Ankara-Moskova hattı
Türkiye'
nin diplomatik misyonu, Ortadoğu haritasının yeniden çizildiği bir süreçte, 18 Temmuz 2012 Çarşamba günü gerçekleştirilecek, Erdoğan-Putin görüşmesine büyük önem veriyor. Çok boyutlu dosyalarla hazırlanıyor. "Zamanlaması mükemmel" olarak değerlendirilen Erdoğan-Putin görüşmesini,tek başlıkla yorumlamasını istediğim Dışişleri Bakanlığının deneyimli bir diplomatı "Ankara-Moskova hattı tahkim ediliyor. 21. Yüzyıl'ın haritası üzerinde iki lider thinktank (strateji ve yöntem geliştirme) yapacaklar" sözüyle karşıladı. Bilindiği gibi MİT eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, "21.
Yüzyıl'a Amerika ve Rusya beraberce şekil veriyor. Türkiye'de bu iki küresel güçle çok yakın ilişki içinde olduğu için Küresel oyuncu olma özelliği kazanıyor' tezini yıllardır savunan bir uluslararası stratejistimiz. Mahir Hocam da, "Moskova'dan ne görünüyor?" sorumu, "Bugün Türkiye genel dengede ABD ve Rusya ile ihtilafa düşmemeye çalışmaktadır. Bölgesel politikalar büyük modelin bir parçası olduğu için bu politikamızı tahmin edebiliriz.
Başbakan'ın Rusya'ya seyahati çok önemlidir ve anlaşmaya varılması ihtimali yüksektir.
Yeni dönemi belirleyecek olan en önemli etken dünya üzerindeki konumumuz olacaktır''yorumuyla cevapladı.
Suriye'nin damarları
Türkiye'nin kılcal damarlarına kadar takip ettiği Suriye politikasında, Moskova önemli bir istasyon konumunda bulunuyor. BM Güvenlik Konseyi'nde ,Suriye'ye askeri yaptırımı veto eden Rusya, Suriye krizinde Washington kadar ipleri eline almış görünüyor. Geçen hafta muhalif gruplarla bir araya gelen Başkan Putin yönetimi, Annan'ı ve arkasından Erdoğan'ı ağırlayacak.
Başkan Putin krizin aşılması için Annan Planı'na desteğinin sürdüğünü belirtirken, Başbakan Erdoğan'ın, "Esad'sız yeni Suriye yönetimi" stratejisiyle karşılaşacak.
Türk diplomatik misyonun deneyimli bir ismi, gelinen son durumu şöyle analiz etti: Net gerçekler şöyle; Suriye krizini, Amerika ve Rusya işbirliğinin çözeceği belli oldu. Rusya'nın Esad'sız bir Suriye yönetimine (evet) demesi için,sıkı pazarlıklar sürüyor.
Rusya'nın Suriye'den elini eteğini çekmesi söz konusu olmayacak.
Tartus Limanı, Suriye ordusunun Rus teknolojisi ile geliştirilmiş olması,bunu açıkça gösteriyor.
Amerika ve Rusya, yeni Suriye liderinde anlaşırlarsa, Esad'ın ikna edilmesi kolaylaşır. Rusya ve İngiltere, Esad ailesine yaşam garantisi verebilir. Türkiye, Esad'ın hemen gitmesini istiyor. Türkiye, Rusya gibi Suriye'nin bölünmesini istemiyor. Bu nedenle Başbakan Erdoğan, Putin'le yağacağı görüşmede, Esad'sız yeni Suriye yönetimi konusunda fikir teatisinde bulunacaktır."
Stratejik dosyalar
Erdoğan-Putin görüşmesi, sadece bugünleri değil, geleceği de konuşma imkanını yaratacaktır" vurgusu yapılırken,bazı gelişmelere dikkatle bakmalıyız. Petrol yeni kazandığı stratejik önemiyle politik gelişmeleri derinden etkilemeye başlamış, tüm 20. Yüzyıl boyunca üstünlük ve egemenliğin simgesi olmuştu. Bu durum, içinde bulunduğumuz 21.
Yüzyıl'ı da çok etkileyeceğe benziyor.
Türkiye enerji ihtiyacını büyük ölçüde doğalgaz ve petrolle karşılıyor.
Petrolün de yüzde 92'sini ithal ediyor. Üstelik petrolün yüzde 40'ını, doğalgazın da yüzde 64'ünü bir tek Rusya'dan sağlıyor. 2019'da işletmesi başlayacak Akkuyu nükleer santralini de Rusya yapıyor. Böyle bir gerçek ortada iken, Erdoğan ve Putin'in, stratejik dosyaları açacakları duyuluyor.
Putin,başkanlık görevini başlarken, stratejik olarak, bir gözünü Avrasya bağlamında, Almanya'dan Asya'ya kadar olan bölgeye,diğer gözünü, Türkiye-İran-Suriye- Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'a çevirmiş durumda.
Türkiye, Putin'in iki stratejik hedefinde de kilit ülke konumundadır, bölgesel güçtür.
Türkiye, bu koşullar dahilinde bölgeye olan yakınlığı ve enerji aktarım projelerinin toprakları üzerinden planlanması nedeniyle yeni bir stratejik önem kazanmıştır. Çin'i unutmayalım
Bu küresel denkleme bir de, Çin'i ekleyelim. Çin'in de gözü Türkiye'ye çevrilmiş durumda. Sinop'ta kurulacak nükleer santralı yapmak, Hızlı tren sistemlerini kurmak istiyorlar. Türkiye'nin Ortadoğu ve Afrika kanallarındaki yüzyılların birikiminden faydalanmayı çok arzu ediyorlar.
SONUÇ:
İşte,üç küresel güç'ün, yeni buluşma noktasında Türkiye. Büyük oyun bellidir. Enerji imparatorluğu üzerinden, küresel egemenlik mücadelesi. Bu oyunu Putin, "küresel güç", Erdoğan ve Türkiye de "BÖLGESEL GÜÇ" knumunda oynayacaktır. Bu açıdan ,Rusya'nın geleceğinin dünya enerji dengelerine dayandığını kabul edersek, Putin'in bugün Başbakan ve yarınlarda (2014-2019 arasında) Cumhurbaşkanı olması muhtemel bir Türkiye lideri Erdoğan'la, sadece bugünü değil, geleceği konuşması kadar doğal bir strateji olamaz. 21. Yüzyıl'ın haritası üzerinde iki lider think-tank (strateji ve yöntem geliştirme) yapacaklar''gözüyle bakmalıyız.