Veli, Deli, Para...
Karadayı Paşa da nihayet ortaya çıkıp birkaç söz etti. "Beni götürmeye gelirlerse kafama sıkarım" sözü için "Bana ait değil" dedi... Haklıydı, çünkü o sözün sahibi bir başka PAŞAYDI!
Ergenekon'u ortaya çıkaran, operasyonların başlaması için canını ortaya koyan önemli bir kurmaydı! Ve bu sözü de, gelen DALGALARIN çürük elmalarla birlikte sağlamları da götürdüğünü bildiği için söylemişti. Eğer o komutanın kapısına gidilseydi, dediğini yapardı. Çünkü bunu hakaret sayardı... Belki Karadayı'ya "Çık yalanla" diyen de oydu!
Kim bilir!
Karadayı'nın "50 yıl görev yaptım, hep hukuk içinde kaldım" sözleri ise tam zamanında söylenmiş deşifre edilmeye muhtaç sözlerdi!
Paşa, savcının karşısında yapması gereken savunmayı gazete aracılığıyla yapıyorsa turpun büyüğü heybede demektir. Çok özel ve seçilmiş bir isim olan Karadayı boşuna konuşmaz. 74 milyonun bilmediği GİZLİ DEVLETİ anlatacak.
Başka da şansı yok. Ama Karadayı'nın sözlerinden sonra gizli imparatorluk tamamen yıkılıp yerle bir olacak!
Kafaların karışık olduğunu biliyorum. Gelen sorulardan bunu görmek hiç de zor değil. Herkes "Ne olup bittiğini" merak ediyor. İzmir'den mail gönderen bir hukukçu dostum, "Ne olur biraz daha açık yaz. Allak bullak olduk. Büyük fotoğrafı daha net göster" ricasında bulundu...
Notunu eklemeyi de unutmadan: Burada 45 hukukçu bu cevabı bekliyor..."
Begonviller arasında büyüyen bir İzmirli olarak samyelinin gücüne, incirinin tadına, sultaniyenin zarafetine hep inandım. Her İzmirli'nin vatanına olan aşkı gibi...
Klavyenin bir sihri vardır.
Oturunca her şeyi yazmak istersiniz. Dünyayı değiştirmek, İT'lerle mücadele etme dürtüsü sizi baştan çıkarır. İlk vuran olmak, ilk yazan olmak istersiniz... Ama sağduyu galip gelir, FREN koyarsınız. "Zamanı gelince" diye kendinizi avutursunuz! O gün gelinceye kadar da ana konunun etrafında dolanıp durursunuz. Belki ben de böyle yaptım. Bilmiyorum.
Şimdi yukarıdaki soruyla başbaşayım... Bir cevap şart!
Kaçmak olmaz. "Orta yol en iyisi" diyerek gitmek en güzeli...
Osmanlı'da üç temel unsur vardı. VELİ, DELİ, PARA...
Bunlar her büyük devlette olan şifrelerdi. VELİ; Ulemaydı.
Emperyal bir devletin çerçevesini çizip YOL HARİTASINI belirlerdi... DELİ; Askerdi. Güçlü olması şarttı. "Yürü" emri aldığında tozu dumana katardı.
Olmazsa olmazdı... PARA; Esnaftı... Her şey için gerekliydi.
Onsuz olmuyordu.
Osmanlı bu denklemi çok iyi oturttuğu için büyük devlet oldu. Şimdi olan biten de denklemin yeniden yeşertilmesidir.
Güçlü akıl, güçlü ordu, güçlü ekonomi!
Bunlar bir araya geldiğinde Türkiye uçar gider. Bunu da en iyi 1944'ten beri içimize yerleştirilen gizli devletin gizli üyeleri biliyor! Bu yüzden sahibi oldukları medya gücünden ve uluslararası ilişkilerden yararlanıp yeni Türkiye'nin üstüne çullanmak istiyorlar. "Baskı var", "laiklik elden gidiyor" naralarıyla sokaklara çıkıyorlar. Bunların istediği özgürlük BÜYÜK TÜRKİYE'nin çöpe atılması.
Yılardır kanını emdikleri milletin yoksulluğa mahkum kalması.
Dertleri başka yani...
Neyse...
Ordunun içinde 28 Şubat'ta olduğu gibi dışarıya çalışan askerler tasfiye ediliyor. Edilecek de... 28 Şubat'ta olduğu gibi milletin parasını cebe indiren yerli görünümlü YABANCI sermaye tasfiye ediliyor. Edilecek de...
GÜÇLÜ AKILI sormayın, o zaten kuruldu. Sapasağlam ayakta...
Dün ziyaretime gelen çok değerli dostumun söylediği gibi "Neden batılı büyük bir ŞİRKET sıradan Türk çocuklarına TEMSİLCİLİK vermez de hep belli ailelerin ellerinde kalır bu işler..." Çünkü siyasal güç PARASIZ olmaz! Yeni Türkiye hem kendi MİLLİ zenginini yaratacak, hem de BARONLARDAN hesap soracak... Büyük devlet olmanın temel şartı bu!
El parasıyla düğün olmaz!
Kendi göbeğini kesmezsen gelip bağırsaklarını dökerler çünkü... 60 yıldır bunu gördük. Ortalama hükümet süresinin 1.5 yıl olduğu bir başka ülke yok! NEDEN?
Türkler'in güçlenmesinden kim korktu? Neden IMF ile, NATO ile, BM ile boynumuzu büktüler?
Ama şimdi devran değişti.
Gücünü kendi milletinden, kendi askerinden, kendi zengininden alan bir Türkiye var. Korkuları büyük! Şimdi de kürtaja sarıldılar.
Akıllılar ya!
Oyunu bozacaklar ya!
Bakın Osmanlı üç kıtada HÜKÜM sürerken nüfusu 13 MİLYONDU. Batışın bize gösterilmeyen asıl nedeni buydu.
Bunu bilen devlet "En az üç çocuk" diyor. "Kürtaja hayır" diyor.. Ama onların işine gelmiyor!
Rahmetli Vehbi Koç aile planlamasına ömrünü adadı.
Kendisi çocukları severdi ama milletin sevmesini istemezdi! İyi eğitim alan annelerin çok fazla çocuk sahibi olmadığı da ortada!
Korkuları da bu!
Yetişmiş anne onlar için en büyük tehlike. Kurtuluş savaşı nasıl kadınlarla kazanıldıysa bu savaş da onlar olmadan kazanılamaz.
Ne olur attıkları manşetlerin tuzağına düşmeyin!
Logonun altında "Türkiye Türkler'indir" demekle bu işler olmuyor!
Uyanık olun yeter... Gerisini hallederler. Rahat olun...
NOT: Umarım İzmir mesajı almıştır...