Seçilirse savaşları durduracağını söyleyen Trump'un, görevi devraldıktan sonra neler yapabileceğine yönelik tartışmalar sürerken, Biden yönetiminin Ukrayna'ya verilen füzelerin Rusya içlerinde de kullanılmasına izin vermesi, kafaları karıştırdı.
'Savaşları durduracağım' şeklindeki açıklamasının, İsrail'in saldırılarını kapsayıp kapsamadığı zaten belirsiz olan Trump'un, ABD üzerinde tartışmasız bir hakimiyeti olan İsrail'i durdurmak için herhangi bir adım atıp atamayacağını, bekleyip göreceğiz.
Şimdiye kadar olup bitenler, süper güç ABD'nin kendisine nispetle bir fare cirminde bile olmayan İsrail'in melanetlerine itiraz etme şansı bile olmadığını göstermişken, Trump'la birlikte durumun değişmesini beklemek çok da gerçekçi değil.
Pervasız bir şekilde Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'a yönelik saldırılarını sürdüren ve nerede, nasıl duracağı belirsiz olan İsrail'in, ülkemiz açısından herhangi bir tehdit oluşturmadığını düşünenler var. İsrail'in Türkiye'ye doğrudan tehdit olup olmadığı tartışmalı olsa da dolaylı bir tehdit olduğu, açık.
Dolaylı bile olsa, herhangi bir tehdit karşısında mutlaka müteyakkız olunması gerektiği açıkken, gelişmeleri başka türlü yorumlayıp tedbire gerek olmadığı havasını yaymaya çalışanların, kimden yana olduklarını sormaya bile gerek yok.
Sınırlarımızın güneyinden ülkemize yönelen ve yıllardır on binlerce insanımızın hayatına ve yüz milyarlarca dolarlık maddi kaybımıza sebebiyet veren PKK terörünün arkasında kimin olduğu herkesin malumu. Örgütün siyasetteki uzantısı DEM Parti ile iş birliği hevesine kapılan CHP'lilerin bunu bilmedikleri düşünülemeyeceğine göre, bize aynı merkeze bağlı olduklarını düşünmek kalıyor.
Siyasi ikballerini bekamızdan önemli görüp, Cumhurbaşkanımızın, 'iç cepheyi tahkim ve takviye etme' çağrısının ve MHP Lideri Bahçeli'nin attığı adımların önemini anlamazdan gelenler, gaflette değilseler ihanete yakın bir çizgideler.
Daha yukarı makamlara ulaşabilme hayalleri kuran kifayetsiz muhterislerin, ABD ve İsrail destekli PKK'nın siyasi uzantıları ile iş birliği yapmaları, işin bir yönü. CHP kitlesinin nasılsa ses çıkarmayacağı inancıyla, terör elebaşları ile aynı paralelde olmaktan çekinmeyişleri, sözün bittiği yer.
Kayyım uygulamasına yönelik CHP cenahından gelen açıklamalarla Kandil'den yapılan açıklamaların çakışması, 'kent uzlaşısı' adı altında Dem Parti ile iş birliklerine zemin hazırlayan terör elebaşlarının talimatlarına CHP'den bazı isimlerin de uyduklarının göstergesi.
PKK'nın ABD (ve İsrail) tarafından güdüldüğü ve terör örgütü ile arasına mesafe koyma çağrılarına kulak tıkayan DEM'in, PKK'nın uzantısı olduğu artık iyice netleşti...
Yöneticileri ne der bilinmez, ama CHP'liler kiminle iş tuttuklarını iyi düşünmek zorunda… Ne idi meşhur söz?.. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim…