CHP'nin aklı selim sahibi kitlesinin genel başkanlarına ve kazandıkları için sevindikleri belediyelerin başkanlarına sormaları gereken sorular, gittikçe birikiyor.
S 400, F 35, Suriye sınırında olup bitenler, Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ve benzerleri ile alakalı tutarsızlıkları sorgulamak belki zor olabilir.
Ancak, seçim öncesi kamuoyu huzurunda genel başkanlarının verdiği 'namus sözü' ortada iken, CHP'li belediyelerde işci kıyımlarının neden devam ettirildiği de. önemli bir konu.
Diyarbakır'da HDP binası önünde kaçırılan çocuklarını isteyen annneler konusunda neden duyarsız olunduğu da yurtsever CHP'lilerin sorması gereken sorulardan.
Ancak, İBB Başkanı'na sorulması gereken sorular, belki de en acil olanı.
İmamoğlu, önceki yönetimin araçlar konusunda israf içinde yüzdüğünü, 643 yönetici olan İBB'de 1.717, 124 yönetici olan İSKİ'de 874 ve 48 yönetici olan İETT'DE de 150 'lüks' makam aracı olduğunu iddia etmiş, bunları Yenikapı'da sergileteceğini söylemişti…
İBB Genel Sekreteri'nin yazlık, kışlık ve baharlık üç ayrı makam aracı olduğu yalanı da, iddialarla ilgili tüy dikme faslıydı.
İmamoğlu'nun yönetime gelmesinin 3. Ayındayız. Meşhur 'lüks' araçlar iddiasını ispat edemeyen İmamoğlu, çareyi belediyenin hizmet araçlarını Yenikapı'ya toplayıp, algı oluşturmakta bulmuşa benziyor.
Belediye hizmetlerinde kullanılan basit binek araçları, minibüsler, kamyonetler, hatta bisikletlerin bir araya toplanmasının hizmetler açısından neye mal olduğu, şimdilik belirsiz.
İBB'nin kullandığı araçlarla ilgili olarak israf iddiasında bulunan birinin neden şimdiye kadar beklediği ve eğer bu araçlar fazlalık ise neden hala elde tuttuğu, önemli bir soru. Ve bu soruyu sormak da CHP'lilere düşüyor.
Ödünç oto filosu(!)
Yenikapı'da sergilenen araçların hizmette olup olmadığını, eğer hizmette iseler hizmetlerin aksayıp aksamadığını, İçişleri Bakanlığı'ndan önce CHP'liler sormalı.
İBB Başkanı belediyenin kendisine ait ve kiralık araçları ile ilgili bir envanter çıkarttırır ve hakikaten bir israf varsa buna göre açıklamalar yapabilirdi.
Bu durumda daha önce yönettiği Beylikdüzü'nde kaç personele kaç araç tahsis edildiğine bakılarak, kadro ve hizmetlerinin durumuna göre İBB'nin kaç araca ihtiyacı olduğu hesaplanır, belki de altından kalkamayacağı sözler etmekten vaz geçebilirdi.
Esas meselelerden birisi de belki 'lüks araç' tanımı ile ilgili. Yenikapı'da sergilenen araçlar arasında lüks tanımı kapsamına giren tek aracın CHP'li başkan vekiline ait olduğunun anlaşılması üzerine geri çekildiğinin partililer de farkındadır herhalde.
Kamuoyuna yansıdığı haliyle, İmamoğlu'nun iddia ettiği lüks araç saltanatını gözler önüne sermek için yapılan Yenikapı gösterisinin tam bir fiyasko olduğu açık. Ancak olgudan çok algı ile uğraşanların bu durumdan bile ekmek çıkarmaya çalışacakları, kesin.
Hangi partiden olurlarsa olsunlar, aklı selim sahibi insanların meseleye nasıl baktıkları ve bakacakları konunun en önemli yanı.
İBB Başkanı'nın, eğer doğru olsaydı belgeleri ile rahatlıkla aktarabileceği bir konuyu anlamsız bir gösteriye çevirmesi, en azından ciddiyetsizlik…
Yenikapı'daki manzaranın istedikleri 'algı'ya hizmet etmeyeceğini bilenlerin Kapıkule'den apardıkları otopark görüntüsünü kullanmaları, işin en komik tarafıydı.
Bu sefer akıl edememiş olsalar da, 'Yandaş' bazı holdinglerin otomobil filoları, lüks araç tanımına uygun araçların sergilenmesi için kullanışlı bir formül olabilir, mesela…
Neyse, bir sonraki gösteride daha 'creatif' olabilirler belki…