Posta kodu!
KLAVYENİN BAŞINA GEÇTİĞİM DAKİKALARDA ABD BAŞKANI'NIN KİM OLACAĞI HALA BELLİ DEĞİLDİ. İki aday da gerekli olan 270 delegeye ulaşamamıştı. Trump "Kutlamalara başlayacağız" derken Biden "Sonucu görmeden nasıl böyle bir çıkış yapar" diye karşılık veriyordu.
Önceki gün yazdığım gibi Trump seçimi erken saatlerde YÜKSEK MAHKEMEYE postalıyordu...
Mahkemedeki dağılım, son üye AMY CONEY BARRETT'in gelişiyle tamamen Trump'a, daha doğrusu arkadaki güç olan 400 milyarderle ABD'yi tekrar dizayn etmek isteyen KOCH'lara dönüyordu...
Biliyorsunuz ABD seçimlerine hiçbir zaman "KİM KAZANACAK" diye bakmadım.
Bakmam da! Önemli olan ABD'nin KÜRESEL POLİTİKASININ ne olacağıydı...
Trump'ın 2016'da gelmesi de şimdi seçilecek olan BAŞKAN da hesaba dahildi... Hepsi plan dahilindeydi. DRONE'larla evlere kitap, pırasa, lahana, domates götüren devlet, SEÇİMLERİ POSTA ARABALARIYLA yapıyordu! Bu APPLE'ın, Microsoft'un Steve Jobs'un, Bill Gates'in doğduğu ülkenin yapacağı iş midir? Bunu akıl sağlığı yerinde biri kabul edebilir mi? Yaşanılan her şey büyük kurgunun devamı...
Bakın Trump 2016'da geldi.
Gelmeden önce FBI'a, İNGİLİZ İSTİHBARAT SERVİSİ MI6'den RUSYA RAPORU gönderildi. Dosyada Trump'ın yanındaki pek çok kişi MOSKOVA ile bağlantılıydı. Washington'daki komploları anlatan House of Cards dizisini aratmayan gelişmeler yaşanıyordu. Bilgiler açığa çıktıkça hala çok kişi olan biteni anlamıyor KOMPLO diyerek geçiştirmeye çalışıyordu. İnsan aklı anlamadığını iterdi. Kolay olan buydu. Bu yapılmaktaydı.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'dan Kampanya Direktörü Paul Manafort'a, Dış İlişkiler Danışmanı George Papadopoulos'dan Trump Jr.'a kadar çok sayıda kişi dosyanın içindeydi. Rusya'nın Washington Büyükelçiliğini yapan, neşeli ve karizmatik bir karakter olarak bilinen Sergey Kislyak'tan kendisiyle görüşen Adalet Bakanı Sessions'a, Rus avukat Natalia Veseltnitkaya'dan popçu Emin- Aras Agalarov'a kadar yelpaze genişliyordu... Son tahlilde ÖZEL SAVCI MUELLER DOSYAYI KAPATIP KENARA ÇEKİLİYORDU. Ama insanların zihnine ABD SEÇİMLERİNE DIŞARIDAN MÜDAHALE GELDİ. RUSLAR BUNU BAŞARDI algısı bir şekilde kazınmıştı. ABD'de hiçbir şey gelişigüzel olmaz. Dünyayı yönetme iddiasında olan bir DEVLET yazıtura atmaz. Atmazlar da...
2016'daki bu türbülans, 4 yıl sonra 2020 BAŞKANLIK seçimlerine DAMGA vurdu.
Vurması da gerekiyordu.
Çünkü POSTA İLE OY KULLANMANIN PATLAMASI gerekiyordu. Bir AKILLI UYGULAMA ile birkaç dakikada seçim sonuçlarını alabilecek bir DEVLET, POSTA ARABALARINI DEVREYE SOKUYORDU...2016'da TRUMP gelirken POSTA ile kullanılan OY 33 milyondu. Rusya müdahalesi zihinlere kazınınca bu sayı şimdi 82 milyona çıktı. Peki sizce Trump'ın 2016'da gelmesi, CORONAVİRÜS ile dünyanın tanışması, tedarik zincirlerinin kopması, ulus devletlere yönelmenin başlaması, küreselleşmenin zayıflaması, POSTA yolu ile kullanılan OYLARIN patlaması birbirinden farklı şeyler miydi? Elbette değildi!
Anlamamız gereken de buydu!
Sadece önümüze düşen FOTOĞRAFA bakarak karar veriyor değerlendirme yapıyorduk. 2018'da Trump BM'de "KÜRESELLEŞMENİN sonuna geldik. Küreselleşmeyi reddediyoruz" diyordu. Beyaz Saray'a geleli iki yıl olmuş ve boyundan büyük laflar ediyordu.
Söyleyen o değildi ki! Onu oraya getirenlerin kararı buydu... Amerika Birleşik Devletleri son 20 yılda 13 trilyon DOLAR dış ticaret açığı veriyordu. Konforlarından bir şey eksilmeden harcıyorlardı. Ancak bu para onların değildi. Ve bu sisteme bir yerde son vereceklerdi.
Hem borçlarından kurtulacaklar hem yeni sisteme geçeceklerdi.
Kafalarındaki buydu...
Şimdi herkes RESESYONU konuşuyor değil mi!
Covid-19 gelince, küresel tedarik zincirleri koptu, hava taşımacılığı adeta durdu. Ülkeler sınırlarını kapatmaya, bazı özgürlükleri kısıtlamaya, askeri ve polisi sokağa indirmeye başladı. Hükümetler parlamentoları "bypass" ederken finansal piyasalarda on yıllardır görülmeyen şiddette dalgalanmalar kendini gösterdi. Petrol piyasalarında başlayan fiyat savaşları finans piyasalarında, belirsizlikleri daha da arttırdı. Devletler virüsle mücadele önlemlerini devreye sokmaya başlayınca, yalnızca sınırlar değil, iş yerleri de kapanmaya başladı.
Fabrikaların yanı sıra lokanta, kafe, "fast food" restoranlar, cep telefonu dükkanları ünlü zincirler on binlerce çalışanı işten çıkarmaya başladılar.
İşsizlik, ailesine bakamama, evinin kirasını, konut kredisi taksitini, kredi kartı taksitini ödeyememe riskiyle yüz yüze bir nüfus aniden ve büyük bir hızla artmaya başladı.
Bir taraftan tedarik zincirleri fabrikaları durduruyor ve ekonomide bir arz sorunu yaratıyor, diğer taraftan salgına karşı alınmaya başlanan önlemler özellikle küçük işletmeleri iflasa sürüklüyordu. İşsizlik artarken ekonomide ciddi bir talep sorunu oluşmaya başlıyordu. DOĞRU MU? Evet dünyada durum buydu.
Yani doğru...
Birinci Dünya Savaşı, 1929'daki çöküşü o da 1930'larda yaşanan krizi getirdi. Faşizmin ve Nazizmin yükselişine neden oldu. Bu da II.
Dünya Savaşı'nı yaşattı. Bunun sonucu olarak da, Birleşmiş Milletler ve Bretton Woods ortaya çıktı. Haliyle Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu da... ETKİ TEPKİYİ getirdi... Şimdi de tam böyle bir iklimden geçmekteyiz.
Trump'ın gelişi ya da TRUMP'a benzeyecek olan Biden'ın gelişi bu gidişi durdurmayacak. İnsan yaşamı tehdit edildiğinde, her şeyin merkezine geri döner ve ilk tepki bildiklerimize sarılmaktır.
Yakınımıza bakarız! Özellikle yabancıya ve küresel olana güvenmeyiz. CORONAVİRÜS bunu getirdi... Değişim ABD içinde başlamalıydı. İnsanlara POSTA ile OY kullandırmak hiç kolay değildi.
KORKU şarttı... Ve artık o korku çok uzakta değildi...
Teknoloji geliştikçe, dijital hayat kapımıza dayandıkça ve pazarlar küreselleştikçe, devlet egemenliği arka plana itildi. Bunun üzerine DEVLETLER koruma sorumluluklarını hatırladı. Ya da hatırlatıldı! ABD içindeki bir güç, dünyaya "Yeni dünya geliyor.
Ancak bunu bir gruba bırakamayız.
5G de, nesnelerin interneti de, dijital para da bizim kontrolümüzde olacak" diyordu... Yaşadığımız her şey bu savaşı kazanmak içindi. Başta da altını çizdiğim gibi bizler sadece önümüzdeki parça ile ilgileniyorduk. Coronavirüs üzerinden Rusya soruşturmasını, posta ile oy kullanılmasını ve ABD DERİN DEVLETİNİN istediğini BAŞKAN seçtirebileceğini düşünmüyorduk... Ve sonrasında gelecek olan YENİ DÜNYAYA kafa yormuyorduk...
KÜRESEL sistemi kurmak için yola çıkan ELİTLER ile ABD içindeki gücün kavgası böyle işte...
ULUS DEVLETLER güç kazansa da KÜRESELLEŞME bitmiş tükenmiş değil... Savaş bu komuta merkezini ele geçirmek için. ABD BAŞKANLIK seçimleri de İLK CEPHEYİ garanti altına almak için önemli... Trump ya da Biden gelmiş çok önemli değil. ABD yeni sistemi kurup uzaktan yönetecek.
Her sorunun içinde olmayacak.
Kafalarında bu var. Bu nedenle her bölge kendi denklemini kuracak.
Kuramayanlar savaşacak. Basınçla Avrupa ve Çin içindeki kaygıları artırmayı deneyecekler. Kaygıyla baş edemeyenler de çevresine rahatsızlık verecek... Bakalım ABD bu planı hayata geçirebilecek mi!
Yaşadıklarımız bunun için... Hepsi...
Ermenistan-Azerbaycan savaşı bile bir testti... Libya gibi...