Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 3 Mayıs 2024

Son viraj

BAŞKAN Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel dün bir araya geldi. Demokrasilerde son derece olağan bir görüntü olmasına rağmen bizde meraklı bekleyiş hakimdi. Bu görüşmenin içeriğine geleceğim. Klavyenin başına geçtiğimde iki isim henüz buluşmamıştı... Gelin biz bu zirve ile birlikte MHP lideri Bahçeli, İmamoğlu, yeni CHP ve olacaklara odaklanalım. Belki ısrarla birileri anlamıyor anlamazdan geliyor ancak DIŞARISININ etkisi giderek artıyor ve artacak... Nasıl mı? Neden mi? Ve bunları neye dayanarak yazıyorum...
Açalım...
Savaşlar sonrasında atılan formatlar her kritik ülkeye bir misyon yüklemiştir. Türkiye de bunun dışında değildi. Tarihi olayları, virajları anlatacak değilim.
Sovyetler yıkılıyor yerine sahneyi RUSYA alıyor yine de yeni denge tesis edilemiyordu... İngiliz aklı arka plandan iz bırakmadan yürüyor, ÇİN gibi bir DEV'i öne çıkartıyordu. ABD için şartlar her zamankinden daha zordu.
Çok kişiye göre ASYA'da savaş hiç uzak ihtimal değildi. Olabilir.
Ancak ben öncesine bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyada olacaklara bakıyorum. İlk sırada buraları vardı çünkü!
Şimdi içeriden başlayıp dışarıya BÜYÜK DENGEYE gelelim...
Geçtiğimiz hafta eskisi kadar sık göremediğim bir dostumla bir araya geldik. Bence İmamoğlu'nun arkasındaki isimdi. Konular uzundu! Merak ettiğim, emin olmak istediğim bir mesele vardı. Sohbet tam oraya gelince sordum...
-Ben uzaktan bakınca Ekrem İmamoğlu'nun ilişkilerinin, ayak izlerinin LONDRA'ya uzandığını görüyorum. Yanılıyor muyum sence?
Dostum gülerek cevap verdi...
- Elbette yanılmıyorsun.
Sanıldığından ve bilindiğinden çok daha yakın bir trafik söz konusu...
Beklediğim cevabı almıştım...
Takip edenler bilecektir, Türkiye 15 Temmuz'dan sonra zorunlu olarak da olsa İngiltere'ye iyice yanaşmıştı.
Bu da son derece doğaldı. Tarihi arka planı olan ilişkiler çok üst düzeye çıkmıştı. Haliyle bu devletin reflekslerinden de çıplak gözle görülebiliyordu. Buna rağmen ekonomik destek ve uçak motoru gibi konularda hayati virajları almamıza yardım edilmiyordu. Hep bir eksik vardı! Bu iklimde Türkiye önce genel seçimlere ardından da yerel seçimlere gitti. Erdoğan Türkiye'yi, İmamoğlu İstanbul'u kazandı. CHP'nin başında da tasfiye oluyor, Kılıçdaroğlu gidiyor Özgür Özel geliyordu. Kemal Bey çok söylenmese de Londra ile ilişkilere özen gösteren bir isimdi. Tıpkı İmamoğlu gibi. Herkes gibi benim de aklımda İmamoğlu'nun karda kışta İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott ile yediği balık yer etmişti...
Peki İSTANBUL sonuçlarını nasıl anlayacaktık? İmamoğlu'na gösterilen özeni nasıl okumalıydık?
Burada İngiliz aklı devreye giriyordu. AK PARTİ'den uzağa düşmeyen, sıcak ilişkileri sürdürmek isteyen Londra, diğer yandan Başkan Erdoğan'ın alternatifini hazırlıyordu! İngilizler böyleydi. Muhafazakarlara da laik hassasiyeti önde olanlara da DESTEK vermekte bir sıkıntı görmüyorlardı... Bir de Erdoğan'ın ABD ile yürüme ihtimalini canlı tutup İmamoğlu kartını parlatıyorlardı! Başka partiler içinde de önemli güçleri vardı! Akıl başka bir şeydi...
Ancak iş bu kadarla bitmiyordu.
Bu ilk raunttu! Bir de madalyonun arka tarafı vardı. Orada da ABD bulunmaktaydı. Küresel rakibinin Türkiye içindeki operasyonlarına itiraz edecekti. Etti de. Özgür Özel, CHP'ye Kemal Bey'in alternatifi olarak geliyordu. Deniz Baykal Bey ABD'ye yakındı, gitti. İngiltere'ye yakın Kemal Bey geldi. Şimdi Kemal Bey gittiğine göre kim gelmiş olabilirdi? Evet! Haklısınız...
Özgür Bey Başkan Erdoğan'a giderken yanına aldığı Namık Tan CHP'nin dünyaya ve bölgeye nasıl baktığını İTTİFAK açısından kimi tercih ettiğini yeterince ortaya koyuyordu. Lafın tamamı deliye söylenirdi. ABD'ye uzak değildi!
Net! Fakat MHP ve BAHÇELİ Washington'a çok uzaktı! Bu da NET! Yakın tarihe bakıldığında bu koalisyon yapısını görmek zor değildi. Yani ABD-İNGİLTERE arasında orta yolu bulma becerisini. AK PARTİ'nin ilk dönemleri de böyleydi.
2013'ten sonra kopuş başladı. 15 Temmuz ile final yaptı.
Durum böyleyken sorunlar bitmiyordu.
Ekonomik olarak başlayan türbülans bir türlü geçmek bilmiyordu. Mehmet Şimşek ve arkadaşları bunu atlatmak için her yolu deniyordu. Daha önce de yazdığım gibi SİYASİ ŞARTLARDA ANLAŞMA OLMADAN ABD'nin para konusunda yardımcı olacağını hiç sanmıyorum. Çünkü onlar için öncelikle ORTADOĞU'nun toparlanması şart! ABD, IRAK'a girerek başlattığı kurguyu sonlandırmak istiyordu. Türkiye ile burada yürüme hevesi vardı.
İngiltere'nin ANKARA'daki ağırlığını da elbette biliyordu. Kürt bölgesindekini de... Washington'un buralarda konuşulmasa da KANADA-HİNDİSTAN-AVUSTRALYA üzerinde kurduğu baskı ile sonuç alması İngiltere'yi bu eksende geri püskürtmesi son derece önemliydi. ABD, Londra'nın arka bahçelerini temizleyip ÇİN ile baş başa kalmak niyetindeydi. Aksi halde işi çok zordu. DERİN İNGİLTERE de bunu bildiği için ORTA DOĞU'da karışıklık isteyerek kaos çıkartarak ABD'nin ÇİN'e çullanmasını engellemek istiyordu. Cinping de geçtiğimiz haftalarda ABD'li patronları davet edip "Ne olur buradan çekip gitmeyin" diyordu.
Hem zaman kazanıyor hem Washington'un temposunu düşürmeye çalışıyordu. Oyun böylesine büyük olduğu halde medyanın dönüp baktığı yoktu!
Garip değil mi!
ABD bir meseleyi akut hale getirmeden çözmezdi... Bölgede İSRAİL kabuğuna çekilecek, iddiasız bir ülke olarak yoluna devam edecekti. İSRAİL'in katliamları da bu saldırılardan sonra çözülecekti son bulacaktı.
Bir daha böyle bir hareketi aklından bile geçiremeyecekti...
Bölgede tek bir TERÖR örgütü bile bırakılmayacaktı. Kazınacaktı.
Türkiye'ye bölgenin kontrol görevi verilecekti. Kürt petrolleriyle birlikte... Bence şimdi bu projeye sahip çıkacak isim Özgür Özel olacak, CHP ile yeni bir sayfa açacaktı. Saçı, stili gözlüksüz hali yeni döneme hazırlığın ilk işaretleriydi... İlk fırsatta İmamoğlu'nu da tasfiye edecekti.
Beyaz Saray'da iptal edilen Biden- Erdoğan görüşmesinde bence konuların biriktiği çözüm beklediği içindi. Son günlerde çok konuşulan Osman Kavala ve Geziciler'in serbest kalma ihtimalini de ABD'den uzak düşünmemek gerekiyordu. Zaten kitabın kapağını buradan kaldırdıktan sonra YARGIDAKİ KAVGAYA KADAR GİDİYORDUNUZ! Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ı karşınızda buluyordunuz...
Devam...
ABD bölgede kesinlikle ve kesinlikle çözüm istiyordu.
NET! Ordusunu, donanmasını AKDENİZ'e yollamasının sebebi buydu. Bu nedenle "İSRAİL asla ve kat'a İRAN'ı vuramaz" dedim. Bölgedeki her kıvılcımdan Londra sorumlu tutulacaktı.
Washington bunu net olarak iletti. Durum bu kadar uçurumun kenarında... Bilinmeyen de bu... Türk DEVLETİ nasıl karar alır hangi cephede durur bilemem. Ben motivasyonu aktarıyorum. Gördüğüm kararlılığı paylaşıyorum...
Biliyorum kimse benim yazdığım tarzda yazılarla karşınıza gelmiyor. Herkes doğrusunu yazıyordur elbette. Sözüm yok.
Siz yine de olaylara bu satırların üzerinden bakın! İçerideki tüm siyasi hamleleri buradan okuyun...
Başkan Erdoğan ile CHP lideri Özel elbette konuşulanları satır satır aktarmayacaklardı. TAMAM.
Ancak yazdıklarım bölgenin koştuğu gelecekti. Bu net ve dönüş yok... Bence... Bakalım kim haklı çıkacak... İzleyelim...