Final sahnesi
CORONAVİRÜS final gibi...
Sadece Trump'ın BAŞKAN seçildiği tarihten bu yana geçen zamana baksak bile başımız döner.
Beyaz Saray'da adam kalmadı. Gelen gitti. Steve Bannon'dan Jim Mattis'e kadar... 70'ten fazla isim geldi ve yollandı. Bu, MERKEZDEKİ savaşı gösteriyordu. Orijin AVRUPA'dan gelen rüzgardı. Biz BEYAZ SARAY'a bakarak anlıyorduk olanları... Bir yanda KATOLİKLER, bir yanda PROTESTANLAR ve içinden çıkan akımlar vardı.
Çatışma büyüktü.
Daha önce önemli konularda birleşenler şimdi çatırdıyordu. Çok kez kavgayı ROCKEFELLERROTHSCHILD mücadelesi olarak aktarmaya çabalıyorduk. Avrupa kökenli ailelere ya da ŞÖVALYE TARİKATLARINA kadar gidemezdik. Günü yakalamakla uğraşıyorduk...
Dengelerin peşinde koşarken CORONAVİRÜS ortaya çıktı.
Büyük makine ÇİN stop etti.
Ulaşım, mal-hizmet-para akışı durdu, durma noktasına geldi.
Seyahatler hayati tehlike barındırır oluverdi. Şehirler karantinaya alınır oldu. Üretim kesildi. Hammaddeye ihtiyaç azaldı. Harcama da tüketim de geri gitti. Bunlar yetmezmiş gibi PETROL SAVAŞI hortladı.
Tüketim azalmasına rağmen fiyatlar VİRÜS'ten daha hızlıydı!
Petrol çakılıyordu. Üretenler cepten yiyor, tüketiciler zaten alamıyordu.
Çin'de, Vatikan'a karşı olan KATOLİK WUHAN'da görülen CORONAVİRÜS 118 ülkeyi daha rahatsız ediyordu. ÖLÜM ORANI YÜZDE 3'ü geçmiyordu. Ama sıkıntı büyüktü.
MEDYA abarttıkça abartıyordu.
Elbette ölüm vardı, elbette salgın vardı, elbette tehlike ortadaydı...
Ama ölümlerin oranı YÜZDE 3 gibiydi. Gripten yaşanan ölümlerden daha azdı. Medyanın yüklenmesi OPERASYON olduğunun en büyük işaretiydi. Defalarca ben de yazdım. CORONAVİRÜS DEĞİŞİM habercisi gibiydi.
Büyük bir AKIL devreye girmiş, hayatımızı DİZAYN ediyordu...
Gençler hayatta kalıyor, yaşlılar dayanamıyordu! YENİ DÜNYA GENÇLER için hazırlanıyor gibiydi. Geleceğe gençlerin karar vermesinin önü açılıyordu...
Gidişat bunu gösteriyordu. Çağı yakalayan onlardı. Belli ki şimdi vites yükseltilecekti... Bir sabah önümüze bir teklif gelecek ve hepimiz kabul edecektik! Diğer şık ÖLÜM olacaktı.
Mecburen VİRÜS'ten kaçıp yeni şıkka yönelecektik... Değişim bize yaptırılacaktı. Kararı biz vermiş olsak da buna itilecektik... Gidişat böyle...
Devam...
ABD'nin iki parça olduğunu sık yazdım. Bunun dışında Masonlar, Kuru Kafa Cemiyeti Örgütü, CIA, BM, Trilateral Commission, Bilderberg, CFR, Tapınak Şövalyeleri, pek çok yeraltına inen oluşum ve VATİKAN gibi dünyanın en güçlü DEVLETİ vardı.
Hepsi merak ediliyordu. Mesela VATİKAN dünyanın en büyük silah satış merkeziydi. Mesela Almanya eski Başbakanı Schröder burada çok güçlüydü. Hala. Kardinalleri bilmezdik. Kimin ne kadar güce hükmettiğini anlamazdık.
PAPALARI da... Nasıl ve neden seçildiklerini çok kez ıskalardık.
Yönettiği PARAYI duymazdık.
Ama muazzam bir güce sahiptiler...
Biraz geri çekilip bakınca ABD'den uzanan ROCKEFELLER ailesinin VATİKAN'la özel bağı olduğunu görürdünüz. Silah akışından bile bunu anlamak zor değildi. PARA gücü de aynı şekilde. Alman DERİN DEVLETİ de VATİKAN'ın içindeydi.
DER SPIEGEL'i kaç kez yazdım.
ERDOĞAN-PUTİN-CİNPİNG-TRUMP karesinin dağıtılması gerektiğini KAPAK yaptı. Kaç kez VATİKAN-ALMANYA-ABD hattını uyardı. "ÖNLEYİN" çağrısında bulundu. DER SPIEGEL'in gizli yayın yönetmeni PENTAGON'du.
KATOLİK GÜCÜN AĞIRLIKLI olduğu merkez yani...
Kabaca bakıldığında dışarıda kalan diğer merkez ise İNGİLTERE'ydi!
BRİTANYA! BİRLEŞİK KRALLIK! Kraliçe'nin ANGLİKAN KİLİSESİ ABD'nin güç dehlizlerine kadar uzanıyordu. 1700'lerden itibaren PATRON İNGİLİZLER'Dİ!
Denizde kazandıkları zaferle GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK oldular... Bakiyeleri fazlaydı.
Avustralya'dan Yeni Zelanda'ya kadar 60'a yakın ülke otomatik olarak ittifakları içindeydi. Dünya üzerindeki DENGE kabaca böyle gidiyordu.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI sonrası YALTA'da kurulan hassas terazi böyle çalışıyordu. Sovyetler'in yıkılmasından sonra bozuldu. Yerine henüz yenisi konulamadı.
SANCI BU!
Gelelim içeriye...
CORONAVİRÜS'le çok şey değişecek ya...
Türkiye'de değişimi zorlayan bir irade yok değil...
Erdoğan bunu gören ilk isim... Eski çalışma arkadaşı Ali Babacan da Ahmet Davutoğlu gibi partisini açıkladı... Siyaset arenası yeni aktörler kazandı. Benim ilgimi çeken PERDE GERİSİ tabii ki...
Başkan Erdoğan dün şunları söyledi, konuyu özetledi: "Yeni diye ortaya sürülen her sözde oluşum, sadece AK Parti'ye olan ihtiyacı teyit ediyor, onun ötesinde bir işe yaramıyor." AK PARTİ kurulurken ABD'nin desteğini almadı değil. Ancak Washington'un gizli ajandası yolların ayrılmasına neden oldu. Bu da doğaldı. Kim olsa aynı refleksi gösterir ve başka rota oluştururdu.
İçeride yaşadığımız 17-25 Aralık operasyonları, MİT TIR'ları hadisesi, Hakan Fidan ve MİT'çilerin ifadeye çağrılması, OSLO'nun sızdırılması, Gezi eylemleri, 15 Temmuz Kalkışması, dinlemeler, tapeler, kasetler her şey ama her şey TÜRKİYE'nin yolundan sapmaması içindi! KONTROLDE kalması için yani. Türkiye 15 Temmuz ile birlikte ABD'nin yakın durduğu kanadını bırakıp Londra ile yürüme kararı aldı. İngilizler'in buna çok ihtiyacı da vardı. Sorunları ORTADOĞU ve KIBRIS'tan başlıyordu. Ankara olmadan yürüme şansları yoktu.
ABD'nin yakın duran kolu ise devamlı saldırıyor ve Türkiye'yi uzağa itiyordu...
Türkiye, İDLİB hamlesiyle dengeleri bir kez daha sarstı.
Herkesin dolaştığı coğrafyaya ORDUSUYLA daldı. Tahmin edilen ancak beklenen bir şey değildi bu! Yapıldı ama... Coronavirüs de İdlib de Suriye de Libya da YENİ DENGENİN İŞARETLERİNİ barındırıyordu...
Saflar netleşiyordu. Bu iki güçten birine sırtınızı dayayıp SİYASET yapılırdı. Üçüncü bir yol yoktu.
Sadece Türkiye için değil her ülke için bu kural geçerliydi. Dünya kendi haline bırakılamazdı. SOVYETLER varken nasıl herkesin bir kampı varsa şimdi de olacaktı. KAVGA BUYDU! Sorun TÜRKİYE'nin duracağı yerdi! Hem VATİKANROCKEFELLER kampı hem de ANGLİKAN-ROTHSCHILD merkezi TÜRKİYE'yi istiyordu... Maçı kazanmak için... Dengeler de hızla yer değiştiriyordu. Rusya ile bu kadar yakınken savaş frekansına geçmemiz olacak iş değildi ama oluyordu!
Türkiye, PENTAGON merkezli güçten operasyon yiyince doğal olarak diğer dengede buldu kendini...
SİYASETEN bunu değiştirmek isteyenler de sahaya indi... SİYASİ PARTİLER içinde hemen hemen hepsi AK PARTİ'nin karşısındaydı.
Detaylara girmek istemiyorum.
Kabaca denge bu...
Benim de yer aldığım ABD ziyaretinde OBAMA'nın BAŞKAN olduğu dönemde ipler kopmuştu.
Bunu Washington sokaklarında görmüştüm. Georgetown'da kahve içtiğim arkadaşım "KOPTUK" diye tanımlamıştı olan biteni... Hatta bir keresinde Ahmet Davutoğlu da OBAMA'dan randevu istemişti.
Aynı anda! Erdoğan görüşecekken...
Yanılmıyorsam...
Amerika Birleşik Devletleri'nin bir YARISI VATİKAN ve AVRUPA ile birlikte. Diğer yarısı da İNGİLTERE'yi ve bakiyesini almış durumda...
Türkiye Londra'nın yanında... Yeni oluşumlar, yeni cepheleşmeler, yeni ittifaklar TÜRKİYE'nin yönünü değiştirmek için olacaktır. Buna uğraşacaklardır. Gazeteci olarak gördüğüm bu! Siyaset elbette böyle yüksek rakımlı tepelerden yapılmıyor.
İşinde gücünde olan insanlar bunları görmüyor olabilir. Ama ANA MOTİVASYON budur...
Erdoğan'ın tercihi ve seçtiği ekol birkaç adım öndedir. Karşı taraf da yani VATİKAN-ALMANYA-FRANSA- ROCKEFELLER ittifakı boş durmayacaktır...
CORONAVİRÜS gittiği zaman yeni DENGEYİ göreceğiz... OLAN BU!