1989 yılının Ocak ayıydı.
Afganistan-Pakistan sınırında, Dara adı verilen bir bölgedeydik. Buraya "gayri alaka" deniliyordu. Pakistan karışmıyordu. O günlerde Sovyet işgali altındaki Afganistan da kendi derdiyle uğraşıyordu.
Derin bir vadi içindeki bu bölgeyi aşiretler yönetiyordu.
Onların oluşturduğu kurallar geçerliydi.
Canı isteyen bir barikat kurup yol kesiyordu.
Kesilen yolun açılması için de "geçiş parası" verilmesi gerekiyordu.
O aşiretlerin geçim kaynağı silah ve uyuşturucu ticaretiydi. Çevre Hint Keneviri tarlaları, dükkanlar ise çuvallar içindeki uyuşturucu ile doluydu.
Tabi her türlü silah da açıktan satılıyordu.
Parayı basan dilediğini alabiliyordu.
Orada kanun güçtü, silahtı!
Son derece ilkel, oldukça rahatsız edici bir görüntü ile karşı karşıyaydık.
Aradan tam 24 yıl geçti, bu defa kendi ülkemizde Diyarbakır Lice'de benzer görüntülerle karşılaştık!
* * *
Öğrendik ki, bizim ülkemizde de tıpkı oradaki gibi "Hint Keneviri" ekimi yapılıyormuş. Farkına vardık ki, PKK Terör Örgütü, Türkiye'yi 24 yıl öncesinin Afganistan Sınırı'na döndürmüş.
Diyarbakır Lice'de yüzlerce dönüm uyuşturucu tarlası varmış!
Şu rakamlara bakın:
600 bin dönümün üzerindeki bir alanda uyuşturucu ekimi yapılıyor. Bu tarlalarda 6 milyon kök Hint Keneviri yetiştiriliyor. Bu köklerden 300 ton civarında kubar esrar maddesi elde ediliyor. Piyasa değeri de 311 milyon lira.
Üstelik, hepsi bu kadar değil. Verilen bilgiye bakılırsa, bu ülkede uyuşturucu ham maddesi yetiştirilen 300 bin dönüm arazi daha var.
İşte, Türkiye'ye PKK Terör Örgütü'nün hediyesi bu!
* * *
Binin üzerinde polis ve jandarmanın katıldığı, zırhlı araçlarla helikopterlerin kullanıldığı operasyon esnasında yaşananlar ise oldukça çarpıcı...
100-150 kişilik gruplar zırhı araçları taşladı. Askerin uyuşturucu tarlalarına ulaşmasını engellemek için yollar kayalarla kapatılmaya çalışıldı.
Küstahlığa bakın...
Bu ülkenin insanını zehirleyenler, çocuklarımızın geleceğine kastedenler, bir de direnç gösterdi.
Tıpkı, daha önce mazot ve sigara kaçakçılarının yaptıkları gibi...
Çünkü, her türlü kanunsuzluğu, her çeşit ahlak dışılığı kendilerine hak olarak görüyorlar! Kanunsuzluğu hayat tarzı haline getirmişler!
Ülkeye kaçak mazot sokuyor, jandarmayı suçluyorlar. Sigara kaçakçılığı yapıyor, askere direnç gösteriyorlar.
Kaçak elektrik kullanıp parasını tahsil etmek isteyenin üzerine saldırıyorlar. Hint Keneviri ekip, karakol inşaatlarını engellemeye çalışıyorlar...
Birileri de marifetmiş gibi onları destekliyor!
Maalesef, terör örgütü ve uzantıları bölgeyi bu hale getirmiş durumda.
* * *
Terör örgütü, bu ülkede yıllardır öyle düşmanlık tohumları ekip öylesine ayrılık gübreleri serpti ki...
Sonuç ortada:
Dört bir yanımız "yavuz hırsız" örnekleri ile doldu. Bu milleti sırtından hançerliyorlar. Yapıyorlar, ediyorlar, her türlü kanunsuzluğun altına imza atıyorlar; yakalanınca da utanacakları yerde saldırıya geçiyorlar.
Görebilen de yok, görmek isteyen de...
Hatta, zaman zaman onlara hak verenlere bile rastlamak mümkün. Nerede bir kanunsuzluk, nerede bir ihanet var, belli çevreler onlara alkış tutmakla meşgul!
Son uyuşturucu operasyonu, nasıl bir duyarsızlık içinde olduğumuzu açıkça ortaya koydu.
Yapıldı ve bitti. Pek çok gazete kenarda ve köşede küçük bir haber olarak geçiştirdi. Tehlikenin büyüklüğüne işaret edip tepki koyan da çıkmadı.