İKİ ÖRNEK dünya üzerindeki mücadeleyi tüm çıplaklığıyla anlattı. HAMAS'ı, İSRAİL'İ, arkalarındaki güçleri, ittifakları, egemenlik savaşını, ABD'yi, Çin'i, Türkiye'yi, İngiltere'yi bundan daha iyi anlatma şansımız olamazdı belki de.
Birbirinden uzak bağımsız gibi duran İKİ GELİŞME,
KÜRESEL
KAVGANIN tüm KOD'larını taşımaktaydı.
Gelin bunlar üzerinden gidelim. Olan biteni anlamaya gayret edelim.
Türkiye'nin yerini ve anlamını da değerlendirelim...
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, resmi ziyaret için Katar'a gitti.
Yarım saat uçağın kapısında bekledi. Bekletildi. Bu da ALMANYA'da tozu dumana kattı. Peki neler oluyordu?
Alman Cumhurbaşkanı'na bunu kim neden yapıyordu? Amacı neydi? Bu soruların cevapları önemliydi. Ancak DOHA'dan başlamadan önce iki gün geriye gitmeliydik! Anlamak için hem unutmamak hem de parçaları birleştirmek şarttı!
Devam...
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Atina'dan İngiltere'ye götürülen "Elgin Mermerleri" İngiltere ile Yunanistan arasında diplomatik çatışmaya yol açtı.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile planlanan görüşmesini Elgin Mermerleri tartışması nedeniyle son anda iptal etti. Miçotakis, görüşmenin aniden iptal edilmesi nedeniyle büyük hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Sunak yerine Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden ile ayarlanan alternatif görüşme teklifini de reddetti.
HAKLIYDI!
İngiltere'yi ziyaret eden Miçotakis, Pazar günü BBC'de, Atina Akropolisi'nden Osmanlı İmparatorluğu döneminde İngiltere'ye götürülmüş olan "Elgin Mermerleri"nin Yunanistan'a geri gönderilmesi gerektiğini söyledi. Miçotakis, geri kalan kısmı Atina'daki Akropolis Müzesi'nde bulunan Elgin Mermerleri'nin bu şekilde iki ayrı ülkede sergilenmesini "Mona Lisa tablosunu ikiye kesip sergilemeye" benzetmişti.
HAKLIYDI! Sunak'ın kendisiyle görüşmeyeceğini öğrenen Yunan Başbakan "Duruşlarının doğru ve adil olduğuna yürekten inananlar, yapıcı bir tartışmaya girmekten asla çekinmezler" sözleriyle tepkisini gizlemedi. Miçotakis, bunun sadece bir "mülkiyet" konusu olmadığını da ekledi ve "Bence bu, eserlerin mülkiyetiyle ilgili değil, yeniden bir araya getirilmesiyle ilgili bir konu. Eskiden tek parça olan bir anıtı nerede daha iyi değerlendirebilirsiniz?" diye sordu. Sonuç alamadı...
Sürpriz değildi!
Atina'daki Akropolis'te, Athena Tapınağı Parthenon ve çevresindeki yapılara ait olan, şu an İngiltere'deki British Museum'da sergilenen eserlere "Elgin Mermerleri" deniyor. ESERLER, Yunanistan'ın OSMANLI TOPRAKLARINDA olduğu 1800'lerin hemen başında İngiliz diplomat Lord Elgin tarafından İngiltere'ye götürülmüştü.
Konu buydu! Daha doğrusu İKİ ÜLKE arasındaki mesele buydu! ARKA PLAN ise daha derin ve karışıktı! Yunanistan yıllarca İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNİN etkisinde kalsa da AB'nin kurulması ve üyeliğinden sonra ALMANYA'nın ve dolaylı olarak ABD'nin kontrolüne girdi.
Dedeağaç'ı ve oraya yapılan ABD üssünü anlatmama gerek yok sanırım.
Almanya, Yunanistan'ın ev sahibi gibi davranmaktaydı.
"ELGİN MERMERLER" üzerinden kopan fırtına ve Sunak'ın, Miçotakis'i kabul etmemesi KÜRESEL DENKLEMDE
AYRI DÜŞÜLEN
KOORDİNATLARI
İŞARET EDİYORDU. Tam da bu nedenle YUNAN MEDYASI SUNAK'a, İngiltere'ye resmen dalıyordu. Ağzına geleni manşet yapıyorlardı.
Küfrün bini bir paraydı! Koca koca puntolarla açık net ağır küfür ediliyordu!
Tansiyon daha önce görünmeyen ölçülere varıyordu.
Bunun bir cevabı olmalıydı!
ABD'ye yapamazlardı.
O zaman ALMANYA iyi ve uygun hedefti!
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, İsrail ve Umman'a yaptığı resmi ziyaretin ardından Katar'a gitti. Steinmeier, Katar'da karşılanmadı! Alman Cumhurbaşkanı'nı taşıyan uçak, DOHA'ya indi. Uçağın kapısı açıldı. Steinmeier merdivenlerin başında görüldü. Ancak aşağıda kimse yoktu. KATAR adına karşılamaya gelen kimse görülmüyordu. RESMEN HAKARET EDİLİYORDU.
Alman Cumhurbaşkanı da istenmediği halde uçağa geçip geri dönemiyordu. Bu şekilde tam 30 dakika merdivenlerin başında Katar Dışişleri'nden Sorumlu Devlet Bakanı Sultan bin Saad Al Muraikhi'yi beklemek zorunda kaldı. Tabii bu ALMANYA'da SOĞUK DUŞ etkisi meydana getirdi. Medya demediğini bırakmadı.
Steinmeier, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani ile görüşmesine zamanında yetişse de, Cumhurbaşkanı'nın havalimanında bekletilmesi, Almanya'nın İsrail politikasına tepki olarak yorumlandı.
Yani ALMANYA İSRAİL'E DESTEK VERDİĞİ İÇİN TEPKİ GÖRÜYORDU.
Anlatılan buydu. Doğru!
Ancak konu GAZZE ile sınırlı değildi! KATAR İNGİLİZ TOPRAĞIYDI. Şeyh de İngiltere'deki Harrow'da ve Sherborne'da eğitim görüyordu. 1998'de de SANDHURST KRALİYET AKADEMİSİ'nden mezun oluyordu. İlişkilerine bakmaya gerek bile yoktu. KATAR'ın tepkisi aynı zamanda İNGİLTERE'nin tepkisiydi!
Yunan medyasının manşetlerine, Avrupa Birliği'nin ABD ile koşulsuz yolculuğuna, işbirliğine, Çin'e karşı ekonomik ve siyasi cephe almalarına, Türkiye ile aralarını bozmalarına, Eurofighter vermemelerine tepkiydi. NEDEN ÇOKTU!
Zaten Şeyh ile Steinmeier'in birlikte verdiği fotoğrafa bakılırsa KATAR'ın ne kadar üst perdeden konuştuğu ortadaydı! Aynı şekilde Yunanistan'ın işi küfre kadar vardırmalarının nedeni de KÜRESEL AYRIŞMAYDI.
ALMANYA ve ABD'nin söylemek istediklerini manşetlere taşıyorlardı. Konu nereden bakarsanız bakın ABD ile BRİTANYA'nın KÜRESEL mücadelesine gelip dayanırdı.
Biz zaten İngiltere'ye Katar'a uzak değiliz. ABD ve AB'ye de yakın değiliz. 7 Ekim HAMAS saldırısından sonra yaşananları hep bu parantezde anlatmaya gayret ettim. İKİ ÖRNEK kavganın ne kadar şiddetli olduğunu gözler önüne seriyordu. Görene tabii...
Bu arada Başkan Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne gidiyordu. Muhtemelen GAZZE'nin geleceği de konuşulacaktı. EKSEN ÇATIŞMASI orada da görülecekti... 2017'de ABD'nin ve Başkan Trump'ın talebiyle tüm KÖRFEZ, KATAR'a ambargo uygulamıştı. BAE de karşı gruptaydı. Bakalım şimdi olaylar nasıl gelişecekti...
İzleyelim...