BEREN KOÇ

BEREN KOÇ

Tarihi 6 Kasım 2010

Aşk korkağı

O gece 3 kişiydik, bir yandan geçmişin dertlerine yaslanmış, öte yandan geleceğin yükünü sırtlamıştık.
Hüzünlü şarkılar çalıyordu odada, kahvelerimizi yudumlarken, mesele aşka uzandı.
Biri, "Ben kaybettiklerimle övünüyorum" dedi, diğeri "Ben boşvermişliğimle."
Bana gelince durdum. Aşk adına söylenecek sözleri olanların yanında, benim söyleyeceklerimin hükmü olur muydu? "Ben de kaybetmeyi göze almamakla övünüyorum" dedim.
İkisi birden bana haykırdı. "Korkak!"
***

Yoo, hiç alınmadım. Ben de biliyorum korkak olduğumu ama neden korkmayayım ki? "Sizler kaybetmeye alışmışsınız, boşvermeye de, ama ben öyle değilim" dedim.
Biri dayanamadı. "Kaybetmeyi göze almadan hiçbir şey kazanamazsın ki."
Yani dedim, "Boğulmayı göze almazsam, nehri geçemem." "Aynen öyle" dedi ikisi birden.
Her zaman iki kere ikinin dört etmediğini onlar benden iyi biliyordu da, kaybetmeyi dert etmeyen yanlarına bakınca, "bunlar alışmış" dedim usulca.
Parmağını prize sokup çıkaracak kadar alışmış hem de...
Duymadılar.
***

O sırada çalan şarkının içinde kaybolmuşken, "bir aşkta kaybolursam beni kim bulur?" diye düşündüm.
Bulması gerekenlerin listesini çıkardım içimden.
İnsanlara olan inancımın da azaldığı bir dönemde, aşktan caymam için o kadar çok sebep buldum ki...
Hiçbirini onlara söylemedim.
Gece boyu, onların ikisinin ortasında, kocaman bir suskunluk olarak kaldım.
***

Onlar gittikten sonra, odamın penceresinden dışarı baktım.
Sis vardı İstanbul'da, baktığımı bile göremedim.
Düşündüm de, içimdeki küçük kız, hala şarkılar söylüyor, şiirler okuyor ama...
Galiba dilsiz bir kadın büyütüyorum içinde.