Yazmamaya gayret ederim.
İsimler üzerinden gitmem.
Daha büyük denklemler, küresel kapışmalar ilgimi çeker.
Çünkü dünyanın çatısındaki kavganın herkesi etkileyeceğini bilirim. Bu siyaseten de ekonomik ve askeri olarak da böyledir... Bu mücadele arasında görmediklerimiz, bilmediklerimiz vardır. Hep olur.
Bazen de ters istikamette tavır alırız. "Yanlışa doğru dediğimiz" çok olay vardır.
Zamanın akmasını bekleriz gerçekler anlaşılsın diye...
Bugün Hazine ve Maliye Bakanı BERAT ALBAYRAK'tan gidelim istiyorum. Zorunluluk haline geldiğini hissediyorum.
Bilinmeyenlerin iyi anlaşılmasını arzuluyorum...
Dünyaya iyi bakın! İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, Mağrip, İran, Çin, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen gibi pek çok ülke HUZUR içinde diyebilir misiniz? Haritayı yakınlaştırıp bir daha bakın! Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Suriye, Irak, İran gibi TÜRKİYE'nin de 2010'dan beri karıştırılmak istendiğini söyleyebilir misiniz?
Partinin bir önemi yok! Hangi görüşten olursanız olun, Türkiye hedef mi?
Evet, elbette hedef!
GEZİ olayları gençlerin ağaç üzerinden sokağa dökülmesi ve DOLMABAHÇE finali ile darbenin tamamlanması projesiydi. Gençler elbette bunu bilmiyordu ama operasyon belli ki böyle kurgulanmıştı.
MİT'çilerin alınması hadisesi vardı! O da böyleydi. Devlet çarkını ortadan kırıp dağıtmak için tasarlanmıştı. 17-25 Aralık ise 15 Temmuz'a giden yoldaki en önemli mayınlı alandı.
Kişiler üzerinden sistem ekarte edilmek isteniyordu. Erdoğan'ı tasfiye etmek istiyorlardı. Bu negatif enerji ile 15 Temmuz'a kadar uzanan yol açıldı.
Açtılar! Bekliyorlardı. Geldiler de... Ancak istedikleri sonuç ortaya çıkmadı. Millet-Devlet el ele bu oyunu da bozup attı.
Yara büyüktü. Uçurumun kenarından dönülmüştü.
Yine takip edenler bilir!
Her defasında, her saldırı sonrasında "DEVAM EDECEKLER YİNE GELECEKLER" diye buraya not düştüm. Geldiler de...
15 Temmuz'la bitmezdi.
Bitemezdi. Türkiye kimseye bırakılmayacak kadar değerli bir ülkeydi. Türkiye'yi TÜRKLER'in yönetmesi istenmiyordu. Konuşulmayan, yazılmayan, söylenmeyen buydu! Oysa inanılması güç adımlar atılıyordu! Türkiye'nin son 40-50 yılına damga vuran İKİ ÖRGÜT, İKİ OLUŞUM, İKİ ORGANİZASYON ortadan kaldırılıyordu! FETÖ- PKK... Yetmiyor, içerideki uzantılarının verdiği rahatsızlık nedeniyle NATO'ya da ders veriliyordu. Törpüleniyordu!
NATO burada itibar ve kan kaybediyordu. Ucu dışarıda olan DERİN DEVLET tasfiye ediliyordu.
Ben "YİNE GELECEKLER" diyordum...
KALKIŞMADAN sonra geldiler de. En çekindiğim biçimle, en can alıcı yerden, en sarsıcı metotla... PARA İLE...
15 Temmuz'un üzerinden iki yıl geçmişti. Bu kez PARMAK İZİ yoktu. PARA söz konusu olunca böyle olurdu. Bir dalga gelir, vurur geçer, kimin yaptığını yıllar sonra öğrenirdik. Zenginleşen, büyüyen, büyük güç olma yolunda emin adımlarla yürüyen TÜRKİYE para ile yola getirilmek istendi. Belki de SON yol buydu saldıranlar için. Ama bunu 82 milyona anlatmak kolay değildi.
Sonuçta herkes cebindeki paraya göre yaşıyordu.
Azalınca farklı, artınca farklı reaksiyon verirdi! Doğaldı...
Dalgalarla dayandılar.
DOLAR'ı 7 TL'nin, EURO'yu da 8'in üzerine taşıdılar...
Yıllardır saldırı altındaki ERDOĞAN için "ZOR DURUMDA" manşetleri atılıyordu... "SİHİR BOZULDU" diyen de çoktu.
Ancak asıl hedef BERAT ALBAYRAK oluyordu...
Neredeyse bütün BATI'lı başkentler ALBAYRAK'ı istemiyordu.
"GİTSİN" diyordu. İyi de bir YABANCI, BİR TÜRK'ü düşünerek mi bunları söylüyordu!
Elbette hayır... Berat Bey'i, Cumhurbaşkanı'nın DAMADI diye operasyonun merkezine almışlardı. Berat Bey KÜRESEL SİYASET, ENERJİ ve EKONOMİ konuşacak isimlerin başında gelecek kadar birikimliydi. Çok kişi bunu görmüyor, görmek istemiyordu.
Sadece saldırıyorlardı.
Neyse... İlk dalga CUMHURİYET TARİHİNİN en CİDDİ SALDIRISIYDI.
Şükür atlatıldı. Elbette yara açtı, acı verdi. Bütün hesaplar alt üst oldu. Hem devlette hem özel sektörde... Karşı taraf yani yıllardır gelenler umutlandı. PARA ile yıkacaklardı. Yine güçlerini topladılar. Hazırlıklar yapıldı.
Kendilerinden emindiler.
Ancak ALBAYRAK'ın olan biteni ekibiyle çok iyi izlediğini, etüt ettiğini unutuyorlardı.
İstanbul seçimlerinden önce düğmeye bastılar. DOLAR 10 TL olacak, hem İstanbul hem AK PARTİ gidecekti.
Türkiye'yi geri alacaklardı.
Plan buydu. Harekete geçildi.
Ancak evlerinden çıkmadan, çıkamadan darbe aldılar.
SWAP'la başka unsurlarla LONDRA'daki BIYIKLIBIYIKSIZ YABANCI ortaklığı yere serildi.
Dolar'ı 10 TL yapacak olanlar 8 milyar DOLAR kaybetti. Şaşkındılar. Hiç çalışmadıkları yerden KROŞE almışlardı. Daha kendilerine gelmeden, buna fırsat bırakılmadan bu kez ASYA'da yani DOLAR'ı 7.20 yaptıkları yerde seriliyorlardı. Çil yavrusu gibi dağılıyorlardı. Türkiye'de şu an piyasada resmi rakamlara göre dolaşımda olan para yanılmıyorsam 143.669.576.033 TL.
Yaklaşık 145 milyar lira yani... Bu paranın çok daha fazlası yani 250 milyar lira ise LONDRA'da mevcuttu.
Oradan saldıranların parası bu! Peki bu paranın ortakları arasında TÜRK BANKACILARI var mı?
Acaba TÜRK İNSANININ MEVDUATINI TOPLAYIP KREDİ OLARAK DAĞITACAKLARI YERDE ORADAN TÜRKİYE'YE ATEŞ EDENLER arasında yerli isimler bulunuyor muydu!
Düşünün bakalım... Bir de şunu düşünün lütfen... Berat Albayrak bütün bunları yaptığı için bıyıklı-bıyıksız yabancılara geçit vermediği için mi hedefti!
Ahlaki sınırları aşan bir şekilde... Ülkesini korumak için savaşan birine saldıran KORO'ya ne yazık ki içeriden katılan çoktu!
PARA ile gelip ülkeyi dağıtacaklardı. Engel olundu.
Engel olan hala saldırı altında!
Cumhuriyet tarihinde hiçbir MALİYE BAKANI böylesine hedef olmadı! Garip değil mi!
Acı verici değil mi... Günlük sıkıntılar gelir geçer... Ama ülke gitti mi gelmez... Bunu bir kez daha düşünelim... İnsaflı bir şekilde... Berat Albayrak biliyorum ki "KUR ve FAİZE karar veremeyen ülke MİLLİ olamaz" diyor! Yaptığı bu! Yazayım istedim...