Eski masadaki 4 patron
Süleyman Bey'e yakın isim olan Hüsamettin Cindoruk'un sözleri iki gün üst üste tam sayfa yayınlanınca şaşırdım. "Ne söylüyor" diye merak edip okudum. Araya sıkıştırdığı MESAJLARI görünce söyleşiyi ikinci kez ALTINI ÇİZEREK gözden geçirdim.
Cindoruk'un derdini anlamıştım. Vermek istediğini vermişti.
Amacı DEVLETİN GÖRÜNMEYEN YÜZÜNÜ uyarmaktı! Aklı sıra yeni masaya gözdağı veriyordu!
Beyefendinin SİHİRLİ cümlesi şöyleydi: "31 Mart'tan bu yana kendilerini mağdur, ezilmiş hissedenler, hilafetin kaldırılmasına üzülenler, laikliğin Türkiye'de geçerli ideoloji olmasından rahatsız olanlar iktidara gelmişlerdir. Onların sıkıntısı 28 Şubat'la hesaplaşmak değil; 31 Mart'tan bu yana çıkan sonuçları tekrar yaşamamak ve Türkiye'yi seküler bir devlete döndürmek istiyorlar..."
Hüsamettin Bey, bütün bunları ASKERİ, DEMİREL'İ, PATRONLARI ya da GAZETECİLERİ korumak için söylemiyordu!
Bu HALKIN ÇOCUKLARININ anlamadığı, bilmediği bir yere gönderme yapıyordu!
Zaten hepimiz okullarda "31 MART GERİCİ BİR AYAKLANMADIR" diye öğrenmiştik.
Ne sorgulayan bir hocamız, ne de gerçeği gösteren bir pusulamız oldu.
Durum böyle olunca da sahneyi boş bulan fırlıyordu. Tıpkı Hüsamettin Bey gibi...
Nasıl olsa ATIŞ SERBESTTİ...
Ben de boş durmayıp bu işleri herkesten çok daha iyi bilen dostumu aradım. "Konuyu biliyorum" diye telefonu kaldırdı.
Yine şaşırtmıştı beni. Kelimeler boğazıma düğümlendi. Kısık bir sesle "Nereden bileceksin" deyiverdim. "Konu Cindoruk değil mi?
Senin bunu atlamayacağını tahmin ediyordum" karşılığı verdi. Derin bir nefes alıp şoku atlattıktan sonra konuya girdim.
* Önemli bulduğun noktalar var mı?
Olmaz mı! Öncelikle 28 Şubat'taki ABD-İsrail rolünü tamamen reddediyor. Bazı gazeteciler gibi "yok öyle bir şey" diyor. Bunu söylerken de ABD ve İsrail'i sevmediğini belirtiyor. Oysa MOSSAD ve İsrail devletinin kurulduğu Beyoğlu'ndaki MISIR APARTMANI'nın eski sakinidir.
Siyasi tarihine baktığınızda da hiç İsrail ve ABD karşıtı bir sözü yoktur.
* Bu mu önemli size göre?
* Çok daha önemli sözleri var.
Gitmek istediği bir MENZİL var.
* Nasıl yani?
Hüsamettin Bey sıradan bir siyasetçi ve avukat değildir.
Yaptığı 31 Mart vurgusu çok önemli. "100 yıl önce aldığımız devleti size vermeyiz" diyor.
* Kafamı karıştırdınız yine...
Hangi devlet ne 100 yılı?
Bizim ülkemizdeki DARBELERİN tarihi 31 MART OLAYI ile başlar.
Ne yazık ki "ŞERİAT GELİYOR" çığlıkları ilk o zaman duyuldu.
Aynı 28 Şubat'ta olduğu gibi o gün de basın aynı manşetleri attı.
Oysa 31 Mart asla bir GERİCİ ayaklanma değildi. Şeriatın temeli sayılan KİŞİLİK, EVLENME ve MİRAS konuları zaten yürürlükteydi. Ayaklanan askerlerin ŞERİAT istemesi kadar abuk bir şey olamazdı.
* Ne oldu o zaman?
Din ile insanları sokağa dökmek kolaydı. O yapıldı.
* Kim yaptı?
Çok tez var bu konuda. Ama yapan İNGİLİZLERDİ... Abdülhamit Meşrutiyet'i ARAP COĞRAFYASINDA ilan edince İngilizler'in ödü koptu. Düğmeye basıldı. Çünkü işin sonunda Hindistan'dan Mısır'a kadar olan bölgeyi kaybetmek vardı. Padişah bu kartı çok iyi oynadı. Bu yüzden gitmesi gerekiyordu. O gün başlayan ŞERİAT tehlikesi 100 yıldır kapımızda anlayacağın.
* Ama İttihat ve Terakki, Almancı değil miydi?
31 Mart'la birlikte İNGİLTERE 1944'e kadar Türkiye'nin AĞABEYİ oldu.
Ayaklanmayı bastıran İttihat ve Terakki yönetimi ele geçiremedi. NEDEN!
Oysa Abdülhamit gitmişti. Demek asıl güç ittihat ve terakki değildi!
* Nasıl yani?
1906 ve 1908'de kimselerin bilmediği iki gizli anlaşma yapıldı.
Bu tarihten sonra yaşanan birçok şey PLAN DAHİLİNDEYDİ. İsrail devletinin kurulması gibi mesela...
Adamlar İsrail'i Beyoğlu'nda bize kurdurttu. İçerideki BEYAZ TÜRKLER de seve seve yardım etti.
Zaten aksini kimse düşünemezdi.
Güç İngilizler'deydi. Dedikleri oldu.
* Başka?
Mesela II. Meşrutiyet, Cumhuriyet'in siyasal laboratuvarıdır... Gerçekleşen yeniliklerin çoğu o dönem tartışılmıştır... Ama DİNE mesafe İngilizler'in tek hedefiydi.
Türkiye'nin kültürel hücreleriyle oynadılar. 100 yıl içinde İSLAMI bitirmek istiyorlardı. Tam tersi oldu.
Şimdi onlar bitecek.
* İngilizler mi?
Hayır MASAYI onlardan devralan Amerika...
Dolayısıyla İsrail...
* Cindoruk o zaman kimin adına konuşuyor?
Bak dostum. Demirel hayatı boyunca ABD ve İsrail ile ilgili olumsuz tek laf edemedi. Bunu bilirsen kimin kimin adına konuştuğunu iyi anlarsın.
* Peki gücünü kimden alıyor?
Washington'dan mı?
Hayır içerideki yabancılardan.
Birisi sağda solda "MASONLUĞUMU UNUTTUM" diyor. Aklı sıra milleti kandırıyor.
Adama sorarlar ESKİ MASADA 4.
KİŞİ SEN değil miydin?" diye...
Yanındaki ÜÇ GÜÇLÜ İŞADAMINI DA HATIRLATIRLAR...
* Pardon! ne diyorsunuz siz?
Türkiye'de DERİN DEVLETİ halk bilmiyor. Yakında ortaya çıkacak. Ama o DERİN DEVLETİN 4 önemli üyesi 4 önemli işadamı!
Hem askeri hem ekonomiyi hem dışişlerini yani her şeyi bunlar yönetti. Şimdi sıra onlarda.
* Yani
Yaniyi yakında görürsün.
* Alınacaklar mı?
Alınmasalar iyi olur. Şahsen Türkiye buna hazır değil diye düşünüyorum. Belki de sürpriz olur alınırlar! Ama güçleri azaltılacak.
* Herşey üst üste gelmedi mi Allah aşkına?
Bunlar olmazsa yeni sistem kurulamaz. Devletin eski sahipleri dururken iş yapamazsınız. Bir süre sonra çocukları gelip "Siz kim oluyorsunuz da Türkiye'yi MİLLİLEŞTİRİYORSUNUZ?" diye hesap sorar.
* Merak ediyorum bu soruşturmalara kim karar veriyor?
Sen yazdın. Ankara'da YENİ BİR MASA VAR. Bu isimleri kimse bilmez. Ama karar bunların. Çünkü bunlarla savaşan onlar! Bak dün gazetede bir haber vardı. İsrail DERİN DEVLETİNİ oluşturan iki eski İstihbarat Başkanı, iki eski Genelkurmay Başkanı ve eski Başbakan, "İran'la savaşa hayır" diyordu... Yani her devlette olan DERİN DEVLET bizde de var.
Tek fark artık bu yapı bize ait.
Yani MİLLİ ve YERLİ...
* Nerede oturur bunlar?
Devletin üzerinde!..
Her kuruma sözleri geçer.
-Neyse daha fazla sizi tutmayayım... 28 Şubat'la ilgili gelişme olacak mı?
Bak ben sana söylemiş sen de 'yakında fırtına var' diye yazmıştın.
Kısa bir süre sonra da Çevik Bir alınmıştı. Şimdi de KUSURSUZ FIRTINA geliyor. Olanlara sen bile inanamayacaksın!
* Ne olacak söyleyin lütfen?
Biraz sabret! Çok değil az kaldı!