'Gaz'ap

Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Eklenme Tarihi 21 Aralık 2024

PUTİN gazetecilerle buluştu. Milyonlarca soru geldi. "Suriye'de kaybetmedik" dedi.
HTŞ'nin Şam'a girmesi ve Esad'ın kaçmasından sonra Avrupa'nın derin ablası Von der Leyen geldi.
Erdoğan'la görüştü. Fransa ayrı, Almanya ayrı mesaj yolladı.
Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da sanırım bugün Türkiye'de olacaktı. Bir yandan COLANİ ile temaslar, bir yandan Erdoğan'a ulaşma çabaları...
Peki ne oluyordu? Ne pazarlıklar dönüyordu? Kim ne istiyordu?
Açalım...

Colani ya da HTŞ, üzerinde durulacak bir mesele değil. Yarın silinir, atılır gider.
Türkiye'nin tam saha presle Rusya'yı, İran'ı bölgeden göndermesi marifet... Başkan Erdoğan konuşa konuşa, temas kura kura hem Moskova'yı hem Tahran'ı sınırlarının içine hapsetti.
Peki şimdi yaşanan hareketlilik ne?
Çok önceleri yazmıştım.
O sayfaları tekrar açmak şart sanırım...

Tarihler 2009'u gösterirken Katar, Körfez'den Türkiye'ye doğalgaz boru hattı projesini öneriyordu. Katar Şeyhi Hamad bin Halife El Sani, "Katar'dan Türkiye'ye bir doğalgaz boru hattı inşa etmek istiyoruz" diyordu.
Sürpriz bir çıkıştı bu.

Şeyh kritik ziyaret için İstanbul'a geliyor, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendisini Atatürk Havalimanı'nda karşılıyordu.
Birlikte ÇIRAĞAN'a geçiliyor, 1.5 saat bu proje üzerinde konuşuluyordu.
Katar Şeyhi aynı zamanda BAŞBAKAN ERDOĞAN ile yanılmıyorsam BODRUM'da buluşuyor ve detayları planlıyordu... Proje tıkır tıkır yürüyordu yani...

Bu projeyle tüm dengeler alt üst olacaktı... Katar tarafından önerilen 10 milyar dolarlık, 1.500 kilometre uzunluğundaki Katar-Türkiye boru hattı, Güney Pars/ Kuzey Kubbe sahasından Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gaz taşımak üzere tasarlanmıştı.
Oil & Gas Journal'a göre, 1 Ocak 2011 itibarıyla Katar'ın gaz rezervlerinin 25,4 trilyon metreküp olduğu tahmin ediliyordu.
Bu da dünyanın bilinen rezervlerinin %14'ünü temsil ediyordu. KATAR, gazda da küresel çapta üçüncüydü! Ancak Katar gazı, boru hattı bağlantılarının olmaması nedeniyle Batı pazarlarına ulaşamıyor, tercih edilemiyordu. Bu nedenle sıvılaştırılmış gaz ile yol alınmaya çalışılıyordu.
Maliyetler doğal olarak farklılaşıyordu. AVRUPA'yı elinde tutan ise RUS GAZI'ydı. Kremlin yani...
2009, ENERJİ için çok kritik adımların atıldığı yıldı. KATAR'ın boru hattı önerisinin yeşerdiği dönemde bu projeyle KARDEŞ olacak gibi duran NABUCCO da filizleniyordu...

NABUCCO AVRUPA'yı RUS TEKELİNDEN kurtaracak olan TÜRKİRAN gazının yoluydu, adresiydi. 2010'da başlanıp 2014'te tamamlanması planlanan hattın toplam uzunluğu başlangıçta 3300 km'ydi. AVRUPA YATIRIM BANKASI parayı veriyordu. 2005'te yapılan fizibilitelerde maliyetin yaklaşık 5 milyar EURO'yu bulacağı öngörülüyordu.
Sonra bu rakam 8'e çıkarıldı.

Türkiye de projenin önemli oyuncularındandı. Bu adım atıldığı an RUSYA'nın AVRUPA üzerindeki etkisi, ayrıcalığı ortadan kalkacak ve Moskova'nın zor günleri başlayacaktı. 2009'da denge bugünkü gibi olmadığı için İNGİLİZLER de AB üyesi olarak bunu gönülden istiyor ve teşvik ediyordu. Sadece Washington kendisi dışında kurulan oyunun orta ve uzun vadede gözlerden uzak yürüyen ÇİN'in işine yarayacağı tespitini yapıyordu.
Haksız da sayılmazlardı.
Adamlar akıllıydı.

Çünkü yine aynı dönemde, yine 2009'da Esad "DÖRT DENİZ STRATEJİSİ" ile yürümek istiyordu. Bunu da ilan ediyordu. KARADENİZ-AKDENİZ- HAZAR-BASRA'yı ve etrafındaki TÜRKİYE-İRAN-IRAK gibi ülkeleri bir araya getirerek bir BÜYÜK HAVUZ oluşturmak niyetindeydi.
Doğuya dönük bu strateji, Çin'in petrol, doğalgaz, hammadde ve pazar arayışıyla batıya doğru ilerlemesiyle kesişiyordu. Ve önemli bir enerji üretim bölgesi olan Hazar'da birleşiyordu.

Esad'ın yapmak istediğine iyi odaklanınca onun aklından daha büyük bir akıl olduğu görülüyordu. Arkadaki güç, Mackinder'in Kara Hâkimiyet Teorisi'ni yani DÜNYA ADASI'nı inşa etmek istiyor gibiydi...

Tabi bu adımlar nereden bakarsanız bakın AVRUPA'yı öne alan, ÇİN'e alan açan, Rusya'yı geri iten, Amerika'yı da sahneden indiren esintiler barındırıyordu. Küresel dengenin SURİYE-KATARTÜRKİYE üzerinden değişmesine izin verilemezdi.
ÖYLE DE OLDU...

ARAP BAHARI ile başlayan fırtına 2011'de, bu projelerin konuşulduğu ESAD'ın ülkesine geldi, park etti. Aksi düşünülemezdi.
Küresel sonuçlar doğuracak adımlara, küresel sonuçlar doğuracak hamlelerle cevap verilirdi. Bu kural değişmedi. Suriye karıştı.

Sadece KATAR GAZI'nın SURİYE üzerinden Türkiye'ye gelmesine bile izin vermeyen ESAD bir süre sonra ülkesinin elinden çıktığını görecekti. 2011'deki olaylara rağmen ÇİN ile ardından Rusya ile temasları sıklaştırsa da eski günler geri gelmeyecekti. KÜRESEL DENGE de kendi içinde daha doğrusu "en üst noktada" değişmişti. Esad'ın ülkesi eski şekliyle yürüyemezdi.
Yürümedi. Devrildi.

Şimdi açılan yeni kapıdan önce TÜRKİYE geçti. Ve 2009'da KATAR'dan gelmesi düşünülen GAZ MESELESİ tekrar güncellendi.
Rusya'nın AVRUPA'yı GAZLA yıkmasından sonra açılan yeni kapıyı gören AVRUPALILAR da "ACABA BU KEZ OLUR MU?" diyerek Türkiye'ye yağmaya başladı...

Suriye ile ilgilendikleri nokta KATAR'dan gelen gazın geçiş üssü olabilme ihtimaliydi! Bu olasılık ve "Türkiye'nin ikna edilebilir" bulunması onları heyecanlandırıyordu...

Rusya'nın yerine KATAR gelir mi? Zor bir soru. Putin "Suriye'de kaybetmedik" dese de gelişmeler tam tersini söylüyordu. Ve her yol ANKARA'ya çıkıyordu. Zor ve hassas bir konu. HTŞ'nin ŞAM'a girmesi sonuç değil başlangıçtı...

Yeni mücadele de AVRUPA ile ÇİN'in kaybı Rusya'nın da ses çıkarmaması üzerine kurulacaktı...
Çok şey göreceğiz daha...
İzleyelim...