Son derece sakin bir Djokovic karşısında asabi ve mimiklerle dolu bir Murray ile başladı maç. Daha ilk puanlarda İngiliz "şahin gözü"ne başvurdu. Belki de rakibi sinirlendirmek için başvurulan bir yöntem? Başabaş giden set sonlarına doğru Sırp raket ayakkabı problemi yaşadı. Murray'in pamuk ipliğine bağlı özgüveni gittikçe pekişti ve seti kolay sayılabilecek bir tie-break ile aldı. İngiliz'in balyoz gibi forehand'i ve belki de dünyadaki en iyi çift-el backhand'i sonuca karar verecek dedik. Ama Sırp zor zamanların adamı. Hep en kritik puanlardan başarıyla çıkmasını başarıyor.
Yine öyle oldu. İkinci set hani neredeyse ilkinin kopyasıydı... Ama bu kez Sırp'ın lehine. Maçta ilk kez rakibinin servisini kıran Djokovic oldu. O da üçüncü setin ortalarında. Oradan da zaten seti 6-3 aldı.
DİKKAT ÇOK ÖNEMLİ
Tenis o kadar ilginç bir oyun ki dikkatinizi bir an bile oynadığınız puana vermezseniz kaybınız zincirin baklaları gibi ardı sıra geliyor. Dördüncü set Djokovic için beklenenden kolay oldu.
İşleri de sıkı tutunca şampiyonluk çabuk geldi (6-2). Nole artık Avustralya'yı üç yıl ardı ardına kazanmış bir raket olarak kupanın üzerine adını silinmeyecek bir şekilde yazdırıyordu.
İyi bir final oldu mu? Bu soruya gönül rahatlığı ile "hayır" yanıtını verebiliriz.
Gerek Murray, gerek Djokovic fevkalade iyi oynadıkları geri oyunu haricinde maça pek çeşitlilik katan raketler değil. Maç ta aynen öyle oldu.
VUR ALLAH VUR!
Önceki yazımızda inşallah çizgi gerisinden "vur Allah vur" olmaz dedik...Maalesef oldu ! Finaldeki bu iki raket dünya tenisine hükmedecekler gibi duruyor ve bu işten de en zararlı Nike çıkacaktır. Zira İngiliz'in sponsoru Adidas ; Sırp'ın da Adidas / Uniqlo ikilisi.
Şimdi sezon Güney Amerika üzerinden Indian Wells'e doğru gidiyor.
Sonra da Avrupa'nın toprak kortları başlayacak. Umuyoruz "Toprağın Kralı"
Nadal yine bir aksilik olmadan planlandığı doğrultuda bunlarla aramıza geri döner. Hoşcakalınız.