Siyasetçiye güvenme yanarsın
Eskiden de siyasette "ayak oyunları" vardı. Yıllar önce de siyasi partiler "manevralar" yapardı. Ama üzerinde çalışılıp ince bir zeka ile "haklılık" temeline oturtulmaya çalışıldığından çok fazla göze batmazdı.
Zaman içinde siyaset çok değişti...
Artık siyasetçilerimiz neredeyse 5 dakikada bir fikir değiştiriyorlar. Ne o eski manevralar kaldı, ne de düşünen kafalar!
Başbakan Erdoğan, birkaç gün önce Memur-Sen'in iftar yemeğinde muhalefete bir çağrı yaptı.
"Ne kadar samimi olduğumuzu ya da olduğunuzu ispat edelim" dedi:
- Anayasa'nın 48 maddesinin değişmesi konusunda mutabakatımız var. Gelin Meclis'i olağanüstü toplayalım, hemen 1 hafta içinde bu maddeleri Meclis'ten geçirelim. Haydi, atalım bu adımı.
Doğal olarak gözler muhalefete çevrildi...
MHP, tabiri caizse teklifin üzerine atladı.
Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, bu teklifin aslında Devlet Bahçeli'ye ait olduğunu söyledi. Şandır, yanına aldığı 5 milletvekiliyle düzenlediği basın toplantısında, "Bunun kanunlaştırılması için MHP hazırdır" dedi:
- MHP'nin şartı şurtu yok, hodri meydan. Bu teklif Sayın Devlet Bahçeli'ye ait. Anayasa'yı değiştirmek, yenilemek, tüm partilerin, siyaset kurumunun topluma karşı taahhüdüdür.
CHP, Başbakan'ın teklifine "evet" demek için ille de başkanlık sisteminin geri çekilmesi talebinde bulundu.
BDP, PKK'nın talepleri doğrultusunda şartlar ileri sürdü.
MHP'nin şartsız destek verdiğini görenler de "Tamam, bu iş olur" yorumları yapmaya başladı.
* * *
Sonra ne olduysa oldu, Devlet Bahçeli oldukça sert bir üslupla Başbakan'ın teklifini geri çevirdi. Ağır suçlamalarda bulundu...
Bahçeli, üzerinde uzlaşma sağlanan 48 maddenin ivedilikle TBMM Genel Kurulu'ndan çıkarılmasının "erken, zamansız ve gereksiz" olduğunu söyledi:
- Başbakan, 48 maddenin hemen Meclis'ten çıkarılmasını istemek yerine, anayasa değişikliğiyle neyi amaçladığını açıklamalıdır.
MHP'li Şandır'ın "Biz şartsız şurtsuz hazırız; hodri meydan" sözlerinin hiçbir anlamı kalmadı...
Anayasa değişikliği konusunda, Başbakan'ın teklifinden önceki noktaya dönüldü. "Tamam işte, bu iş olur" diyenler yanıldı.
Bu kadarla kalmadı. Her iki partinin genel başkan yardımcıları devreye girdi. Çok ağır ifade ve hakaretlerin havada uçtuğu sert bir tartışma başladı.
* * *
TBMM'de anayasa değişikliği için komisyonun kurulduğu günden bu yana sürekli olarak yazıyorum...
AK Parti, Anayasa'yı değiştirmeye çalışıyor. Muhalefet ise, başından beri zamana ve tribünlere oynuyor.
Olmuyor, uzlaşma sağlanamıyor, sağlanamayacağı görünüyor. Ancak, herkes masaya çivilenmiş durumda. Kimse masadan kalkmak istemiyor. Herkes, önce diğerinin masayı terk etmesini bekliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na övgüler düzüyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "MHP sonuna kadar uzlaşma masasında oturacaktır" diyor.
Komisyonun çalışma süresi uzatıldıkça uzatılıyor. Buna rağmen bir arpa boyu yol kat edilemiyor. Aslında çalışmalar tıkanmış durumda. Buna rağmen kimse "Bu iş kabak tadı verdi" demiyor!
* * *
Elbette bu iş böyle gitmeyecek. Çünkü, komisyon çalışmaları "avara kasnak" misali boşa dönüp duruyor. Süre de giderek kısalıyor.
İktidar, anayasayı değiştirmek istiyorsa tek başına adım atmak zorunda. Muhalefet de zaten onu bekliyor. Koparılacak gümbürtünün sesini şimdiden duyar gibiyim.