CHP'de henüz "kaset olayı" patlamamış, Deniz Baykal gitmemişti.
WikiLeaks belgelerine göre, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nden Washington'a bir yazı gitti. "Baykal'la olmuyor" anlamına gelen bu yazı, son derece çarpıcı ifadeler içeriyordu: "Erdoğan'ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı daha prezantabl bir muhalefet lideri oluşturmak, ordu ve adli baskıdan daha etkili bir silah olacaktır.
Kendi partisinden yüzde 70'i ona karşı olmasına rağmen Baykal'a oy veriyor. Baykal'ın yakınları haricinde herkes değişime ihtiyaç duyulduğu fikrinde birleşiyor."
Bir başka belgede de "Baykal yerine Kılıçdaroğlu olur mu?" sorusuna cevap aranıyordu.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği ile Washington'daki Dışişleri Bakanlığı arasındaki yazışmalar birbirini izledi.
Ardından "kaset olayı" patladı. O kaset de CHP'nin Genel Başkanını değiştirdi.
Baykal gitti, yerine Kılıçdaroğlu geldi Bitmedi, Kılıçdaroğlu'nun yelkenleri alabildiğine şişirildi. Arkasından çok güçlü bir rüzgar estirildi. Ama olmadı, beklenilen sonuç alınamadı. Kılıçdaroğlu'na verilen o büyük desteğe rağmen CHP'nin hali ortada!
Şimdi 2010 Yılı öncesine dönüldü.
CHP'de ikinci "olmuyor, gitmiyor" dönemi başladı. Kılıçdaroğlu, çok kısa sürede Baykal'ın durumuna düştü. Dün, ABD Büyükelçiliği'nin Baykal için yaptığı tespiti bugün de Kemal Kılıçdaroğlu için yapmak mümkün! CHP tabanı mutlu değil. Yine değişim istiyor. CHP'ye oy verenler arasında "Kılıçdaroğlu ile olmuyor" diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Partideki gruplaşmalar ise, giderek daha da keskinleşiyor. Kılıçdaroğlu'nun yakın çevresi dışında "İyi gidiyoruz" diyen yok gibi.
***
Üstelik, Kılıçdaroğlu bir hata daha yaptı.
Kendisini ciddi sıkıntıya sokacak bir adım attı.
CHP Grup Başkan Vekillikleri seçiminde Emine Ülker Tarhan'ın üzerini çizdi.
Tarhan, yeniden Grup Başkan Vekili seçilemedi.
Böylece, Tarhan'ın zincirleri kırılmış oldu!
Çünkü, Tarhan partideki pek çok politikaya muhalif olmasına rağmen, görevi gereği sessiz kalıyordu. Sırtında yumurta küfesi taşıdığının farkındaydı. Sorumluluğu gereği dikkatli hareket ediyordu.
Ama şimdi durum farklı!
Emine Ülker Tarhan'ın sırtındaki yumurta küfesi alınınca, kontrol imkanı da kalmadı. Facebook'taki sitesinden gelecekte yaşanacak mücadelenin ilk sinyallerini verdi: "Biz her yerde ve her koşulda doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.
***
" Olur veya olmaz, sonuç alınır ya da alınmaz, o ayrı bir tartışma konusu. Ancak, Grup Başkan Vekilliği seçiminin ardından CHP tabanında ciddi bir hareketlenme başladı. Sosyal medyada yeni örgütlenmeler ortaya çıktı. Emine Ülker Tarhan için Facebook'ta siteler, twitter'da hesaplar açılmaya başlandı...
Tarhan'ı "Demir Leblebi" olarak tanımlıyorlar...
CHP'nin "çalışan" ve "ağartan yüzü" olarak gösteriyorlar...
Grup Başkan Vekilliği elinden alındığı için CHP Genel Merkezi ile Kılıçdaroğlu'na tepki gösteriyorlar...
Son derece ağır ifadeler kullanıyorlar...
Bununla da kalmıyor. Emine Ülker Tarhan'a mesajlar yağıyor: "Siyasette inisiyatif almanızı bekliyoruz. Sizi CHP'de Genel Başkan olarak görmek istiyoruz."
Ayrıca "Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'nı, Emine Ülker Tarhan'a bırakmasını istiyoruz" başlıklı imza kampanyaları düzenleniyor.
***
Sözün kısası...
CHP'de ciddi bir arayış var. "Kılıçdaroğlu ile olmuyor" diyenler, düne kadar bunu kendi aralarında seslendiriyorlardı. Şimdi açıktan kampanyalar düzenliyorlar. "Koltuğu bırak" çağrıları yapıyorlar. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yerel seçimler "kırılma noktası" olacak.
Eğer sandıkta bir gerileme yaşanırsa, Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'yi gerçekten tartışmalı, sıkıntılı ve zor günler bekliyor.