Suriye’de yolun sonu…

Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Eklenme Tarih 8 Aralık 2024

Selam verip yanlarına oturan Melih Bey'in yorgun olduğunu fark eden Selim, takıldı:

- Beşik sallayacak yaşı geçmiş olsa da, olayların hızlı gelişmesi sebebiyle Melih ağabey, haber izlemek izin geç yatmış anlaşılan… Mehmet araya girerek:

- Bugünlerde hangimiz öyle değiliz ki?.. Evet, madem geldi, Melih Bey'in Suriye'deki gelişmelerle ilgili yorumlarını alalım…

- Geçen hafta Muhaliflerin Halep'e girmesi sonrası neler olabileceğini konuşuyorduk. Rusya ve İran'ın ne yapacağı önemliydi. Bir hafta içinde önemli gelişmeler oldu. Rusya ve İran ciddi manada herhangi bir şey yapmadılar ve Suriyeli Rejim Muhalifleri, Hama'yı da aldıkları gibi şu anda Humus'ın kapısına dayanmış durumdalar… Selim:

- Hama'da mahkumlar salıverildiğinde, 1982'deki Hama katliamı günlerinde kaybolup nerede olduğu bilinmeyenlerden birisinin de serbest bırakılanlar arasında olması, oldukça dikkat çekici bir durum. Demek ki 42 senedir içeride imiş…

- Sanıyorum birçok benzeri de yaşanır. 1982'de Beşşar'ın amcası Rıfat Esad'ın yönettiği katliam günlerinde, Hama'da 30 binden fazla insanın katledildiği, 17 bininin kaybolduğu ve 700 bin civarında insanın ülkeyi terk ettiği, biliniyor. Bahsettiğin kişi, muhtemelen o kaybolanlardan birisidir… Remzi:

- Kayıp olduğu sanılan birisinin ancak 42 sene sonra hapiste çıkması ve muhtemelen daha da ortaya çıkacak benzerleri, babasının ölümü sonrası iş başına gelen Beşşar'ın da sanıldığı kadar vicdanlı birisi olmadığının göstergesi, bence… Selim:

- Hama'dan sonra Humus alınırsa Şam'a pek bir mesafe kalmıyor galiba. Bu arada Suriye'nin güneyinde ciddi gelişmeler olduğuna dair haberler de var. Muhalifler yanında bazı yerel unsurların da isyan ettikleri söyleniyor…

- Doğru, bu arada Şam'da da bazı hareketlenmeler olduğu ve Esad'ın ailesi ile beraber ülkeyi terk ettiği de haberler arasında… Mustafa:

- Muhaliflerin HTŞ öncülüğünde başlattığı harekatın ardında ABD ve İsrail'in olduğu şeklinde bir söylentiyi yaymaya çalışanlar var. Bu konudaki fikriniz ne?..

- Suriye rejimi ve özellikle de İran yanlısı birilerinin uydurması bu. HTŞ ve Muhalifler, 2016'da adeta yerle bir edilen ve nüfusunun büyük bir bölümü şehri terke mecbur kalan Halep'i, rejim unsurları ve İran'dan gelip oraya yerleşen Şii milislerin elinden aldılar. Suriye'nin en büyük ikinci kenti olup nüfusu 5 milyon civarında olan Halep'i 300 bin nüfusa indirip adeta hayalet şehir haline getiren ve buranın gerçek sahipleri gelince kaçıp gidenlerin, Muhaliflerin arkasında ABD ve İsrail var iddiasında bulunmaları gülünç bence… Remzi:

- Bizdeki bazı yayın organları arasında Muhaliflere Cihatçı hatta terörist diyenler var. Bunun anlamı ne?..

- Geri zekalılık. Konuya Türkiye hatta bölge merkezli değil, ABD ya da İsrail açısından baktıklarının göstergesi. Her şey bir yana, Rejim ve İran gerçekten samimi olsalardı, 4 milyondan fazla Halepliyi şehirlerine dönüp yaşamaya ikna edebilirlerdi, mesela. Demek ki böyle bir niyetleri yokmuş. Vatanlarını kurtarmak üzere harekete geçenlere cihatçı ya da terörist diyenlerin değerlendirmesini siz yapın… Melih Bey, çayını yudumlayıp, devam etti:

- Biliyorsunuz, Gazze saldırıları sonrası bazı değişmeler yaşandı ve İsrail'le çatışması sebebiyle Hizbullah konusuna değişik bakar olduk. Ancak, daha evvel Irak'ta olduğu gibi Suriye'de Şiilik konusunu öne çıkaranların ciddi zararları olduğu aşikar. Haşdi Şabi ya da Hizbullah gibi Çeşitli isimler altında faaliyet gösteren bazı grupların daha çok Müslümanları hedef aldıkları bir sır değil… Mehmet:

- Hakikaten düşününce insanın aklı karışıyor. İsrail'in melanetleri sebebiyle Müslümanların topyekun mücadelesinden bahsediyoruz, ama Irak'ta ve Suriye'de Şiilik konusunu öne çıkaranların can sıkıcı faaliyetlerini hatırladıkça da ümidimiz kırılabiliyor. Halep, bu konuda en dikkat çekici yerlerden birisi. Rusya ve İran'ın desteğiyle rejim tarafından ele geçirildikten sonra, nüfusunun neredeyse tamamı Sünni olan şehirde, İran'ın muhtemelen Şiiliği yaymayı amaçlayan merkezler açması, düşündürücü… Melih Bey:

Teröre geçit yok!..

- Düşündürücü olan o kadar çok şey var ki… Her ne ise, gelinen aşamada Rusya'nın ve İran'ın rejime yani Esad'a olan desteklerinin bittiği söylenebilir. Katar'da Astana Üçlüsü de denilen Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakanlarının görüşmeleri var, biliyorsunuz. Muhaliflerin Halep, Hama ve Humus'a yönelik yürüyüşleri sırasında Suriye rejiminin beklediği gibi davranmayan Rusya ve İran'ın, Esad'ı artık gözden çıkardıklarının netleşmeye başladığı bir aşamadayız… Selim:

- Gelişmelerin Suriye'nin bölünmesi ile sonuçlanabileceği ve bunun da ülkenin kuzeyinde PYD/YPG'nın bir teröristan kurması manasına gelebileceğini söyleyenler var. Ne dersiniz?

- HTŞ ve Muhalifler Halep, Hama ve Humus'a yürürken, Türkiye'nin destekçisi olduğu Suriye Milli Ordusu da Tel Rıfat'ı terk etmeyen PYD/YPG unsurlarını temizledi? Sahayı iyi bilenler şimdi sıranın Münbiç'te olduğunu söylüyorlar. Bunları ve son zamanlarda Türkiye'deki bazı gelişmeleri düşündüğümüzde, tam olarak ne olduğunu bilmesek de ciddi gelişmelerin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu gelişmelerin, sadece Suriye Rejimi için değil kah ABD, kah Rusya ve kah rejimle iş birliği yapan PYD/YPG açısından da ciddi sürprizlere gebe olacağı anlaşılıyor… İhsan:

- Melih Bey, söylemeye dilin varmasa da, sanki bütün bu gelişmelerin ardında belirli ölçüde Türkiye'nin olduğunu ima ediyor gibisin…

- Bu konuda beyanlara itibar etmek gerek. Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımız başta olmak üzere yöneticilerimiz, gelişmeleri yakından izlediklerini söylemekle yetiniyorlar. Bizim söyleyebileceğimiz de bu… Mustafa:

- Cumhurbaşkanımızın Cuma sonrası, 'Esed'e bir çağrımız olmuştu, 'Gel Suriye'nin geleceğini birlikte belirleyelim' demiştik. Ne yazık ki bu işte olumlu bir cevap alamadık. Şu an itibarıyla İdlib'den sonra Hama, Humus muhaliflerin elinde. Şam'a doğru bir ilerleyiş söz konusu' demesi dikkat çekici…

- Aynı konuşmada 'Tabii temennimiz kazasız belasız bir şekilde Suriye'deki bu yürüyüş devam etsin' de demişti. MGK toplantısı sonrası yayınlanan bildiride de, 'Suriye'deki son gelişmelerin sivil halkın güvenliğine zarar vermemesi için gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğu ve rejimin kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşması gerektiğini bir kez daha gösterdiği; ülkemizin, Suriye'nin toprak bütünlüğü ile birliğinin korunmasına her zaman güçlü destek verdiği ve gereken tüm katkıyı sağlamaya hazır olduğu' vurgulanmıştı. Tabii açıklamanın en önemli bölümlerinden birisi de, 'istikrarsızlık ortamından istifadeye çalışan terör örgütlerine asla geçit verilmeyeceği, millî güvenliğimize ve halkımıza yönelen her türlü tehdidin yok edileceği' kısmıydı… İhsan:

- Bu da, rejimin bazı alanları PYD/YPG'ye bırakmasının herhangi bir mana ifade etmediği ve Türkiye'nin güney sınırındaki güvenlik kuşağındaki boşlukları tamamen kapatacağı manasına geliyor olmalı… Mehmet:

- Cumhurbaşkanımız aynı konuşmada, 'bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler arzu ettiğimiz şekilde değil, gönlümüz bunları istemiyor' da demişti. Anlaşıldığı kadarıyla oldukça kritik günler yaşanıyor ve netice olarak işlerin nereye uzanacağı konusunda bir şey söyleyebilmek için henüz erken. Gelişmelerin başta Suriye olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olması için dua etmek gerek… Melih Bey:

- İşte sözün doğrusu bu. Ortalığı karıştırmak için senaryolar uyduranlara kulak asmadan gelişmeleri izlemekle yetinelim, şimdilik. Cenab-ı Hakk hayırlara vesile kılar inşallah…

- İnşallah…