Son çırpınışlar…

Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Eklenme Tarihi 12 Mart 2025

Suriye'de iç karışıklıkların başladığı 2011'den beri 'ne işimiz var Suriye'de?' sorusunu soranlar, 8 Aralık sürecinde olduğu gibi şimdi de 'Suriye'ye müdahale edilsin' demeye başladılar. Bahaneleri ise Suriye güvenlik güçlerinin Lazkiye'deki terör saldırılarına müdahalesinin Alevi katliamı olduğunu iddia etmeleri.

Suriye karıştığında canlarını kurtarmak için ülkemize sığınanları aşağılayan ve başta sınır güvenliği olmak üzere çeşitli sebeplerle TSK'nın sınır dışı harekat yapması için çıkarılacak tezkerelere hayır diyenlerin, şimdi böyle bir talepte bulunmaları, düşündürücü.

Suriye'de yüz binlerce insan hayatını kaybeder ve milyonlarcası da vatanlarını terke mecbur kalırken onaylarcasına suskun kalanlar, rejim kalıntılarının saldırılarına da sahip çıkıyorlar. Gelişmelere güya objektif yaklaşıyormuş gibi yapan bazılarının da konuyu neredeyse 'eski rejim kalıntıları saldırsa da güvenlik güçleri cevap vermemeli' şeklinde değerlendirmeleri, ibretlik.

Herkes gibi, mezhebi saldırılar olduğu bahanesiyle Türkiye'ye müdahale çağrısında bulunanlar da Lazkiye civarındaki olayların Suriye yönetimi açısından bir asayiş problemi olduğunu çok iyi biliyorlar. Güvenlik güçlerine yönelik saldırıları anmayıp, teröristlere yönelik operasyonları da sivil halka yapılıyormuş gibi gösterme çabalarının, benzer zihniyettekilerin PKK terörüne yaklaşımlarından farkı yok.

Lazkiye'deki gelişmeler, bir daha Esad diktatörlüğüne döndürülemeyecek Suriye'yi istikrarsızlığa sürükleme hedefi ile sınırlı değil. Halkının çektiği uzun acılardan sonra 100 yıl sonra nihayet kendisini gelebilme imkanı yakalayan bir Suriye, bölgeye yönelik hesapları olanlar açısından ciddi bir rahatsızlık kaynağı. Rahatsızlığı en şiddetli şekilde hisseden ülkenin ise İsrail olduğunu söylemek bile gereksiz.

Kendi ayakları üzerinde duran ve bu arada Türkiye ile çeşitli stratejik anlaşmalar yapmış bir Suriye, İsrail açısından kesinlikle istenebilecek bir şey değil. Sınırsız ABD desteğine rağmen, İsrail'in Gazze ve Lübnan'da yapabildikleri ortada. Taşıma su ile değirmen dönmeyeceği, işin özeti.

Geçtiğimiz yıl Kasım sonrasında başlayıp 8 Aralık'ta Şam'ın fethi ile sonuçlanan gelişmeler Suriye'nin kendi ayakları üzerinde duracağı bir vasata doğru evrildi. Halep, Hama, Humus hattından Şam'a uzanan yürüyüşün en dikkat çekici taraflarından birisi, Suriye'nin birliği için yola çıkanların rövanş manasına gelebilecek herhangi bir davranışta bulunmamalarıydı.

Suriye'yi bütün farklılıklarıyla ihata etme anlayışıyla hareket ederken, PKK'nın bitişi ile paralel PYD meselesini de halleden Ahmet el- Şara başkanlığındaki Suriye yönetimi, dostlarını sevindirip düşmanlarını üzmeye devam edecek.

Gelişmeler, ülkemizde ve bölgede dış mihraklara hizmet eden terörün her türlüsünün son çırpınışlarının yaşandığına işaret, inşallah.