İç siyaset haliyle herkesi kuşatmış durumda.
Doğal...
Ancak etrafımızda koca koca hesaplar yapılmakta. Bunları atlamadan takip etmek de şart. Sonuçta TÜRK DEVLETİ bunlarla mücadele edecektir...
Yani hepimizin sorunudur... Sırtımızı dönme şansımız yok!
BATI'da bu planları dile getirenler, yazanlar var. Bunları ıskalamak olmaz. Gelin AKDENİZ üzerinde bir tura çıkalım. Bakalım neler oluyormuş!
Pentagon'un ve silah lobisinin en çok güvendiği düşünce kuruluşu hep Centre for Strategic & International Studies (CSIS) oldu.
Birçok düşünce kuruluşu ile yakın çerçevede çalışan Pentagon, CSIS ile derin çalışır.
CSIS Başkanı John J. Hamre, Cumhuriyetçiler'e yön veren derinlikte bir akla sahiptir.
Siyaset bilimini de askeri operasyonları da enerjiyi de çok iyi bilir.
Birkaç gün önce CSIS çok önemli bir rapor yayınladı.
Raporun merkezinde Akdeniz'deki enerji ve Türkiye vardı.
John J. Hamre'nin en güvendiği isimler Jon. B. Alterman (Zbigniew Brzezinski'nin yetiştirdiği bir isim ve uzun süredir Dışişleri Bakanlığı görevlisi) ile Heather A.Conley (Türkiye ve enerji uzmanı) bu konuda 9 ay süren bir çalışma yaptı.
Çalışmada, Akdeniz'in Yeni Dünya Düzeni'nde MERKEZ olacağı, Çin'in yeni İpek Yolu'nun bile yönünü belirleyeceği detaylandırıldı.
Raporda, Türkiye'nin Akdeniz'de söz sahibi olmaması için yapılması gerekenler yazıldı.
Yani bizi, bizim olan bölgeden çıkarma planları yapılmaktaydı...
Öne çıkan maddeler şunlardı...
Bu 7 maddenin Pentagon tarafından hayata geçirilmesi gerektiği ivedilikle istendi.
Bu raporun sızdırılması, Pentagon'un 7 maddede ne kadar ısrarcı olduğunun belgesidir.
Türkiye'nin Akdeniz enerjisinden pay almaması için atılacak adımlarla ilgili İngiltere ile ABD arasında ciddi bir anlaşmanın olduğu da gerçek.
Pentagon, eğer Akdeniz'de Türkiye'yi oyun dışına itmeyi başarırsa, Yeni İpek Yolu'ndaki en önemli rotayı da işgal etmiş olacak.
Bunun için bölgede atılan adımları daha da hızlandırmak istiyorlar.
Kuzey Kıbrıs'ta yönetimin Türkiye karşıtı açıklamalarını da çok dikkatlice okumakta büyük fayda var!
Pentagon'a sunulan raporla paralel...
Tesadüf diyerek geçiştirilebilecek cinsten değil...
Kuzey Kıbrıs'ın can damarı Türkiye'dir.
O Kuzey Kıbrıs yönetimi, Türk Lirası'ndan çıkmak istediğini ilk kez açıkladı.
Bu tarihi bir açıklamaydı ve CSIS'in raporlarındaki bir maddeydi.
Belki de en güçlü olanlardan biriydi.
Lira'yı piyasa dışı bırakan Kuzey Kıbrıs'ta Washington stratejisi daha da hızlı ilerler.
Bunu yakın zamanda göreceğiz.
Elbette Türkiye'nin Akdeniz'de var olmak istemesi sadece Kıbrıs'a bağlı değil.
Kendi sınırlarının olduğu bir denizde hak iddia etmesi kadar doğal bir şey yok.
Ancak Kuzey Kıbrıs'la birlikte hakları daha da artan bir Türkiye var.
Adamlar bizim olan topraklara göz dikmiş durumda...
Aklın almadığı da bu...
Washington yani Pentagon bu konuda ciddi adımlar atıyor.
Suriye konusunda Türkiye ile bazı anlaşmalar yapmayı planlayan Pentagon, ilerleyen günlerde Akdeniz'de ciddi şekilde karşı karşıya geleceği Türkiye ile dostluğu bozan ülke olmadığı imajı çizecek.
Şimdi kafalarının arkasında bu var.
Türkiye'nin Akdeniz'deki planları ABD'de büyük rahatsızlığa neden oluyor. İsrail'in bölgede tek güç olması için, Akdeniz'in İsrail'le birlikte karar alması gerekiyor. Pentagon, İsrail'le de büyük bir anlaşma içinde. Aslında Pentagon, İsrail'le karşı karşıya gelse de, Akdeniz'deki anlaşma nedeniyle şimdilik bu olumsuzluk gizleniyor.
Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama'nın savunma kurullarında stratejik konumlarda da görev alan John J. Hamre, sadece Türkiye'nin Akdeniz'den çıkartılmasını savunuyor.
Bu sayede bölgenin Amerikan denizi olacağı ve kararların da tamamen Washington'da alınacağını düşünüyor.
Haksız da değil.
Çünkü Britanya, ABD ile çatışma devrini kapatmak istiyor. Akdeniz'de de bu ortaklığı gösteriyor.
Tabi hesaba katmadığı TÜRKİYE 'siz masa kurulamayacağı...
Kendi hayallerinin peşinde koşuyor ama gerçekle bağı zayıf...
Neyse...
Tabii bu adımlar atılırken, Fransa da enerji şirketi Total'le çok önemli bir hamle yaptı.
İran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene, Fransız Petrol Şirketi TOTAL'in çekilmesi halinde Çin Ulusal Petrol Şirketi CNPC ile anlaşma yapacaklarını açıkladı.
Ardından da Fransa, İran ve Rusya ile bir ortaklık yaptı. Bu enerji ortaklığı Akdeniz'i de içine alıyor.
İran'ın Akdeniz'de ne işi olabilir?
Bu doğru bir soru!
Cevabı da zor değil: Lübnan.
ABD, Lübnan'da bir rejim değişikliğiyle İran operasyonundan önce bir güç gösterisi planlıyor. Adım adım gitmek gibi niyetleri var.
Amerikan uçak gemilerinin Akdeniz'de bulunmasının bir nedeni de elbette Lübnan. İran da Lübnan da bunu biliyor. Ancak Lübnan'da bir rejim değişikliği, Irak veya Mısır'daki gibi kolay değil.
Pentagon'da Lübnan'ın bir Vietnam olabileceği konuşuluyor. O nedenle Lübnan bir seçenek. Hem de ciddi bir seçenek ama çok dikkatli olunması gereken bir seçenek.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 24 Mayıs'ta hükümeti kurma görevini Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri'ye verdi. Şimdi ABD iyi niyet gösterisi için Lübnan'a 4 savaş uçağı hibe etti.
ABD Lübnan'ı da Akdeniz Askeri Birliği'ne davet etmeyi planlıyor.
Bu adımlar karşısında Lübnan, ABD ile ortaklığa yanaşmazsa işte o zaman operasyon seçeneği hızlı bir şekilde devreye girecek.
Bölgede çok ciddi planlar var.
Birçok ülke Akdeniz merkezli planlar yaparken, elbette Ortadoğu da plan dışında bırakılmıyor.
Rapor hayallerle dolu olsa da tek bir gerçeğin altını çiziyordu!
AKDENİZ İPEK YOLU'NUN MERKEZİ OLACAK...
Evet! AKDENİZ düğümün çözüleceği yer. Güçlü olan masadan büyük bir pay alarak kalkar.
Bölgede hesap yapan çok devlet var.
Ya onlar ya biz istediğimizi alacağız...
24 Haziran'a da böyle bakın...
Bebek bezi ile bu masada olamayacağımızı söylersem kimse kırılmaz umarım...
NOT: Bu planları yapan Washington başka seçenekleri de masada tutuyor. Suudi Arabistan'da bir süredir ne olduğu belli değil. Selman'ın bacağından vurulduğu için günlerdir ortalarda görünmediği ileri sürüldü.
Washington da ARAMCO'da işlerin karışması ihtimaline karşı ABU DABİ ULUSAL PETROL ŞİRKE TİNİ
(ADNOC) yedekte tutuyor. ADNOC, ARAMCO'dan sonra dünyanın ikici devi. ARAMCO'da 60 bin, burada ise 67 bin çalışan var...