Elime geçen son kitap PAMUK İMPARATORLUĞU... Sven Beckert'in eseri. Mükemmel.
PAMUK ile nasıl KAPİTALİZMİN kurulduğunu görüyorsunuz. Pamuk, üretimi ve tüketimi belirlerken aynı zamanda DÜNYANIN ne olacağına da karar veriyor. Şimdi de buna benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Dünyanın akışı DOĞU'dan BATI'ya doğru! Ancak buna itiraz olanlar var. Kavga da bu zaten. Biz de mücadelenin tam ortasındayız. İstesek de istemesek de etkileneceğiz. KAÇIŞ yok. Kimse de kaçamaz...
Durum kısaca böyle. Bu evrede TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ kendine format attı. Gerek duydu. Belli ki; eski kurallarla yeni oyunda yer almak istemedi. Değişerek uyum sağlama çabası içinde. Bu net olarak ortada. Bugüne ve geleceğe bu kapıdan bakmak gerekmekte. Yoksa yapacağımız her tanım eksik olacak...
NEYSE... NATO'ya gelelim.
ABD'ye bakalım. Kavgayı izlemeye devam edelim... Yazılan çizilen çok şey var. Güzel bir özet aldım. Paylaşayım...
İPEK YOLU ve büyük mücadeleden kopmadan gidelim...
Trump fitili ateşledi ve ÇİN'e karşı TİCARET SAVAŞI başladı.
Geçtiğimiz hafta nedeni yazdım, daha doğrusu bir kısmını...
Açarak yürüyelim...
ABD, Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşında asıl plan Akdeniz'in sahibi olmak. PEKİ BU NASIL OLACAK? ABD'li şirketler Çin'de çok ucuz maliyetle üretim yaptırmakta.
ALTERNATİF GEREKİYORDU.
Bu bulundu! ABD, Çin'de yaptığı üretimi yine düşük maliyetli olarak Fas, Tunus, Cezayir ve Mısır'da hayata geçirecek. Trump bu hamleyi yaparken Çin'in gardını yere indirecek, Yeni İpek Yolu için de merkezi Washington'a çekecek. OLAY KABACA böyle...
PEKİ BU NASIL OLACAK?
Kuzey Afrika ülkelerinin önemi, Akdeniz'deki petrolden sonra arttı.
Mısır 70 dolar, Cezayir 130 dolar, Tunus 140 dolar, Fas 200 dolar olan aylık asgari ücret rakamları, ABD'nin üretim üssü olmaları için çok uygun.
Bu 4 ülke büyürken, Çin gerileyecek, frene basacak! 4 ülke de Akdeniz'de Washington'ın tüm planlarına 'Evet' diyecek. Bu büyük planın yüzde 40'ı tamamlandı. Şimdi Çin'e karşı uygulanan verginin yasallaşması bekleniyordu. Bu da gerçekleşti.
Aylardır hazırlanan Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas üretime başlamak üzere. APPLE'ın bile üretim üssü Mısır olacak. ABD'nin bu planını engelleyebilecek bir oluşum yok.
Eğer karşı çıkan olursa, Akdeniz'deki NATO ve Amerikan üsleri devreye girecek. Rusya'da ABD'nin planlarına "dur" diyebilecek güç olmadığına göre Akdeniz, Amerikan petrol yatakları gibi algılanabilir artık...
Daha önce çok yazdım.
İKİNCİ BÜYÜK SAVAŞ'tan sonra yatırımlar ALMANYA ve JAPONYA'ya gitti. Bombaların atıldığı yerler büyüyordu. Garip bir oyundu. Daha sonra aynı oyun ÇİN'e taşındı. Orası ayağa kaldırıldı. Ancak ÇİN koştu. Depar attı. Rekor kırdı.
Günün sonunda İPEK YOLU'nu kendi başına yapmaya karar verdi.
Çin'in performansı Washington'ı dışarıda tutuyordu. Yani ABD'yi çöküşe götürüyordu. SAVAŞLAR hep bombayla olmazdı.
Ticaretle ABD'yi toprağa gömeceklerdi. Aslında Çin'in Yeni İpek Yolu'nu ABD dışında kurgulaması anlaşılabilir bir durumdu.
Ancak ABD'nin buna sessiz kalması ihtimal dışıydı ve öyle de oldu.
Çin ekonomik olarak çok güçlü gibi görünse de gerçek böyle değil.
Çin elindeki her 5 doların 3 dolarını kullanmak için ABD'nin onayını almak zorunda.
Çünkü uluslararası bankacılık sisteminde tek patron Washington.
Bunu Pekin de gayet iyi biliyor.
ABD ile ticaret savaşı, Çin için büyük risk. O nedenle ciddi bir güç ve ülkeler birliği gerekiyor. Şangay Örgütü'nün ABD'ye karşı açık bir savaşın içinde olmayacağını düşünürsek, Çin için tek çıkar yol Yeni İpek Yolu projesinde Washington'ı büyük ortak olarak kabul etmek. Zaten satranç da bu nedenle oynanmakta...
Eğer ABD planını uygulayabilirse işler tamamen değişecek.
TEK GÜÇ OLARAK YOLUNA DEVAM EDECEK! Çin'i bitirerek hem tek süper güç olacak hem de Akdeniz'deki enerjiyi kullanarak Avrupa, Ortadoğu ve Asya'yı yönetecek. Rusya, Çin'i uyardı.
Hatta Putin bizzat Çin lideri Cinping'i aradı. Ticaret savaşının boyutlarının sıradan olmadığını anlattı.
Ancak Çin, yeni düzenle birlikte artık geride kalmak istemediklerini ve ABD ile karşı karşıya gelecekleri günü yıllardır beklediklerini söyledi.
Amerikan ticaret sisteminin kuralları da yeniden yazılacak.
Akdeniz ülkelerinden gelecek mallara uygulanacak vergiler yüzde 10'a indirilecek. Özellikle Kıbrıs da bu sistemin bir parçası olacak. Kıbrıs'ta kurulacak yeni üretim tesisleriyle birlikte çok daha güçlü, çok daha etkin bir yapı, Avrupa'nın tüketim ihtiyaçlarını da karşılayacak.
Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas da NATO'nun üsleriyle birlikte yeni bir modele geçecek. Bölgede en büyük askeri güç NATO olacak. Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas güçlendikçe, NATO'nun taleplerine karşı çıkmayacak. Tunus önceleri bu plana karşı çıkıyordu. Ancak süreç öyle bir şekilde ilerlemeye başladı ki, Tunus'un karşı tarafta durması ülkenin ulusal güvenliği için bir risk oluşturacaktı.
NATO, yenilenmek zorundaydı ve yenileniyor. Eski sistem, NATO'nun ağır hareket etmesini sağlıyordu.
Yeni sistemle birlikte çok hızlı hareket edecek bir NATO, birçok ülkede etkin olacak. Amerika Birleşik Devletleri'nin istediği de buydu. Tabii bu yenilenme için büyük bir paraya gereksinim duyulacak. İşte orada da devreye Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri girecek. Bu iki ülke, Washington'ın planlarına maddi destek verme konusunda hiç problem çıkarmadı.
Hem de Akdeniz'deki petrolden hiçbir talepte bulunmadan onay verdiler. Şimdi ABD ile birlikte hareket eden Suudi Arabistan, geleceğini kurtardığını düşünse de Akdeniz'deki plan tamamlandıktan sonra asıl problemi kendi yaşayacak. Çünkü Suudi Arabistan kesinlikle bölünecek.
Bu sayede etkinliği olan, petrolü olan bölge Arabistan'ın en güçlü ülkesi olacak. Yani bugünkü Suudi Arabistan.
Ancak küçülmüş olduğu için daha kontrol edilebilir olacak. Asıl ilginç olan ise Veliaht Prens Selman da ülkenin bölüneceğini ve yüzölçümü olarak küçük bir alanın kralı olacağını bilmesi.
Ayrıca itirazı olmadan da kabul etmesi.
Tabii ki ABD büyük güç, tabii ki Washington cesur. Ancak bir ülkenin lideri bölünmeyi kabul ederek adım atması şaşırtıcı.
Yemen, İran'la olan yakınlığı nedeniyle ikiye bölünecek. Husiler'in olduğu bölge yokluk içinde hayatta kalmak için çabalayacak. Bu kararlar alındı ve adım adım işleniyor.
Anlayacağınız bugünlerde Akdeniz'e sınırı olmak büyük bir şans...
ABD, geçmişte sessiz kaldığı bölgelere şimdi NATO'nun gücü ile gelmeye karar verdi. O nedenle NATO'nun etkinliğinin arttığı bir döneme doğru ilerliyoruz.
Avrupa bu konuda çok sessiz.
Avrupa Birliği kendi NATO fikrini hayata geçirmek için adım attı.
Ancak Almanya'nın geri planda kalması halinde bu etkin bir güç olamaz. ABD, Almanya'yı da hedefe aldı. Atılan adımların tamamı Almanya'nın Avrupa Birliği'nde bir güç olarak kalmaması yönünde.
Almanya'da zor kurulan hükümetin dağılması an meselesi. Orada da Washington'ın ayak izleri var.
Tüm bunlar olurken BAŞKAN ERDOĞAN, NATO ZİRVESİ için Brüksel'e gidiyor...
YENİ SİSTEMİ HAYATA GEÇİRDİKTEN SONRA.
YENİ DÜNYA DÜZENİ için herkes elinden geleni yapıyor.
TÜRKİYE, KİLİT ÜLKE.
Hatta eskisinden çok daha güçlü bir şekilde...
Dün ANKARA bunu ilan etti...
HAYIRLISI...