'Bir CHP'linin Külliye'ye giderek Cumhurbaşkanımızla görüştüğü, yaklaşan CHP kurultayında aday olacağını söylediği ve Cumhurbaşkanımızın da kendisine 'iyi olur, seni destekleriz' dediği' şeklindeki iddia doğru olsaydı CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun çok işine yarayabilirdi.
Ancak 'gerçek olamayacak derecede güzel' bu iddianın yalan, hem de kuyruklu bir yalan olduğunun ortaya çıkması, işin rengini değiştirdi.
CHP Genel Başkanı, medyamızın uydurma haber konusunda duayen olan isimlerinden birisi tarafından ortaya atılan iddiayı, önce doğruladı ve hatta 'Külliye'ye gittiği iddia edilen kişinin kimliğini bildiğini' söyledi.
Ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ardından Cumhurbaşkanımız tarafından 'Külliye'deki CHP'li' konusu sert bir dille yalanlanınca, durumun 'şüpheli' olabileceğini kabul etmek zorunda kaldı.
İddiayı önce isim belirtmeden kaleme alan Rahmi Turan, sonra bu ismin Muharrem İnce olduğunu ve bilgileri de AK Parti'ye ve Külliye'ye yakın bir kaynaktan aldığını açıkladı.
Rahmi Turan, kaynağının, sosyal medyada 'Rahmi Turan'a bilgileri verdiğini iddia edenleri mahkemeye vereceği' mesajı yayınlayan, gazeteci Talat Atilla olduğunu açıklayınca da, işler iyice karıştı.
Kendisinden önce iki yazara daha teklif edildiği, ancak dikkate alınmadığı anlaşılan iddiayı kaleme alan Rahmi Turan'a göre, Talat Atilla'nın kaynağı da bir başka kişi.
Rahmi Turan'ın, telefonla katıldığı bir televizyon programındaki son açıklaması da şöyle: "Ben güvendim ve hata ettim. Muharrem İnce de doğru söylüyordur, Cumhurbaşkanı da. Dönünce bunu köşemde de yazacağım, hata ettim ve gereğini yapacağım."
Sorumlu gazetecilik(!) dedikleri herhalde bu olsa gerek…
İDDİANIN KAYNAĞI CHP…
Gündemin baş köşesine oturan iddia ile ilgili son nokta da, Talat Atilla'nın yaptığı açıklama. Atilla'nın, "CHP'li bir kaynaktan gelen bilgiyi, Kılıçdaroğlu'na doğrulattıktan sonra Rahmi Turan'a aktardım" şeklindeki sözleri, 'Külliye'deki CHP'li' yalanının Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde CHP Genel Merkezi'nde tezgahlandığının ispatı…
Şubat 2020'deki CHP Kurultayında Kılıçdaroğlu'nun rakiplerini zan altında bırakmak ve tabii AK Parti karşıtlığını da kışkırtmak için kurgulanan tezgah, tertip edenlerin ayaklarına dolanmış gibi.
Ancak hemen her konuda 'çamur at izi kalsın' mantığını esas alan, bildik Kılıçdaroğlu zihniyetinin, bu durumu yine de lehine kullanabileceği, şüphesiz.
CHP kitlesinin olup bitene nasıl bakacağı ve özellikle genel başkanlarının tutumunu nasıl değerlendireceklerini, göreceğiz. Ama kendi tezgahladığı iddiaları lehine kullanacağı kesin olan Kılıçdaroğlu'na katlanmaya mecbur olduklarını da unutmamak gerek.
Çok demokrat, çok çağdaş genel başkanlarının, muhalif takılanlara hele genel başkan olmayı hayal edenlere hayat hakkı tanımama konusundaki kararlılığını ve CHP'nin delege yapısını kendisine göre dizayn ettiğini iyi bildiklerinden, yapabilecekleri bir şey olmadığının onlar da farkında…
Hafifçe geri adımlar atıyormuş gibi yapsa da, yalan olduğunu bile bile, Sakarya Tank Palet Fabrikası ile ilgili iddialarını sürdüren; Barış Pınarı Harekatı ve sonuçlarını görmezden gelip güya Trump'un mektubuna takılıp kalmış gibi yapan genel başkanlarının, 'Külliye'deki CHP'li' yalanı ile ilgili tutarsızlıkları, CHP'lilere çok hafif gelecektir zaten…
Herkesin gözleri önünde oynanmaya çalışılan çirkin oyuna şahit olan milletimizin, alternatif olarak sunulmaya çalışılan CHP'nin iç yüzünü gereğince anlayıp anlamadığı, meselenin özü…