Kürt kartı
HAFIZA çok önemlidir.
Biriktirmek ve unutmamak çok ama çok önem taşır...
Özellikle bizim gibi kilit ülkeler YENİ DENGENİN de en önemli oyuncusu olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Çünkü Türkiye, dünyada kimseye nasip olmayan bir coğrafyanın en önemli oyuncusu...
Türkiye'yi masada AZ'a ikna etmek için yapacakları tek hamle kaldı: KÜRT kartı... Biraz geriye gidin! Barzani DİYARBAKIR'a geliyor mitinglere katılıyor ve BARIŞ, KARDEŞLİK mesajları veriyordu. Aynı BARZANİ o mitingden uzunca sayılabilecek bir süre önce de ortadan kayboluyordu. O dönem yazanlar oldu. Milano'da DİŞÇİ'de görüldüğü söylendi. Lüks mağazalardan alışveriş yaptığı iddia edildi. Ama konu başkaydı.
Barzani AVRUPA'da kendisiyle yol kat edecek güç arıyordu. Ortak arıyordu ama bulamıyordu...
Çünkü anlaşması CIA tarafından engelleniyordu. Avrupa'nın Saddam gittikten sonra KÜRTLER üzerinden büyük bir hamle yapması istenmiyordu. Barzani ne yaptıysa başarılı olamadı. Engellendi! CIA önünü kesti. Hatırlayın Öcalan da Suriye'den çıktı. Rusya'dan İtalya'ya, Yunanistan'dan Hollanda'ya, Danimarka'dan Fransa'ya kadar çalmadığı kapı kalmadı. Avrupa PKK'nın arkasındaydı. Destekleri hiçbir zaman bitmedi. Ama Öcalan'ı kimse kabul edemiyordu. Türkiye'nin tepkisi fazlaydı.
Ama çekindikleri asıl unsur Türkiye değil Amerika'ydı. Kürtler üzerinden AVRUPA'nın ORTADOĞU'ya inmesi Washington'da büyük rahatsızlık meydana getiriyordu... CIA bu ilişkiyi de engelledi. Zaten İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ bu işler için vardı! Birinci KÖRFEZ SAVAŞI'ndan beri ABD Kürtler üzerinden Avrupa'ya ders vermek istiyordu.
Enerji yollarının kontrolünü ele geçirerek Avrupa'yı imha planı yapıyordu. Kavganın adı buydu!
İşte Avrupa-Amerika kavgası şimdi her yerde! Kilise de işin içine girdi. Bir de arka planda çok akıllıca yol alan İngiltere vardı!
BREXIT ile muazzam bir hamle yapıp öne geçen İngiltere!
Neyse...
Amerika'ya geçelim...
Oradaki kavganın tonunu anlamaya çalışalım. Trump'ı çözmeye gayret edelim.
Yeni sistemde kim nerede olacak bulmaya çalışalım...
Çok az şey biliriz. Kötüsü çok az bildiğimizi de bilmeyiz. Dünya üzerindeki hemen hemen her ülkenin HAZİNE BAKANLARI, Rothschild ailesiyle bir teması vardır. Kimi aile için çalışır, kimi onlara büyük saygı gösterir, kimi de uzak kalmamak için özel bir gayretle yakınlık kurmak ister. Rusya, İran, Kuzey Kore ve Japonya'nın HAZİNE BAKANLARI ise hiçbir şekilde bunlarla ilişkisi olan insanlar değildir. Bu ülkelerin bakanları aile ile yan yana gelmemiş isimlerdir...
Devam edelim...
Trump'ın söylemlerini yakından izlediğimi biliyorsunuz. Ama yaptıkları, konuştuklarıyla örtüşmüyor. Her zaman YAPILANLARA yani AKSİYONA bakmak şart. Yoksa konuşmak kolay. Trump'ın durumu da böyle. Konuşuyor ama yaptığı işler tam tersi.
DİLİYLE İŞİ uyumlu değil! Trump, Soros'la büyük bir savaşın içinde. Onu, ülkedeki faaliyetlerini yasaklamakla tehdit ediyor.
Bunu çok kere söyledi. Zaten AİLENİN KARŞISINDA olduğu fikri buradan doğdu.
Ancak tüm tehditlere rağmen Soros'a verdiği henüz bir zarar yok. Ama Trump bunu kullanıyor. Halkın da hoşuna gidiyor bu!
Bu ABD'de gelirin yüzde 1'i ile yaşayan ama ülkenin yüzde 99'unu oluşturan halk için güç gösterisidir, destek de bulur. 8 Kasım'da da buldu. Trump'ı ABD Başkanı yaptı. Trump istediğini aldı! Aldı almasına ama sonrasında ne yaptı? Hangi adımları attı? Dedikleriyle yaptıkları uyum gösterdi mi?
İŞTE DOĞRU NOKTA BURASI!
Bakalım...
Soros'a dünyayı dar edeceğini söyleyen Trump ilk olarak kavga ettiği kin duyduğunu söylediği ismin MANEVİ OĞLUNU HAZİNE BAKANI yaptı. Steven Mnuchin, SOROS'un en yakınındaki isimlerdendi.
Geldi, Hazine Bakanı oldu. Goldman Sachs'ta 17 yıl önemli görevlerde bulunan ve sonrasında Rothschild ailesinin hisse (Goldman Sachs) ile ödüllendirdiği Mnuchin, şimdi paranın tek hakimi! DOLAR üzerinde operasyon yapacaklar ve aileleri zora düşüreceklerdi.
AMA TRUMP hiç adım atmadı!
Peki Steven Mnuchin'in dışında Trump'ın attığı kritik başka adım var mıydı?
Olmaz mı!
Ticaret Bakanlığı'na yine ROTHSCHILDLER'e en yakın isimlerden Wilbur Ross'u getirdi. Trump'ın kurduğu kabinenin omurgası oluverdi. Peki hepsi bu kadar diyebilir miyiz?
Kesinlikle hayır! Diyemeyiz!
Enerji Bakanı Rick Perry de Ross'un adamıdır. Perry, Amerikan çıkarlarından önce Ross'un dediğini yapar. Kural budur. Yazılı olmayan emirler bunu gerektirir. Bilderberg'de, Rothschild'in önemli isimlerinden Evelyn de Rothschild'i temsil eder. ABD başkanlarının kabinesinde 4 önemli bakanlık vardır. Hazine Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı.
Bu 4 bakanlıktan 3'ü Rothschild ailesine bağlı. Savunma Bakanlığı son 100 yıldır silah şirketlerine yakın isimlerden oluşur. Denge budur! Trump'a bakınca yaptıklarını izleyince ROTHSCHILD AİLESİNİN öne çıktığı aşikar!
Bir NOT daha...
ABD Savunma Bakanı James Mattis, Rothschild ailesine bağlı değil.
Hatta karşısında. Ancak ilk önemli yurt dışı ziyaretini İngiltere'ye yaptı. Çünkü Trump, Londra'ya gönderdi. İlişki ortadaydı. Rothschild dışında kimsenin bir dünya hayali yoktu. Bu nedenle kazanan hep onlar oluyordu. Akıl gücü de çoğunluğu da yeniyordu.
Hazine Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı'na atanan isimlerin ortak bir özelliği var. Mattis, Ross, Mnuchin ve Perry Ortadoğu ve Afrika konularında uzman. Mnuchin, İsrail, Hollanda, Türkiye ve Yunanistan'da çok etkin bir bakan.
Öyle böyle değil. Yunanistan Başbakanı Çipras, aldığı bazı kararları Avrupa Birliği'nin talepleri doğrultusunda almadı. Mnuchin'in kararlarıydı onlar...
Mnuchin'den önceki Hazine Bakanı Jack Lev'di! Rothschild ailesini din gibi görürdü.
Kimse bunun dışına çıkaramazdı kendisini.
Türkiye'deki darbe girişiminden birkaç gün sonra Yunanistan'a gitti.
Lev'i Yunanistan'a gönderen kişi daha ABD Başkanlık seçimi yapılmadığı halde Mnuchin'di. Daha HAZİNE'nin koltuğuna oturmadan Lev'i Yunanistan'a yollayabiliyordu!
Garip değil mi! Aslında bu gücü tanıyınca hiç değil. Adamlar akıllı ve becerikli. İstediklerini her coğrafyada gerçekleştiriyorlar. Kimse de aile ile kavgaya tutuşmuyor tutuşan da yeniliyor!
Lev, darbe girişiminin sonuçlarını Yunanistan'dan takip ediyordu. Eğer darbe başarılı olsaydı, Yunanistan'dan Türkiye'ye geçip, ABD'nin Türkiye'ye ve yeni iktidara desteğini canlı yayında açıklayacaktı. 15 Temmuz başarısız olunca, Yunanistan seyahati 2 günlük tatile dönüverdi. Lev de aynı şekilde Türkiye'de çok güçlü biridir.
Bazı odakları dikkatle izlediğiniz takdirde, Trump'ın Ankara ile yakın ilişkiler içinde olacağını yazıyor. Eğer Trump söylediklerini yapabilseydi belki! Ama şimdi asla ve kat'a bunu yapamaz. Türkiye ile yakın olmasına izin verilmez. Zaten Trump'ın bu kararı alacak gücü yok. Hiç de olmadı. Mümkün değil.
Şimdi Trump'a mercek tutalım. Washington'da ağırladığı isimlere bakalım. Bakalım ki DENGELERİ anlayalım. Trump BAŞKAN seçildikten sonra BEYAZ SARAY'da kimleri ağırladı?
İngiltere Başbakanı May, Almanya Başbakanı Merkel, İsrail Başbakanı Netanyahu, Çek Cumhurbaşkanı Zeman, Kanada Başbakanı Trudeau... Ve son olarak da MISIR CUMHURBAŞKANI SİSİ'yi...
Burada konuk olanların tamamına yakını Ankara karşıtı! Gidenlerin pek çoğu Ankara'nın siyasi rotasından ve Erdoğan'dan hoşnut değil. Devamlı eleştirirler. Bunu da görürüz zaten! Trump Obama gibi değil.
Obama çok işe yaramadıysa da Türkiye ile ters düşüp sertleşme yaşanmadı. Trump için verilebilecek hiçbir söz yok... Ama Türkiye ile yakın olamayacak gibi. Çünkü ROTHSCHILDLER herkese format atıyor.
Bu güç bu akıl Trump'ı yanımıza değil karşımıza koyuyor. Durum bu! Bunu bilen Ankara da çok ama çok dikkatli davranıyor...
DENGELER böyle ilerliyor! İngilizler ve aile yine her zamanki gibi birkaç adım önde...
KÜRESEL OYUN KURAN AİLEYE ABD'nin içinde de Avrupa içinde de Rusya'da da karşı çıkanlar var. Ama bu onların politikalarını hayata geçirmesini engellemiyor.
Aile yeni bir dünya için aklını kullanıyor...
ABD içindeki bir grup da KERKÜK'ü ve Barzani'yi kaşıyor. MİLLİYETÇİLİK rüzgarı ile EVET oylarını törpülemek istiyorlar. MHP ve AK PARTİ içindeki MİLLİYETÇİLERE "Gördünüz mü Kerkük elden gidiyor. Kürt devleti kuruluyor!" mesajı veriliyor... Şubat ayı içinde Türkiye'ye gelen BARZANİ KERKÜK'e çekilen o bayrakla karşılanmıştı!
O da ABD'nin operasyonu gibi duruyordu!
İçimizdekilerle BAYRAKLA geliyorlardı...
Ankara KÜRT meselesini Washington'un istediği gibi değil kendi yöntemleriyle çözecekti.
Eğer Trump indirilmez de kalırsa İNGİLTERE bize büyük güç vermek zorunda! FETÖ için hep şunu söyledim: "Gün gelir yalnız kalırsınız" dedim. Çünkü ülkenin sahibi dururken kimse gidip aracı ile anlaşmaz. Yan yana gelmez...
Öyle de oldu!
Türkiye her şeye herkese rağmen yoluna devam edecek. Hem de hızla... Kimse de durduramayacak... Her denge bizim işimize yarıyor! Böyle bir avantaj yok...