Hazırlanırken garip bir şekilde içimdeki ses "Yine unuttun" diyordu! Hatırlamaya çalışsam da aklıma gelen bir şey yoktu.
Bir elde kahve bir elde çantayla otomobile attım kendimi. Şehir uyanmamıştı.
Kendi gürültümü duyabiliyordum...
Hastanedeki dostumun yüzü gözlerimin önüne geldi. Bir anda şimşek çaktı. Acaba "Onun en yakın arkadaşı nerelerdeydi?" diye aklımdan geçirdim. Telefon taşımadığı için yaklaşık iki hafta önce "Görüşebilir miyiz?" mesajı yollamıştım. Ama sonuç alamamıştım...
Neyse..
Ama yine de çok şanslıydım.
Tam otoyola bağlanmak üzereyken bu kez FÖTR ŞAPKALI dostumun mesajı düştü. "Öğleden sonra İstanbul'dan ayrılıyorum. Bana gel" diyordu.
İlk kez bu kadar netti.
Şaşırmıştım. Hemen direksiyonu kırıp Büyükçekmece'deki Mimar Sinan'ın yaptığı köprüye yöneldim.
Çok iyi bildiğim yerler değildi. Zor da olsa buldum. Söylenilen yere geldiğimde DOSTUM deniz kenarındaki ağacın altında tek başına çay içiyordu. Benim geldiğimi duyduğu halde dönüp bakmıyordu. Elimi omzuna koyduğumda birden gülümseyerek "Bak seni ne kadar seviyorum.
Konuşmadan Ankara'ya dönmek istemedim" dedi. Oysa iki-üç gün önce konuşmuştuk. Çok yapmazdı böyle. Ama belli ki önemli gelişmeler vardı. Sesimi alçaltarak sordum...
Hayırdır!
Hayır yahu hayır!...
Merak ettim. Önemli bir şey olmasa zaman ayırmazdın diye düşündüm.
Doğru düşünmüşsün. Önemli olaylar var. Ankara çok şık hareketler yapıyor.
Anlatsan hiç fena olmaz!
Tezkereyi gördün. AK Parti ve MHP destekledi, CHP ve BDP aynı karede yer aldı. Milli bir davada MECLİS tek vücut olamadı.
Üzüldük ama gerçeği de gördük.
Şu gerçeği "Biz de görsek" diyorum!
Suriye tarafından defalarca Türk tarafına bomba düştü. Son atılan bilinçli tercihti. Hedef birkaç Türk'ün ölmesiydi. Bunu yapanlar Esad'a bağlı görünen adamlar ya da isyancı kılığındaki istihbarat elemanlarıydı. Akçakale bilerek isteyerek seçildi. Yani tesadüfen olan biten bir şey değildi.
Yani?
Bunun üzerine hükümet Meclis'e gidip "Bir yıl süreyle yurt dışına asker gönderme yetkisi" aldı.
Herkesin gözden kaçırdığı bir nokta vardı. Tezkere Suriye için görülse bile, gerçek farklıydı.
Nasıl yani?
AK Parti Büyük Kongresi'ne gelenlere baktın mı? Mursi'yi, Meşal'i yazmışsın ama Haşimi'yi unutmuşsun!
Çok mu önemli?
Elbette. Haşimi bizim adamımız.
Gelecekte Irak'ın başına geçecek.
Nereden çıktı şimdi bu?
Geçtiğimiz günlerde Irak Bakanlar Kurulu bir karar aldı.
Irak'taki yabancı askerler, ülkesine gidecekti. Yani orada bulunan az sayıdaki askerimiz rahatsızlık veriyordu.
Uzun zamandır oradalar ama!
Dertleri başka. Adamlar yakında Irak'ın kuzeyinde bulunan KÜRT varlığına saldıracak. Bu temas kaçınılmaz. Türkiye'ye yaklaşan Barzani çok rahatsız ediyor onları.
Eee?
Demem o ki tezkere geçerken bilerek SURİYE sözü kullanılmadı.
Karışma ihtimali bulunan Irak göz önünde tutuldu.
Irak karışırsa girecek miyiz yani?
Saniyede! Hiç şüphen olmasın. Bir saatte Bağdat'tayız!
Bunu biliyorlar.
Kimler?
Senin yazdığın gibi İngiliz SİR'ler, BARONLAR, PATRONLAR yani derin Avrupa ve Yahudi kontrolündeki derin Amerika...
Bu nedenle ısrarla Suriye'ye bizi çekmeye çalışıyorlar.
Onlarca top mermisi düştü bizim tarafa. Ama ciddiye alıp cevap bile vermedik. Önce kuzey Suriye'de Kürt oluşumu provası yapıldı. Üçe bölünen Suriye'deki ilk plan buydu! Biz tepki verince geri adım attı o güç. Şimdi tekrar piyon olarak ileri sürülecek!
(Birkaç saat sonra ajanslara Kuzey Suriye'deki Kürt askerlerinin fotoğrafları düştü.)
Tek dertleri bizi o bataklığa çekip IRAK'ı unutturmak! Oysa biz tek parça Suriye istiyoruz. Onlar bölmesin diye uğraşıyoruz.
Ama algı böyle değil mi?
Ne algısı yahu belli basın bunu böyle gösteriyor! Suriye'den kum mu alıp arabaların deposuna dolduracağız. Bizim enerjiye ihtiyacımız var. Büyük devletlerin olduğu gibi. Burnumuzun dibindekini de başkasına bırakmaya niyetimiz yok. Barzani aşağıdan gelen baskıyla yaşayamayacağını biliyor. O artık bizimle. Sözümüzden çıkamaz.
Bütün Kürtler'i Türk Devleti çatısı altında birleştireceğiz.
Ya PKK?
Onlar zaten bizim karşımızda kullanılan piyon! Adını az önce saydığım güçler onları diledikleri gibi kullanıyor. Büyük Türkiye'yi engellemek için hem PKK hem Suriye kartını ileri sürüyorlar.
Peki BDP için ne diyeceksin?
Öcalan derin ABD'ye yakındı.
BDP ise Avrupa ile iyi ilişkiler içinde. Öcalan'ı onlara karşı kullanacağız. Zaten son saldırılar Öcalan'ı tanımayan büyük bir grubun olduğunu gösterdi. O hareket Öcalan sayesinde bölünecek. BDP zorda kalacak.
Öcalan'ı eve mi çıkaracaksınız?
Akıl bunu söylüyor. Ama zor.
Öcalan'ın Mandela gibi eve çıkması KANDİL'in karışması demek! Birbirlerini yerler! Hiç de fena olmaz...
Aklıma takıldı. Biz Irak'a girdiğimizde büyük devletler ses çıkarmaz mı?
Rusya Azeriler'le doğalgazı tekeline alır keyfine bakar. Gaz onlarda olduğu sürece Avrupa sesini çıkaramaz. Biz de petrolü alırsak DENGE kurulur.
Ya ABD?
Onlar zaten "Irak'ı biz işgal ettik, parsayı İngilizler götürdü" diye düşünüyor... Herkesin bize ihtiyacı var. Bu Allah'ın dengesi. Çok dikkatliyiz. Bir daha böyle şans gelmez. Acele etmeden hızlı gidiyoruz. Bütün İslam ülkeleri kapalı kapılar ardında liderliğimizi benimsedi. Herkes memnun...
Ya İran? Onlar büyük problem değil mi?
İran nüfusunun yarısına yakın kısmı TÜRK. Azeri Türk'ü... Herkes bizim koyduğumuz kurallara uymak zorunda. Onlar da doğalgaz ve petrolleriyle mutlu olmaya bakacaklar. Kimsenin söz söyleme hakkı yok. Gücümüzü biliyorlar.
Test etmeye kalkan yanar!
Hükümet-asker ilişkileri peki?
Hiç olmadığı kadar iyi. Büyük devlette olması gerektiği gibi...
Kürtler razı mı bizimle yaşamaya?
Kiminle yaşayacaklar. Bizim dışımızda herkes onları boğar! Ama biz kardeşiz... Akıl galip gelecek.
Merak etme...
İç siyaset?
Şimdilik bu kadar yeter!. İnan vaktim yok. İstanbul'a geldiğimde yine ararım söz.