2000'LERİN başında ABD-Avrupa, Doğu Akdeniz enerjisine çökme planlarını devreye soktu. İspanya Sevilla Üniversitesi AB'nin talebi üzerine, küstah bir harita hazırladı. Bu harita, Doğu Akdeniz'le ilgisi olmayan Yunanistan kıta sahanlığını Türkiye'ye ne kadar yakın olursa olsun Ege adaları sınırlarına göre çiziyordu.
Bu haritanın iddiasına göre Meis Adası'ndan başlayan Yunan kıta sahanlığı, güneye doğru Akdeniz'in ortasına kadar iniyor ve Türkiye'ye Antalya Körfezi dışında bir çıkış fırsatı tanımıyordu.
Başkan Erdoğan-Türkiye, ABD-Avrupa (Yunanistan) tezgahını çok iyi okuyarak, jeopolitik hamle yaparak, Sevilla haritasını çöp tenekesine attı. Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları ilişkin mutabakatla, bölgedeki tüm dengeleri değiştirdi.
Libya'nın Doğu kıyılarından başlayıp Antalya körfezinin batısında kalan kıyı şeridine kadar uzanan, takriben 250 kilometre genişliğindeki deniz şeridinin kullanım hakkı tamamen Libya ve Türkiye'ye ait olacağından, Batı'nın kirli planı devre dışı bırakıldı. Türkiye, ABDAvrupa'nın Sevilla haritasını yırtıp atmasaydı, bugün Türk Donanması, Girit açıklarına kadar alana hakım olamazdı.
ABD-Avrupa'nın Sevilla haritasını yırtıp atmasaydık, Türk Donanması, Girit açıklarına kadar alana hakim olamazdı. ABD-Avrupa Doğu Akdeniz enerjisine çökmek için EAST-MED projesini devreye sokmaya çalıştılar.
East-Med (Doğu Akdeniz Boru Hattı) adı verilen proje ile Güney Kıbrıs'tan başlayıp, Girit ve Mora Yarımadası üzerinden, Avrupa'ya 2 bin kilometrelik boru döşenmesi planlanıyordu. Başkan Erdoğan-TÜRKİYE MAVİ VATAN STRATEJİSİ ile ABD, İngiltere, Fransa ve Yunanistan'ın EAST-MED planını da paçavraya çevirdi.
Doğu Akdeniz doğal gazına çökmelerini de engelledi.
13 Aralık 2024 Salı günü, İngiliz Başbakanı Starmer'in aniden Kıbrıs Kesimine gidişiyle, Suriye, Gazze, Lübnan ve Suriye'de yaşanan olayların DOĞU AKDENİZ enerjisi denklemi ile bire bir ilişkisi de var. Erdoğan'ın, Gazze, Lübnan ve Yeni Suriye ile yapmayı planladığı Doğu Akdeniz doğal gaz hattı planlarına, ABD ve İngiltere'nin çomak sokmaya çalıştığı dikkatleri çekiyor.
Erdoğan, daha önce de Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile yakın ilişkileri sağlayarak, Mısır ile Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz deniz yetki anlaşmasının iptaline gidecek yolu açmıştı. Gazze ve Yeni Suriye'nin Doğu Akdeniz deniz alanlarında anahtar Başkan Erdoğan-Türkiye'nin eline geçerken, Starmer'in Kıbrıs Rum Kesimi ziyaretinin olası gelişmelerinin çok dikkatle takip edilmesi gerekiyor.
İngilizlerin 1877'de Kıbrıs'ı Osmanlı İmparatorluğundan hile ve tezgahlarla koparışı tarihi bir acının hikayesidir.
1877-78 (93 harbi) Osmanlı- Rus Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yenilmesi üzerine Ayastefanos Barış Antlaşması (Yeşilköy) imzalanmıştı.
İlgili antlaşma oldukça ağır hükümler içermesi üzerine İngiltere FIRSATTAN İSTIFADE ederek devreye girdi. İngiltere, Osmanlı Devleti'ni kendisine KIBRIS'ı kiralaması karşılaması Rusya'ya karşı destek vereceğini belirtti.
Yapılan antlaşmaya göre eğer Rusya Doğuda işgal ettiği Kars, Ardahan ve Batum'dan geri çekilirse İngiltere de Kıbrıs adasını boşaltacaktı. 1878'den itibaren Kıbrıs adası İngiltere'ye kiralanmış oluyordu. 1914'e kadar adayı mülkiyeti Osmanlı Devleti'nde olmak üzere idare eden İngiltere, I. Dünya Savaşı'nda Kıbrıs adasını ilhak ederek, çöktü.
1925'te adanın İngiltere'nin bir Taç Kolonisi olduğunu ilan etti. Adada Taç kolonisinin kurulmasıyla birlikte adada en yüksek yönetici olarak görev yapan Yüksek Komiser İngiliz vali atandı. Kıbrıs adasında 1925'te kurulan Taç kolonisi 1960'da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'ne kadar devam edecektir. 1931'de adada İngiliz idaresine karşı tepkiler başladı. Türklere baskılar donucu adadan çıkışlar arttı. 10 yıl devam edecek olan bir sıkıyönetim durumu oldu. İngiliz yönetimi 1941'de siyasal faaliyetlere izin verdi. 2. Dünya Savaşı bittikten sonra, 1950'li yıllarda İngiltere'nin daveti üzerine Türkiye Londra Konferansı'na davet edildi.
1950'li yıllar Dünya kamuoyunda Kıbrıs sorunu ile ilgili çözüm arayışlarının olduğu bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yıllarda birçok çözüm önerisi veya iyileştirme fikirleri (Radcliffe Anayasası, Foot Planı ve Macmillan Planı) ortaya atılmıştır. 1959'a kadar nüfus artışı yapan Rumlar, Yunanistan'ın desteğiyle Enosis'i gerçekleştirmek için diplomatik girişimlere başladılar. İstedikleri sonuçları alamayınca silahla Enosis'i gerçekleştirmek için 1955 yılında EOKA adlı yeraltı örgütünü kurdular. EOKA Kıbrıslı Türkleri hedef olarak görmeye başlayınca 1958'de EOKA ile mücadele edebilmek için Kıbrıslı Türkler Türkiye'nin de desteğiyle TMT'yi kurdular. ABD'nin desteklediği bağımsız bir cumhuriyet fikri ortaya atıldı. Sonuçta 1959 yılında yapılan görüşmeler ve Londra ile Zürih Antlaşmaları sonucunda adada iki toplumlu bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında ilan edildi.
Türkiye, İngiltere, Yunanistan garantör oldu. 1960'da ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıslı Rumlar %70, Kıbrıslı Türkler ise %30 temsiliyet hakkına sahiptiler. Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Rumlardan Cumhurbaşkanı muavinini ise Kıbrıslı Türklerden seçilecekti. Ancak 1963 yılı Aralık ayından itibaren Kıbrıslı Rumların başlattığı şiddet hareketleri sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti artık iki toplumlu olmaktan çıktı.
1964'te Makarios Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kuran anlaşmaları feshettiğini açıkladı. 1967'de Kıbrıslı Türkler de Geçici Türk Yönetimini ilan etti. Enosis'i ilan etmek için, Yunanistanlı albaylar cuntası darbe yaptı.
Türkiye, 20 Temmuz 1974 tarihinde garantör devlet olarak adaya müdahale ederek, Kıbrıslı Türkleri kurtardı. Gerçekleşen barış harekâtından sonra Kuzeyde 13 Şubat 1975 tarihinde KTFD daha sonra da 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC kuruldu.
SONUÇ: Gazze, Lübnan ve Suriye'nin Doğu Akdeniz deniz alanları ve uluslararası deniz alanlarında çok büyük doğal gaz ve petrol rezervleri var. Bu ülkelerle KIBRIS ADASI arasındaki Doğu Akdeniz doğal gaz yataklarına da çok dikkat edilmelidir. ABD-İngiltere (Anglo Saksonlar) ve Siyonist İsrail'in, bu deniz alanlarına çökmek istedikleri biliniyor.
KIBRIS'A ÇOK DİKKAT.