YENİ yılın ilk yazısını maalesef yeni yılın ilk katliamına ayırma zorunda kaldım.
Olay burada çok kişinin anlamayacağı kadar önemli.
Televizyonlarda gazetelerde göremeyeceğiniz kadar derin!
İşin içinde Türkiye de var, Suriye'nin Kuzey Doğusu'nda yer alan YPG de var! Garip geldi değil mi? Peki açalım... Adım adım gidelim o zaman...
KÜRESEL DENGENİN, isimler üzerinden değişmeyeceğini bilirim. ABD Başkanı olsanız da bu değişmez.
Ancak o BAŞKANI getiren ODAK etkiliyse ve gücü bilinmeyen düzeyde ise bu gerçekleşebilir. Tersi de olur!
Yani BAŞKAN seçilseniz de karşınızdaki BLOK sizi zorla da olsa yola getirebilir... Başkan da olsanız karşı ODAK'ın isteklerini yerine getirmek zorunda kalabilirsiniz! Ne demek istedim?
Açarak ilerleyelim...
Trump bir önceki dönemde göreve geldikten sonra İLK ziyaretini Suudi Arabistan-İSRAİL- Vatikan'a yapmıştı.
Bu sembolik değerin ötesinde bir vurgu taşır. Siyasi, stratejik eğilimleri, rotaları gösterirdi. Sonra Joe Biden geldi Beyaz Saray'a oturdu.
Almanya beklenirken, kalkıp ilk resmi ziyaretini Londra'ya gerçekleştirdi. Kraliçe ile bir araya geldi. Günlerdir yazdığım gibi Anglo-Sakson Amerikan ittifakının bir sonucuydu belki de... Donald Trump seçimleri ikinci kez kazandı. Biden'ı yendi.
Geldi. Daha Beyaz Saray'a geçmedi. Resmi olarak görev süresi başlamadı. Buna rağmen Trump çok önemli bir adım attı.
Arkasındaki GÜÇ onu PARİS'e yolladı...
Fransa Devlet Başkanı Macron, Notre Dame Katedrali'nin açılış töreninde Trump'ı ağırladı. İKİ ÜLKE BAŞKANLARI 5 yıl önce çıkan yangın sonrası Notre Dame Katedrali'nin açılış töreni vesilesiyle bir araya geldi.
Başkan seçildikten sonra ilk yurt dışı gezisini Fransa'ya yapan Trump, ilk olarak ABD'nin Paris Büyükelçiliği'ni ziyaret etti.
Daha sonra Macron, Trump'ı Elysee Sarayı'nda misafir etti.
Fransız lider, "Sayın Başkan, sizi 5 yıl sonra burada ağırlamak bir onur. Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. Katedraldeki yangından sonra gösterdiğiniz dayanışmayı unutamayız" diye konuştu. Amerika Başkanı da cevaben "Fransızlar olağanüstü.
Amerika'da kalabalık bir Fransız toplumu var. Onlara saygı duyuyoruz, onları seviyoruz. Çok yetenekli insanlar..." ifadelerini kullandı.
Hristiyanlığın Fransa'daki sembolü olarak görülen katedralin temeli 1163'te dönemin papası tarafından atıldı.
Tamamlanması 300 yıl süren Katedral'de, 15 Nisan 2019'da yangın çıktı.
Kısa sürede alevlere teslim olan 857 yıllık Katedral'in 96 metre yüksekliğindeki kulelerinden biri ile çatısı tamamen çöktü. Bina büyük zarar gördü. Trump, Notre Dame Katedrali'nin açılışı için gittiği Paris'te "Biraz deliren bir dünyada yaşıyoruz. ve Macron ile bunu konuşacağız" dedi. Kimse bunu görmedi. Anlamadı...
Devam...
Trump ile Macron'un yanında bir ÜÇÜNCÜ isim daha vardı.
Elysee'nin sürpriz konuğu Ukrayna lideri Volodomir Zelenski'ydi. "Barış ve güvenlik için ortak çabalarımızı sürdürelim" teması altında sohbet ediliyordu. Geçtiğimiz hafta yazımda Rusya'nın bir DEŞİFRESİNİ paylaşmıştım.
Kremlin, Fransızlar'ın el altından yaptığı "BARIŞI GETİRMEK için bir araya gelelim. Savaşı bitirelim. Ukrayna masada olmasın" teklifini paylaşıyordu.
KRİTİKTİ! BUNU NOT EDİN birazdan karışımıza çıkacaktı...
ÖNEMLİ...
Devam...
Rusya, Suriye'den Türkiye'nin gücünü ortaya koymasından sonra çekiliyordu. Kremlin, AKDENİZ hayalinden vazgeçmek durumunda kalıyordu. Bu şartlarda 2025'e girilirken Amerika'dan yeni yılın ilk günü ilk saatleri TERÖR haberi KATLİAM haberi geliyordu...
New Orleans'ta bir kamyonet, YILBAŞI kalabalığının arasına dalıyordu.
Katliam yapmak için gaza basıyordu.
Açıklamalara göre 10 kişi ölüyor 35 kişi de yaralanıyordu.
ÖLÜ SAYISININ artabileceği belirtilirken FBI saldırı ile ilgili ilginç bir açıklama yapıyordu:
KÜRESEL TERÖRİZM DEĞİL...
Görgü tanıkları, kamyonetin şoförünün polisleri de silahıyla vurduğunu söyleyerek "ÖLÜ SAYISI DAHA ÇOK OLSUN diye aracı canavara dönüştürdü" şeklinde ifade veriyorlardı. Saldırı FRANSIZ MAHALLESİ'nde gerçekleştiriliyordu. Bourbon Caddesi'ndeki KALABALIK hedef alınıyordu! Belediye Başkanı korkudan titreyen bir sesle "Bu büyük bir terör saldırısı" açıklaması yapıyordu.
Saldırıda ilginç olan detay ise bambaşkaydı! Daha doğrusu "NEDEN ORASI SEÇİLDİ?" sorusunun cevabı ilginçti.
New Orleans'ta o gün FRANSIZ MAHALLESİ ve FRANSIZ Caddesi BOURBON seçilirken, arkada bir detay daha bulunmaktaydı... O gün şehirde SUGAR BOWL VARDI!
Yani büyük bir futbol karşılaşması. Doğal olarak taraftarlar da şehre akın ediyordu. Peki SUGAR BOWL'da kimler karşı karşıya gelecekti? Cevap gerçekten ilginçti... Saldırıdaki aklı ortaya koyması açısından...
Şehrin en canlı günlerinden birini yaşamasına neden olan karşılaşmada Georgia Üniversitesi ile Notre Dame Üniversitesi takımları kozlarını paylaşacaktı... Yani sahaya çıkanlardan biri Kasım 1842'de Fransız misyoner tarikatı olan Congregation of Holy Cross'un rahibi Rev. Edward F. Sorin tarafından kurulan Notre Dame Üniversitesi futbol takımıydı.
KATOLİK öğretisinin merkezi kabul edilirdi. Geçtiğimiz günlerde ölen Amerikan eski BAŞKANI Carter bu okulun FAHRİ BAŞKANI gibiydi...
Çok sevilirdi. Üniversite TEOLOJİ ve FELSEFE'nin yanı sıra kablosuz mesajların iletimi, sentetik kauçuk formülleri, astrofizik, radyasyon kimyası, çevre bilimleri, robotik ve nanoelektronik alanlarında çığır açan buluşlara imza atmıştır...
Yani!
Amerikan'ın yeni BAŞKANI TRUMP daha BEYAZ SARAY'a geçmeden Paris'e gidiyor, UKRAYNA'daki savaşı bitirmek için YENİ ORTAK OLARAK ÖNE ÇIKARDIĞI FRANSA İLE GÖRÜŞÜYORDU. Zelenski de yanlarındaydı. Bundan en çok rahatsız olacak olan elbette İNGİLİZLER'di.
Trump'ın ANGLO-SAKSON AMERİKAN ittifakını bozma tehlikesini görmüş olmalılar ki;
New New Orleans'ta mesajı verdiler...
Notre Dame'a gidersen Notre Dame'da vururuz... FRANSA İLE OYUN KURAMAZSIN!
Eğer Trump ve arkasındaki gücün KÜRESEL anlaşmayı bozma gücü, kabiliyeti, niyeti varsa bunu YPG üzerinden görme ihtimalimiz hiç az değildi.
Öcalan kartının bir an önce devreye sokulmasının bunlarla bir ilgisi var mı yok mu bilemiyorum.
Ancak Amerika'daki saldırının sınırlarımızın aşağısına yansıyacağı kesindi... Eğer İngilizler KÜRESEL ANLAŞMANIN tehdit altında olduğunu düşünerek gaza basıyorlarsa, ANKARA'nın bundan uzak kalması pek mümkün değildi...
Olaylara bir de böyle bakın...