KREDİ kartı deyince hemen herkesin bir hikayesi bulunuyor.
Çevremde kimi dinliyorsam bir dönem bu sarmalın içine düşmüş. Kimisi ise hâlâ bankayla, avukatıyla uğraşıyor. Kimisi ise idari takip denilen duruma düşmüş, ödediği miktarlar faizi ancak karşılıyor. Bütün bunları yaşamamızda öncelikle sorumluluğu kendimizde aramalıyız. Kabul edelim ki biz kredi kartlarını bilinçli kullanmıyoruz. Bu arada karşımıza çıkarılan tuzaklara da kolayca kapılıyoruz.
Dünkü yazımızda 'asgari ödeme tuzağı'nı örnekleriyle anlatmıştık.
Eğer borcunuzun tamamını ay sonunda ödemez, asgari tutarı ödeyerek borçtan kurtulduğunuzu sanırsanız artık faiz sarmalının içine giriyorsunuz.
BANKALAR BOŞ DURMUYOR
Biz ne kadar bilinçli kullanırsak kullanalım, bankalar hemen yeni bir ürün ile karşımıza çıkarak bizi bu faiz sarmalına çekiyor. Asgari ödeme tuzağından kurtuldunuz diyelim, bu kez karşınıza 'taksit yapalım', 'öteleyelim' gibi tekliflerle çıkıyorlar. Bu 'cazip' tekliflere kapılırsanız, yine bankayla uzun süreli bir faiz borç ilişkisine girmiş oluyorsunuz.
TEHLİKE 1
Telefona gelen mesajı okuyunca haklı olarak, 'Vay be bankam beni düşünüyor, borcumu kolaylaştırıyor' diyorsunuz.
Hemen her hizmeti parayla yapan, vatandaştan aldığı ücret gelirleri her yıl milyarları bulan bankaların, sizin işinizi bedava kolaylaştırması düşünülebilir mi?
Meseleyi örnekle anlatalım.
Siz 600 liralık bir alışveriş yaptınız. Banka da 'taksitlendirelim' mesajı gönderdi.
Bunu kabul edip, 6 taksite böldürdünüz.
Ayda 100 lira ödeyeceğinizi sanıyorsunuz.
Ama öyle değil...
TEHLİKE 2
Ne yapayım?
Alın size cicili bicili paketlerle sunulan bir tuzak daha. Yine örnekle anlatalım...
BUNLARDAN UZAK DURUN
YARIN: BİR ÜRÜNÜ TAKSİTLE ALMAK
PLASTİK TEHLİKE - 2