Gerilimin asıl sebebi
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gerginliğe bir bakın ve üzerinde düşünün! 50 yıldır kapısına gittiğimiz, tek kurtuluş olarak gördüğümüz, kaşlarını çatsalar "Eyvah batacağız!" diye korktuğumuz AVRUPA ile üst perdeden konuşuyoruz. Koskoca TÜRK DEVLETİ bir şey biliyor, bir şeye güveniyor olmalı...
Zaten bu kadar reste karşı Avrupa'nın kımıldayamaması önemli bir gösterge.
Adım atamıyorlar...
Düne kadar aşağıladıkları TÜRKLER karşısında boyun eğmek zorunda kalıyorlar...
İyi de nasıl oldu bunlar? Neler yaşandı?
Türkiye-Almanya, büyük bir savaşta. Bu, son dönemde iki ülke arasında yaşanan en büyük, en derin savaş. Bu net! Almanya, Türkiye'de çok uzun süredir çok etkin bir ülkedir.
Şirketleriyle, istihbarat gücüyle, okullarla, hocalarla, bürokrasiyle, hukuk sistemindeki adamlarıyla...
Bilen bilir. Çok fazla kişi konuşmaz ama durum budur. Kontrol ettiği ülkeyi de niye AB'ye alsın!
Konuşulmayan DENGE buydu...
Almanya'da gizli operasyonlar için Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın bütçeleri vardır.
O bütçelerden Türkiye'de gazeteciler, örgütlerin (özellikle PKK) İstanbul ve Ankara sorumluları, öğretim üyeleri maaş alır. Görevleri, bellidir ve Türkiye'nin iç problemlerini ortaya çıkarıp, olaylara altyapı hazırlamaktır.
PARANIN VERİLİŞ AMACI ortadadır... Böyle çok isim vardır.
Onların bildiğini biz de bilir, ancak bir şey yapamazdık...
Bu çok özel isimlerden çoğu, son 1 yıl içinde yapılan operasyonlarla tutuklandı. İsim vermek istemem ama tanınan önemli kişiler ALMANLAR için çalışıyordu... Her iki taraf bunu açıklayamadığı için bazen tansiyon yükseliyor ve Ankara HUKUKSUZ ADIM ATMAKLA suçlanıyordu. Belki de ilk kez doğru adım atılıyordu!
Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın 2017 Şubat ayında hazırladığı rapora göre, sadece İstanbul'da tutuklananlardan 700'ü Almanya için çalışıyordu. Almanya, Türkiye'de en güçlü ülkelerden biriyken, bir anda sıradan, etkisi hiç olmayan bir ülke durumuna düştü.
Almanya'nın 1 yıl öncesine kadar İstanbul'un her bölgesinde ortalığı savaş alanına çevirecek gücü varken, bugün 50 kişiyi sokağa çıkartacak gücü kalmadı.
Avrupa Birliği'nin Türkiye karşıtlığını bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Almanya'nın Avrupa Birliği'nden aldığı güç, Türkiye üzerinde daha da etkili olacak.
Daha doğrusu ALMANYA'nın zayıflayan eli, VATİKAN ve diğer Avrupalı oyuncuların katkısıyla güçlendirilmek isteniyor. Eski günlere dönebilmek için...
3 milyondan fazla Türk'ün yaşadığı Almanya'da Türkiye için çalışan 50 kişi bile bulunmazken, sadece İstanbul'da Türk pasaportu olan 700 Alman'ın tutuklanması Almanya'da infial yaratmış durumda.
Hiç alışık değillerdi çünkü...
Onlara göre Türkiye, ateşle oynama kararı aldı. Ankara bunu da ALMANYA'nın üzerine gidip gösterdi. Hem de hiç geri adım atmadan... Bu aşamadan sonra ortak bir noktanın bulunma ihtimali de yok.
Türkiye için asıl tehlikenin Merkel'den sonra başlayacağını söyleyenler var. Çünkü Merkel, nefret ettiği Türkiye'ye karşı yüzde 100 saldırı planını hiç onaylamadı.
Merkel'den sonra göreve gelecek kişi (Bu isim belli), Türkiye'ye karşı çok aktif olacak. Bu fikir dolaşıma sokuldu.
Ancak ANKARA böyle bir şeyin olamayacağını ADI gibi biliyor. Çünkü bulunduğumuz EKSEN ve kendimizi tekrar keşfettiğimiz nokta Avrupalı bir gücün kapımıza dayanmasına engel.
Buna güçleri yetmez.
Aksi olsa iç siyasette ciddi karışıklık görürdük! Var mı? Yok...
Olmayacak da...
Ancak Almanya'daki Türkler üzerinden bir baskı meydana getirmek isteyeceklerdir. Ama bu da onlara pahalıya patlar...
Bilirler... Türkiye, vatandaşı olmayan birkaç milyon SURİYELİ'ye kapılarını açtı. Bizden bir şey eksilmedi. Ancak çok daha az bir sayıda GÖÇMENİN AVRUPA'ya geçmesi BİRLİĞİN temellerini sarsar.
Bunu da bilirler...
Devam...
Türkiye'nin Suriye sınır hattında yaşadığı olayların merkezinde de Almanya var.
Almanya HDP'de de çok güçlüdür.
Başka partilerde de adamları vardır...
Ciddi oranda hem de...
Mesela kadın bir vekilin eşi (ismi bende kalsın) Almanya Cumhurbaşkanı ve Merkel tarafından desteklenir. Bu kişi Almanya'nın Türkiye'de birçok faaliyetini başlatan kişidir. Operasyonlardan önce onun haberi olur. Ama biz bu kişiyi hiç görmeyiz.
Bu aile için tek geçerli Anayasa vardır. O da Alman Federal Meclisi'nin kabul ettiği Anayasa'dır. Ve bu aile, kimse anlamasa da Türk ve Kürt düşmanıd��r. Çok iyi derecede Almanca bilirler. Açık açık Almanya için çalışırlar.
HDP'lilerin tutuklanması olayında da en çok ALMANYA rahatsız oldu. İçlerinde parti ile ALMANYA arasında KÖPRÜ olan isimler vardı..
Bütün çabalara rağmen Merkel bunları kurtaramadı.
Türkiye, son 50 yılda kimsenin cesaret edemeyeceği bir karar aldı ve Almanya ile hesaplaşmaya karar verdi.
Türkiye'nin bu savaştan zaferle çıkma ihtimali, Alman istihbaratına göre çok yüksek.
Bunu da ben değil yabancılar söylüyor.
Çünkü Türkiye'ye destek veren bazı ülkeler var! Yalnız değiliz yani... Eğer Almanya Türkiye'deki gücünü geri alamazsa Ortadoğu, Afrika, Asya ve inanması güç olsa da Avrupa'da bile sıradanlaşır.
Almanya'nın siyaset arenasında, medyasında, spor dünyasında ve kültür sanat alanında bile Türkiye konuşuluyor.
Bu tarihte hiç olmamıştı.
Herkesin bir fikri var. Artık olacakları kimse hesap edemiyor.
Almanya içten büyük korku yaşıyor.
Türkiye geri adım atmazsa işleri çok zor. Bakarsınız bir süre sonra onlar bizim olduğumuz yere gelmek isterler. Belki de TÜRKİYE MÜZAKERELERİ BAŞLATIR!
Dünya hızla değişiyor çünkü.
Olmaz olmaz demeyin...
NOT: Cevap hakkına duyduğumuz saygı gereği E. Kora. Işık Biren'in düzeltme metnini virgülüne dahi dokunmadan yayınlıyoruz:
Takvim Gazetesi'nin 28.01.2017 tarihli nüshasının 11. Sayfasında yayınlanan ERGÜN DİLER tarafından kaleme alınan ve müvekkilimiz IŞIK BİREN'İ konu alan "RUPİ DENEYİ" başlıklı köşe yazısının "NOT" bölümündeki iddiaların tümü gerçek dışıdır. Müvekkilimiz Işık Biren, diğer birçok görev ve unvanının yanı sıra Milli Savunma Bakanlığı Deniz Müsteşarlığı, NATO Akdeniz Müttefik Filo Komutanlığı ve Kıbrıs Barış Harekâtı Kurmay Başkanlığı görevlerini yürütmüş emekli bir koramiraldir.
Müvekkilimiz, harekâtta gösterdiği başarılar nedeniyle devlet tarafından ayrıca üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiştir. Işık Biren, ayrıca Türkiye Yolsuzlukla Mücadele Derneği tarafından Dünya'nın En Dürüst 100 Kişisinden Biri Ödülü'ne layık görülmüştür.
Müvekkil hakkında yayınlanan köşe yazısının ilgili bölümünde ise; müvekkilimizin, kendisine gönderilen ve içinde şirket modelinin yer aldığı bir dosyayı kopyaladığına, daha sonra kopyalanan modelle Borajet'in kurulduğuna dair gerçek dışı iddialar kamuoyuna duyurulmuştur.
Önemle belirtmek gerekir ki, müvekkilimizin Borajet isimli şirket ile ne kuruluş aşamasında ne de sonrasında herhangi bir bağlantısı olmamış, müvekkilimiz hakkındaki iddialara konu eylemleri kati suretle gerçekleştirmemiştir.
Müvekkil hakkında kaleme alınan köşe yazısı, içeriğindeki gerçek dışı kurgularla, müvekkilimizin ve ailesinin saygınlığını ve güvenilirliğini sarsıcı niteliktedir. Nitekim yazı içerisinde müvekkilimize yönelik ilerisi sürülen iddiaların somut bir temeli sunulamamış, soyut iddiaların kamuoyuna duyurulması ile yetinilmiştir.
Müvekkilimizi töhmet altında bırakan köşe yazısının gerçek dışı iddiaları konu edindiğini, müvekkilimizin ticari ve özel hayatında hukuk sınırları içerisinde hareket ettiğini, söz konusu iddiaların gerçeklikle hiçbir ilgisinin bulunmadığını kamuoyuna saygıyla sunarız.
IŞIK BİREN
VEKİLİ
AV. GİZEM RODOPLU