Suriye ve Türkiye'de yaşanan baş döndürücü gelişmelerle ne kadar cahil oldukları ayan beyan ortaya çıkan 'adaylık' heveskarlarının, hasbelkader gelebildikleri makamların hakkını vermeme konusundaki ısrarları sürüyor.
Suriye'de denklemi değiştiren ve ülkemizin terör problemini tamamen bitirecek son gelişmelerle alakalı şaşkınlıklarına, çeşitli tavizlerle 'kent uzlaşısı' yaptıkları kesimleri üzmeme çabası da eklenince, elleri ayaklarına dolaşıyor.
Başarısızlıklarını başarı diye yutturmaya çalışan ve göz boyayarak geldikleri makamları boş yere işgal ettikleri yetmiyormuş gibi şimdi de geleceğimize ipotek koyma niyetine kapılanlarda panik başladı. Önemli gelişmelerle ilgili zerre kadar fikirleri olmadığı halde Türkiye'yi yönetmeye talip olanlarda bu kapasitenin olmadığı, her geçen gün netleşiyor. Türkiye artık sadece bölge değil dünya çapında bir aktör haline gelmiş durumda çünkü.
Bir yerlerinin açık kalıp kalmadığını bilmiyoruz. Ancak, gördükleri büyük rüyalara nasıl olsa ulaşabilecekleri düşüncesiyle mevcut konumlarının hakkını verip gereğini yapma konusunda en ufak bir gayretleri bile yok. Bu saatten sonra gayrete kapılsalar bile bir faydasının olmayacağı, ayrı bir husus.
Yol yapmanın trafiğe çözüm olmayacağına inandıkları ve yapacaklarını vaat ettikleri metroların projesini unuttukları, akslar arası geçişleri rahatlatacak tünelleri molozla doldurdukları için ulaşımı iyice içinde çıkılmaz hale getirdiler. Güya sosyal projelere önem veriyormuş gibi gözükseler de başta ekmek, su ve ulaşım olmak üzere yaptıkları zamlar da, özellikle dar gelirlilerin canını yakıyor.
Yönettikleri şehirlerin insanlarına hayatlarını kolaylaştıracakları yönünde verdikleri sözleri unuttukları için olsa gerek, belediye hizmetleri kapsamındaki hemen her kalemde yaptıkları ölçüsüz zamlar, neredeyse en önemli icraatları.
İşbaşında bulundukları ilk dönemde vaat ettiklerinin neredeyse hiçbirini yapmadıkları -ya da yapamadıkları- gibi, bundan sonra da herhangi bir şey yapamayacakları, çok açık. İlkinde algılarla ve ikincisinde olguları yanlış değerlendirenlerin katkısıyla gelmiş olduklarının farkında olsalar da, ileride de bir yolunu bularak ipi yine göğüsleyebileceklerini hayal ettikleri şüphesiz.
Gerek 2019 ve gerekse 2024 öncesi bulundukları vaatleri hatırlatmak da bir işe yaramıyor. Çantada keklik olarak kabul ettikleri mensup oldukları partiye ait oylara, çeşitli atraksiyonlarla başka bazılarını da katabileceklerine inanıyorlar. Popülist politikalar yerine dengeyi temel alan icraatlara yoğunlaşan iktidar cenahında son yerel seçimlerdeki gibi sandığa gitmeme olayının yaşanma ihtimali, güvendikleri diğer husus.
Son araştırmalar, verdikleri tavizlerle oylarını yükseltenler ve kifayetsizlikleri paçalarından akanlarda çöküşün başladığını gösteriyor. Algılarla buraya kadar demek ki…