BÖLGE karışık... Daha da karışmasını isteyenler var.
Atılan adımları gören Türkiye tavrını net olarak ortaya koydu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan uzun zamandır OPERASYON SİNYALİ vermekte... Fidan en son "Türkiye'nin harekat yapması istenmiyorsa şartlar bellidir. PKK yönetim kadrosu ile tüm kadroları Suriye'yi terk etmeli.
Ancak buna yönelik hazırlık veya niyet görmüyoruz" dedi.
NET... Bu noktadan itibaren ilişkilere bakmak şart... Trump'ın Başkan Erdoğan'a övgü gibi algılanan sözlerine de... Dünyanın değişik koordinatlarında gösterilen tavırlara da... Çünkü bunların bileşkesi SURİYE'de Türkiye'nin karşısında gibi durmakta...
Ne demek istiyorum?
Açalım...
Trump seçildi. Beyaz Saray'a geçmeden, resmi olarak göreve başlamadan Paris'e gitti. NOTRE DAME katedralinin açılışına katıldı. Macron ile hiç olmadığı kadar samimi pozlar verdi.
İlk ziyaret DIŞ POLİTİKA açısından önemliydi. Paris'i seçti. Elysee Sarayı'na geçildi.
Ukrayna lideri Volodomir Zelenski de onlara katıldı. Rusya'yı rahatlatacak İngiltere'yi hoplatacak "SAVAŞI BİTİRELİM" zirvesi yapıldı... Doğru mu? Kesinlikle...
Bunlar ARALIK'ın başında gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta Amerika'da ilginç saldırılar yaşandı. NOTRE DAME için Fransa'nın yolunu tutan Trump'a mesaj bu pencereden veriliyordu sanki... Terör kendisini New Orleans'ta Fransız Mahallesi'nde Fransız Caddesi olan BOURBON'da gösteriyordu.
Dahası vardı! SUGAR BOWL maçı oradaydı ve takımlardan biri de taraftarlarıyla BOURBON'u dolduran NOTRE DAME'dı!
Buraya kadar tamamsa devam...
Amerikan Başkanı Trump, KANADA BAŞBAKANI'nı hedef aldı. "VALİ" dedi. "Kanada gelsin Amerika'nın 51. Eyaleti olsun" çıkışına imza attı. İstifasına giden yolu açtı. Öyle de oldu.
Trudeau fazla dayanamadı. Trump hız kesmedi. GRÖNLAND'ı istedi. Vitesi büyüttü. PANAMA KANALI'na çökme ihtimalinden söz etti. Önemliydi! Trump "Kanalı Çin askerleri yönetiyor" diyerek rest çekti. Gelen cevap ise "Gelin bakın ÇİN askeri yok" şeklindeydi. Trump anlaşılmamıştı yine... Çünkü Amerikan Başkanı bu sözlerle Hong Kong merkezli bir firma olan CK Hutchison Holdings'i kastediyordu! CK Hutchison Holdings KANALIN
GİRİŞİNDEKİ İKİ LİMANI YÖNETİYORDU! Rahatsızlık buydu! CK Hutchison Holdings, HONG KONG merkezli ancak CAYMAN ADALARI'nda kayıtlı bir şirketti. "ÇOK ULUSLU" diye tanımlanıyordu.
Şirket 4 ana kolda iddialıydı.
LİMAN İŞLETMECİLİĞİ ilk sırada yer alırken TELEKOMÜNİKASYON PARAKENDE ve ALT YAPI'da da dünyanın sayılı şirketlerindendi.
Trump bu şirketin geçişleri ve gemileri kontrol ettiğini düşünüyordu. Tepkisi buydu!
Panama'ya da baksanız, şirketin uzandığı gölgeyi takip de etseniz bir şekilde LONDRA'ya ulaşıyordunuz... Geçtiğimiz haftadan bu yana TRUMP'ın
İNGİLTERE'ye mesafeli olma arzusunu buraya taşıyorum.
Bazen yardımcısı VANCE'ın Buckingham'ı hedef alan sözleriyle bazen de "Hükümet gitsin" diyerek Keir Starmer'i hedef alan ELON MUSK'ın çıkışlarıyla...
Trump ve ekibi bir şekilde attığı her adımda BUCKINGHAM'a, Kral III. Charles'a ve Keir Starmer'e yükleniyordu.
Devam...
Esad ve BAAS Suriye'de yerle bir oldu. BAAS'ın fikir babası MİŞEL EFLAK'tı.
ORTODOKS'tu. FRANSA'da eğitim görmüştü. Paris'e yakındı.
BAAS'ı meydana getirdi, bölgeye yerleştirdi. Amerikan karşıtlığı ile SOSYALİZM karışımı bir ideoloji oluşturdu. Ortadoğu'yu sarstı. Kaç yıl önce yazdığımı hatırlamasam da İNGİLTERE, BAAS'a ESMA ESAD üzerinden sızıyordu. Sünni de olsa Beşar Esad ile evleniyordu. Bu FRANSA'ya atılan büyük goldü.
İngiliz aklı kadın üzerinden ŞAM'a yerleşiyordu.
Londra'daki derin akıl gerçekten büyüktü. Hedef ülkelere HANEDAN üyeleriyle giriyordu.
Birkaç ismi kontrol edince ülkeyi de avucunuza alıyordunuz.
EN azından rakibiniz olan FRANSA'ya kaptırmıyordunuz...
Geçtiğimiz günlerde "İngiltere, Esma Esad'ı ülkeye kabul etmiyor" haberleri çıkmıştı.
Gülmüştüm... Konuyu soran bir dostuma "Kocasını bilmem ancak kendi mal varlığı Londra'da... Anlaşırlar. Gider.
Onların kızı" demiştim...
Önceki gün Esma Esad'ın İNGİLİZ İSTİHBARATIYLA ÇALIŞTIĞI deşifre ediliyordu.
Hatta İngiliz istihbaratı JP MORGAN'da kendisini işe yerleştiriyordu. Sonra işi gücü bırakıp SURİYE'deki görevine geçiyordu...
Neyse... Biz meseleyi, Türkiye'yi ilgilendiren tarafa getirelim...
Amerika ile İngiltere arasında TRUMP ile başlayan bir GERİLİM olduğu ortada.
BİDEN dönemi gibi değildi gelişmeler... Macron el altından Putin'e "savaşı bitirelim" diye haber yolluyor, Trump'ın da bunu istediği ELYSEE'de ortaya çıkıyordu. Doğal olarak Moskova'nın hasmı Londra bundan rahatsız oluyordu.
Tam bu çerçevede başka bir talebi daha duyuyorduk! Yazının başındaki HAKAN FİDAN çıkışını da buradan okumakta fayda vardı...
Mazlum Abdi'den sonra Suriye'deki TERÖR YAPILANMASININ önemli isimlerinden İLHAM AHMED, Fransız medyasına konuştu...
EŞBAŞKAN olarak demeç veren AHMED "Amerikan güçleri ile Fransız askerleri sınırlarımızı güvence altına almalı.
Bunun için sorumluluk almaya hazırız" diye konuştu.
Leyla Zana gibi o da FRANSA'yı işaret ediyordu.
Bayan Mitterand zaten ANNE olarak anılıyordu. Fransa'nın ilgisi de hiç eksik olmuyordu...
Bu çerçevede Fransa Dışişleri Bakanı, "Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarının sağlanabilmesi kadar Suriyeli Kürtlerin güvenlik çıkarlarının ve ülkelerinin geleceğini inşa etme hakkının korunması için çabalarımızı sürdüreceğiz" diye konuşuyordu. Yani garip bir şekilde NOTRE DAME'da başlayan Trump-Macron yakınlığı sınırlarımızın hemen aşağısında kendini göstermeye çabalıyordu.
Türk devleti de sanırım bunu gördüğü için "OPERASYON yolda" çıkışını yaparak kararlılığı ortaya koyuyordu. 15 Temmuz 2016'dan bu yana Ankara- Londra yakınlığı doğal olarak aşağıdaki bu yapıya itiraz ederdi, ediyordu, edecekti...
Hakan Fidan bir süre önce TV'de sanırım "Sınırlarımızın aşağısında Amerika, İngiltere biraz da Fransa ile sorunluyuz.
2.5 ülkeyle sorun yaşıyoruz" demişti. İngiltere'nin Türkiye'yi karşısına alma ihtimali SIFIR bile değil. Galiba "YARIM" şimdi Ankara'nın karşısında duracak gibi... Yine de TRUMP'ın sözlerine değil eylemine bakmak şart... NOTRE DAME'daki POZ'un SURİYE'ye gelip gelmeyeceğini izlemek durumundayız...
Amerika ile İngiltere ilişkisi netleşmeden ORTADOĞU önünü göremez! Suriye'deki yeni yönetimin de Ahmed el Şara'nın da YPG'nin de Mazlum Abdi'nin de geleceği buna bağlı...
Kartlar tekrar dağıtılacak mı bilinmez... Ne vakit ne yaşanır tahmin edilmez. Her şartta Türkiye'nin kazanacağı bir oyun sahnede... Bu net!