Denetleme değil, engelleme...
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde Denge ve Denetim mekanizmalarının eksik olduğu iddiası karşı olanlar, kararsızlar ve kafası karışıkların en çok dile getirdikleri konu.
Bu iddianın temelinde, gensorunun tarihe karışacak olması var. Yüzlerce kez kullanılmış olsa da, hepi topu iki hükümetin düşmesi ve iki bakanın istifasını sağlayabilmiş bir mekanizma gensoru.
Yeni sisteme karşı olanlar, gensorusuz 'Denge ve Denetlemenin eksik kalacağını' söylemekle, gerçek niyetlerini açıklamış oluyorlar.
Engellemek istedikleri şeyler konusunda eskisi gibi davranamayacaklar çünkü.
Gensorunun aslında ne için kullanılmakta olduğunu, son muhtarlar toplantısında:
"Gensoru mekanizması hükümeti işlemez hale getirmek, devleti çalışamaz hale getirmek için kullanılmıştır" sözleriyle izah etmiş Cumhurbaşkanımız ve sormuş: "Gensoru kalsın da devlet çalışamaz hale mi gelsin?" Cumhurbaşkanımızın şu sözleri de, istemezükçülerin engelleme merakları ile alakalı: "İstanbul'a ilk köprü yapıldığı zaman bu hayırcılar neler yapmadılar ki?
Baraj inşasına başlanır, bunlar hemen engellemeye çalışır. 'Özelleştirme' denilir, bunlar hemen ortalığı velveleye verir." Ülkemize onlarca yıl kaybettiren eksi uygulamaları hatırlatmaya gerek yok. Yakın dönemdeki engellemeler, yeteri kadar bilgi verici.
İstanbul'un olmazsa olmazlarından birisi haline gelen Marmaray, mesela: 9 Mayıs 2004'te temeli atılan ve 2010'a yetişebilecek proje, engellemeler sebebiyle ancak 29 Ekim 2013'te ancak hizmete girebilmişti.
TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE...
Marmaray'ın gecikme sebeplerinden birisi, kazılar sırasında ortaya çıkan tarihi eserler. Ancak meselenin bundan ibaret olmadığını anlamak için Kılıçdaroğlu'nun 'Marmaray'a binmem' şeklindeki sözlerini hatırlamak, yeterli.
Türkiye'nin ana muhalefet partisinin genel başkanı, bu büyük proje ile alakalı başka şeyler söylemeliydi oysa.
Tıpkı Marmaray gibi Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Üçüncü Havalimanı ve başka büyük projeler de çeşitli şekillerde engellenmeye çalışıldı.
Engelleme girişimleri halen de sürüyor.
Referandumda milletimizin hayır demesi ihtimali olmadığını, karşıtları da iyi biliyorlar. Ancak sistem değişikliği ile ilgili bu adımın son olmadığının ve ardından Yeni Türkiye'nin varlığını, birliğini ve istikrarını daha da perçinleyecek yeni adımlar da geleceğini iyi bildikleri için, ümitsizce çırpınıyorlar.
Cumhurbaşkanımız muhtarlar toplantısında şunları da söyledi çünkü:
"Açıkçası tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir.
Aslolan yeni bir anayasayı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır. Yeni anayasa, Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak, 2023 hedeflerimizden aldığımız güçle 2053 ve 2071 vizyonlarımızın şekillenmesini sağlamalıdır." Turpun büyüğü heybede yani...