Neymar mesajı
Haritayı önünüze alıp baktığınız zaman içinde karışıklık barındırmayan ülke neredeyse yok gibi. Çok fazla yansımasa da ABD de içten sarsılıyor. Trump'ın en yakınındakiler bile kaygılı bir gözle olanları izliyor. Afrika, Ortadoğu, Avrasya ve Avrupa... Her yer karışık ve tedirgin. Kimse ne olacağını öngöremiyor. Kolay da değil zaten... Savaşanlar da savaştıkları pasta da çok ama çok büyük. Dengenin kimin lehine değişeceğini zaman gösterecek.
Geçtiğimiz günlerde "İSPANYA HEDEF OLACAK!" diye yazdım.
İspanya'nın hatta Fransa ve ardından Londra'nın da sarsılması pek mümkün.
Bu ittifak da ABD'yi can evinden vurabilir. Bu da mümkün...
Açalım biraz konuyu...
Nasıl olsa tüm dünyaya masum insanları öldürenlerin DEAŞ'lı teröristler olduğu anlatılacak. Koca koca kanallar ve gazetelerde gerçekler yazılmayacak ve açıklanmayacak...
Neyse...
İspanya polisi, Barcelona'da düzenlenen terör saldırısının baş şüphelisinin Moussa Oukabir olduğunu açıkladı.
14 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının baş aktörü FASLI Moussa Oukabir... Polisin elindeki veriler böyle!
Yayaları ezen minibüsün içinde Driss Oukabir'in pasaportu bulundu.
Bu kişi Barcelona'nın kuzeyindeki Ripoll şehrinde önceki gece kendisi polise giderek teslim oldu ve "Pasaportumu kardeşim çalmış, ben masumum" dedi.
Polis, Moussa Oukabir'in, ağabeyinin yani Driss Oukabir'in pasaportu ile aracı kiraladığını düşünüyor!
Klavyenin başına geçtiğim dakikaya kadar MOUSSA OUKABİR 'den haber yok! Kayıp!
Saldırıyı DEAŞ üstlendi. Vakit kaybetmedi! Ancak gerçek bu değildi.
Terör örgütlerini kuran, büyüten ve kullanan CIA, Brüksel Gladyosu üzerinden yine çok önemli bir kurguya imza attı.
Operasyonla ilgili çok iddia var! Olayın detayları, saldırının büyük bir istihbarat biriminin organizasyonu olduğunu ortaya koyuyor. İspanya İçişleri Bakanlığı, terör saldırısının baş şüphelisi MOUSSA OUKABİR 'in kısa bir süre önce açılan facebook hesaplarında, şiddet paylaşımları servis ettiğini açıkladı. Komik!
Görüntü böyleydi. Ama o hesabı açan OUKABİR değildi...
Brüksel'den giden özel Gladyo askerleri, saldırıyı düzenledi. Minibüsün içinde de Driss Oukabir'in pasaportu bulundu. Olay yerinde pasaport bulunma yöntemi artık çok sıradanlaşsa da halk arasında etkili bir yöntem. Minibüsün içinde kimin pasaportu varsa, katil odur!
Ancak şimdi filmi biraz değiştirdiler.
Olayla gerçekten ilgisi olmayan Moussa ve Driss Oukabir, saldırının merkezine çekildi. Driss Oukabir, çevresindekilerin yönlendirmesiyle kendini kurtarmak için polise verdiği ifadede, "Kardeşim terörist, pasaportumu çalmış, araçla saldırı düzenlemiş" demesi emredildi.
O da aynı cümleleri kullandı... Moussa Oukabir, yüzde 100 ihtimalle bir yerde televizyon izlerken saldırının olduğunu öğrendi. Birkaç saat sonra da kendi fotoğraflarını televizyon ekranında gördü.
İspanyol polisinin özel biriminde yer alan Gladyo askerleri de geçmişte DEAŞ bağlantısı olduğu iddia edilen kişileri Cambrils'te saldırı düzenlemeden önce öldürdü.
Kimlikleri açıklandığı zaman hepsinin DEAŞ'la bağlantılı olduğu ortaya çıkacak.
Tıpkı Brüksel, Paris saldırılarında olduğu gibi... Ama gerçek bu değildi tabii...
Ortadoğu'da terör saldırıları, ülkelerde kaos yaratmaz. Ancak Avrupa'daki saldırılar, belirlenen amaç için çok önemlidir ve çok güçlüdür.
Etkisi de Ortadoğu'daki saldırılardan çok daha fazla olur. Yaklaşık 10 yıldır tatil yapan tüm Gladyo ekibi, şimdi sahada.
Vampirler gibi...
Yıllardır süren sessizliğin bozulması onları daha da motive ediyor.
Olayın kurgusu bu!
Ama bir de NEDEN sorusunun cevabı var!
Onun peşinden gitmeliyiz...
PSG Fransa'nın ve Paris'in en şık spor kulübü. Zengin mi zengin!
Avrupa'nın da sayılı futbol takımlarından biri... Önemli yıldız oyuncuları var. Kulübün sahibi KATAR ...
Dünyanın en önemli moda markalarından Valentino'nun tamamı, Versace'nin ise en önemli iki ortağından biri yine Katar. İtalya'daki birçok banka hisseleri de Katar'ın. Aynı şekilde Brezilya, İspanya ve Portekiz'de de finans kurumlarında Katar imzasını görüyoruz.
Portekiz'in 10 büyük şirketinin 4'ü de Katar'ın... Katar dünyanın her yerinde olan bir güç.
İPEK YOLU'nun can damarlarından biri. DOHA paranın yeni merkezi olacak. Bu nedenle KATAR gidebildiği her yere giden inanılmaz bir ülke...
İşte bu akıl ABD'nin haziran başında koyduğu AMBARGODAN sonra bir hamle kararı aldı. 550 milyon dolara varan maliyetle BARCELONA'nın yıldız futbolcusu NEYMAR'ı renklerine kattı.
Neymar'ı alıp geldiği yer PARİS'ti!
Paris ise bildiğiniz gibi aylardır terörle sarsılıyordu. Yeni Dünya Düzeni'nde Fransa ezeli rakibi İngiltere ile yan yana düşmüştü. Bizim gibi...
Artık eski defterleri açmaya gerek yoktu.
Gelecek ve kazanç hesabı yapılıyordu...
Macron'un gelmesinden sonra Paris Londra'ya yaklaştı...
Katar, NEYMAR için ısrar ederken CIA el altından LA LİGA'yı "Sakın bu transfere izin vermeyin!" diye tehdit etti. Hatta paralar bu nedenle bavullarla gitti... Sonuçta KATAR Neymar'ı alarak kendisini yıkmak isteyen ABD'ye Paris'ten cevap verdi: "BİZ BURADAYIZ. YIKILMADIK. YÜRÜYECEĞİZ..."
Muhatap Washington'du! Onlar da mesajı aldı... Zaten silah kullanacakları SIR değildi. Günlerdir yazıyorum... Yeni periyodu BARCELONA'dan başlattılar...
Saldırı BRÜKSEL'den gelen GLADYO askerleri tarafından gerçekleştirildi.
Siz bakmayın uçuşan kimliklere!
Operasyon için özellikle La Rambla seçildi.
Gidenler bilir, burası dünyanın her yerinden gelen turistlerle doludur. Öyle bir eylem yapılmalıydı ki her yerde MANŞET olsun!
Bunu hesap ettiler ve gidip La Rambla'yı kana buladılar... Saldırı sonunda ölen ya da yaralananlara bakınca tablo şuydu:
İspanya, Fransa, Küba, Yunanistan, Makedonya, İngiltere, Avusturya, Pakistan, Tayvan, Kanada, Ekvator, ABD, Filipinler, Kuveyt, Türkiye, Çin, Almanya, Hollanda, Arjantin, Venezuela, Belçika, Peru, Romanya...
Yani can verenler ve yaralananlar dünyanın her yerinden...
İstedikleri hedefe ulaştılar. Her yerde herkes saldırıyı konuştu...
Barcelona'daki saldırının merkezinde KATAR , Fransa ve İngiltere vardı. Çin de elbette... Hatta Türkiye... GLADYO uyandığına göre muhtemelen Fransa ve İngiltere'nin de kapısını çalacaklar. Yeni DENGE'yi silah üzerine kurmaya çalışan Amerika şiddetten vazgeçmeyecek. Sonuca böyle gideceğini düşünüyor. Çok ama çok zor. Fakat yollarından dönmeyecekler...
Katar'ın ve arkadaki İngiltere-Çin ittifakının kendilerini yenemeyeceğini göstermek istiyorlar. Bunu da masum insanları öldürerek ve kitleleri korkutarak başarmak niyetindeler. Saldırılar çok daha fazla artacak. Çok can yakacaklar... Barcelona "NEYMAR'I VERMEYİN!" sözünü dinlemediği için cezalandırdı. Paris ve Londra'yı da izleyeceğiz gibi...
Lockheed Martin, Pentagon ve NATO işin içinde... İPEK YOLU'nun kontrolünü ele almak için vuracaklar. Tabii karşı blok da boş durmayacak. ABD'nin en hassas tarafı olan IRKÇILIK kaşınacak!
Savaş masum insanların kanı üzerinden yürütülecek...
Ta ki yeni denge oturana kadar! ABD ile karşı tarafın şimdilik anlaşma imkanı kalmadığı için canlar yanacak. Bazen DEAŞ bazen de EL KAİDE üzerinden tiyatroya devam edilecek.
GLADYO'nun vurduğu hiç ortaya çıkmayacak...
Ve bu iklimde kimse çıkıp "Yahu DEAŞ'ın Barcelona ile ne hesabı var?" diye soramayacak. Silahlar patladığı zaman akıl tutulur çünkü...
Aynı şekilde "EL KAİDE, Burkina Faso'da neden AZİZ İSTANBUL LOKANTASINI vurdu?" diye soran da çıkmayacak!
İPEK YOLU'nun aktörleri ve YOL'un güzergahı savaşın alanı... Bir de saldırıları gerçekleştiren AMERİKA'nın toprakları...
Son iki saldırıda İSTANBUL isminin geçmesi asla ve kat'a tesadüf değil!
GLADYO bize mesaj yolluyor! Ancak nelerin üstesinden geldiğimizi unutmuşa benziyorlar...
İZLEYELİM BAKALIM...