon dolardan fazla bir rakama ihtiyacı olacağı konuşuldu. Yılda 70-80 milyar dolarla sistemini kullanan IMF, bir anda trilyon dolarlara çıkıyordu.
"Bu ne demek.. Neler oluyor yahu..?" diyen çıkmadı.
Gelelim günümüze… IMF'in kapısında sıraya girip birbirini ezenlerden örneklere... ABD'nin Süleymani suikastından sonra hedef gösterdiği İran mesela... Söz düelloları, "Vururuz" açıklamaları, fırlatılan füzeler... Ve bugün... İran Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti... Birkaç gün önce IMF'e gönderdiği mektupta "çok zor günler geçiriyoruz. Acil paraya ihtiyacımız var. İlk etapta 5 milyar doları Mart ayında almak istiyoruz.
Şartlar konusunda çok esneğiz" diyerek yalvarıyordu adeta.. Birkaç gün içinde İran Merkez Bankası Başkanı, IMF merkezini ziyaret etmek istediğini söyledi. IMF'in merkezi de Washington DC'de Beyaz Saray'a sadece 450 metre uzaklıkta. Süleymani mezarında şu anda "Biz boşuna mı öldük" diye dövünüyordur muhtemelen.
Venezuela... Çok değil birkaç ay önce Beyazsaray ile "İt dalaşı"na giriyordu adeta. Virüsten sonra Beyazsaray'ın dibindeki IMF'ten 5 Milyar dolar istiyor ilk etapta... Koltan Venezuela'nın "oro azul", yani "mavi altın"ıdır. Demir Çelik endüstrisinden tutun enerji depolayıcı ve kapasitör olarak cep telefonundan laptoplara kadar her yerde kullanılılır.
Hatta Koltan'a "Telefonların kanı" denir.... IMF, Venezuela'dan vereceği borç karşılığı Koltan madeninin çıkarma ve satma belgesini istedi. Venezuela şimdilik kabul etmediği için IMF'den para yok. Petrol önerisini IMF ciddiye bile almadı. "Koltan da Koltan" dedi.
Çünkü aynı zamanda silah sanayii için de vazgeçilmez bir maden.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti...
Coronavirüs, ülkede ciddi krize neden olunca IMF'ten 2 milyar dolar istedi.
IMF yöneticileri "Para mı istiyorsunuz...
Aşkolsun yani... ne demek" sözleriyle karşıladılar. Toplantı odasında, "Elektirikli otomobillerin bataryaları ve cep telefonları için tek önemli maden olan Kobalt sizdeymiş. Kobalt yataklarının çıkarma ve işlemesini IMF'nin istediği şirketlere devrederseniz, paranız hazır" dendi.
Gana... IMF'den şu dönemde 3 milyar dolar istedi. Sahra'nın en büyük altın rezervine sahip olan Gana'dan "küçük" bir ricası vardı IMF'in… Milli olan altın yataklarının IMF'in kontrolüne geçmesi halinde sorun yoktu. "Şekerim paranın lafı mı olur" dediler...
Bu listeyi burada yaz yaz bitmez...
Şu anda 96 ülke IMF kapısını çaldı.
Herkesin yeraltı zenginlikleri masada...
Bir virüs adeta dünyada yeni düzen kuruyor. Corona "Taç" demek...
Beyazsaray'ın dibindeki IMF'e adeta taç takıp, imparatorluk bahşediyor.
İran'a bile diz çöktürdüyse gerisini siz düşünün!.. Bizde de virüsle birlikte "IMF'e gidelim" diye bağıranlar az mı? Patlama var!