TRUMP'IN ikinci kez seçilip Beyaz Saray'a gelecek olması heyecanlı bekleyişi artırırken yanında sağ kolu gibi duran, davranan ve her daim desteğini esirgemeyen Elon Musk'ı da manşetlere taşıyordu... Donald Trump'ın ikinci döneminin başlaması haliyle buralarda ORTADOĞU POLİTİKASI ne olacak?
Askerlerini Suriye'den çekecek mi?
YPG'ye olan destek bitecek mi? Türkiye'nin önünü açacak mı? gibi soruları da beraberinde getiriyordu...
7 Ekim HAMAS saldırısından sonra başlayan rüzgar çok yere yayıldı. İlk günden beri BÖLGENİN DEĞİŞECEĞİNİ yazıp durdum. Aylar sonra bunu NETANYAHU, BM Zirvesi için gittiği New York'ta birinci ağızdan doğruladı. Netanyahu dünyanın gözlerinin içine bakarak benim değişecek dediğim alanları ilan etti.
Eline aldığı iki haritada THE CURSE yani LANET, diğerinde ise THE BLESSING yani NİMET yazıyordu. ATEŞ ALTINDA KALACAK ya da YOK EDİLECEK yerleri kameraların önünde deşifre ediyordu. Doğru mu? Net... Netanyahu bölgeyi ateşe verirken, Şİİ EKSENİNİN TASFİYE
EDİLECEĞİNİ açıklıyordu.
7 Ekim saldırısını da İsrail'in verdiği orantısız cevabı da bu pencereden değerlendirmek durumundaydık. Elbette işin bir de Türkiye'ye bakan tarafı olacaktı.
Amerika, Çin'e ilk parayı, teknolojiyi, sermayeyi, aklı götüren ülkeydi. 1970'lerin başında BAŞKAN Nixon bu rüzgarı başlatıyordu.
Sonrasında akan yıllar içinde AVRUPA da İNGİLTERE de ÇİN'e daldı. Oradaki denge değişti. Meselenin gittiği, gideceği yerde Amerika'nın KÜRESEL LİDERLİĞİNİN TEHDİT ALTINDA olduğu görüldü. Düğmeye basıldı.
Kolay değildi bu. Birden fazla tuşa basmak şarttı. Avrupa'da SAVAŞ ile ORTADOĞU'da tansiyon kaçınılmazdı. Çin, önce AVRUPA'dan sonra da RUSYA'dan (zaten samimi bir yakınlık olmadı, olamazdı) kopartılacaktı. Bu büyük KÜRESEL bir savaştı.
ORTADOĞU merkezdi.
Hint kökenli aday KAMALA HARRIS de seçilse İKİNCİ ADAMININ eşi HİNTLİ olan Trump da seçilse küresel kurguyu sahneye koyacaktı.
İtiraz etmeleri mümkün değildi.
Proje aynıydı... Trump karşıtı Bill Gates de, HİNDİSTAN'ı öne çıkartıyor 720 milyon 25 yaş altı insanla tarih yazacaklarını anlatıyordu.
Biden'ın BAŞKANLIĞI döneminde Elon Musk da HİNDİSTAN'ı mercek altına alıyordu. TESLA'nın 6 fabrikası vardı. Başkan Erdoğan MUSK'ı New York'ta kabul ediyor, 7. fabrikasını Türkiye'de açmasını istiyordu.
TESLA, Kaliforniya'nın Fremont kentindeki fabrikasını 2010'da kurdu. Yani Tesla'nın kuruluşundan 7 yıl sonra açıldı.
Sonra en büyük fabrikasını NEVADA'da 2016'da açtı.
Ardından New York'taki (Buffalo) fabrika 2017'de hizmete girdi. Tesla, ABD dışındaki ilk fabrikasını 2019'da Çin'in Şanghay kentinde hizmete sundu. Sonra kıta değiştirdi. Berlin'e geldi. Tüm tepkilere rağmen burada da fabrikasını açtı. TESLA ve MUSK'ın nasıl davranacağı merak edilirken, geçtiğimiz yıl ajanslara tam KÜRESEL PROJEYE uygun bir haber düşüyordu. Elon Musk, MODİ ile görüşüyor ve 7. fabrikasını HİNDİSTAN'da açacağını ilan ediyordu. Doğru mu?
Kesinlikle...
Bu arada Musk'ın ayarını bozan önemli bir gelişme yaşanıyordu... Musk, bir kullanıcının X'te yaptığı, "Yahudiler, insanlardan kendilerine karşı kullanmayı bırakmalarını istedikleri nefreti tam da beyazlara karşı kullanıyor" paylaşımına "Gerçekleri söyledin" yorumunu yapıyordu. Bu yorum aşırı tepki toplayınca Disney, Apple gibi bazı şirketler reklamlarını platformdan çekiyordu. Beyaz Saray da "Yahudi karşıtı ve ırkçı nefretin iğrenç şekilde teşvik edilmesini en güçlü ifadelerle kınıyoruz" diyerek MUSK'ı hedefe koyuyordu.
TESLA'nın patronu MUSK da buna şiddetle tepki gösterip "Biri bana ilanla parayla şantaj yapacaksa s..tir olup gitsin, yeterince açık mı?" şeklinde cevap veriyordu. Bu meydan okuma kısa sürüyor, Trump'ın sağ kolu geri adım atıyordu. Pabucun pahalı olduğunu görüyor ve valizini hazırlayıp İSRAİL'in yolunu tutuyordu. Cumhurbaşkanı Isak Herzog ve HAMAS saldırılarında esir düşenlerin yakınları ile görüşüyordu.
Bir de Netanyahu ile X üzerinden canlı yayınlanan bir konuşma gerçekleştiriyordu...
YANİ GERİ ADIM ATTIRILIYORDU! NET...
Ayrıca New York Times DealBook Zirvesi'nde konuşan Musk, Yahudi karşıtı bir paylaşımla aynı fikirde olan bir tweet yayınladığı için defalarca "üzgün" ve "pişman" olduğunu söylüyordu. Şu an için BİZİ DE YAKINDAN İLGİLENDİREN BİR GERÇEK VARDI. KÜRESEL BU GERÇEK
ÇİN'İ kontrol etmeyi amaçlıyordu. ANGLOSAKSON aklı ile YAHUDİ ittifakı yanına AVRUPA'yı da alarak ilerliyordu. Yakında bu cepheye net olarak RUSYA da katılacaktı. Bu küresel ittifak öyle ya da böyle bizim için sorun olan ORTADOĞU'yu da bir şekilde çözüme taşıyacaktı.
Konu Şİİ EKSENİ ve İRAN gibi görünse de KÜRTLER'e burada bir parantez açılsa da aslında ÇİN'in bölgeye inmesinin önü kesilecek ve bölgeden atılması için istenenler yapılacaktı. Büyük amaç buydu.
İRAN'ın hedef olmasının nedeni MEZHEBİ değildi! ÇİN ile olan inanılmaz dereceye gelen stratejik yakınlığıydı...
Amerika, ÇİN'le tek başına uğraşmanın maliyetini göze alamadığı için önce SAVAŞLA AVRUPA'yı yanına alıyor sonra ORTADOĞU'da İSRAİL'e "sahaya in emri" veriyordu. Bunun bir sonraki adımı ise KÜRT KARTI'nın finali görmesi olacaktı.
Netanyahu'nun BM kürsünden gösterdiği proje kendisine ait değildi. Ancak HİNDİSTAN'ı sahneye alan, büyütecek olan, stratejik olarak vazgeçilmez yapacak olan AKLIN ürünüydü.
İsrail'i sahaya iten, Trump'ı tekrar getiren ve Elon Musk'a tükürdüğünü yalatan bu güçtü! THE BLESSING yani NİMET yolu için son düzenleme ORTADOĞU'da yapılacaktı...
Türkiye de KÜRTLER de bundan uzakta duramazdı.
Netanyahu'nun gösterdiği haritada "LANET" olarak işaretlediği ve siyaha boyanmış coğrafyada Şİİ'ler tasfiye edilecek ve Kürtler yüceltilecekti. Bunun nasıl olacağı da elbette Türkiye ile konuşulacaktı...
MESELE BUDUR...