Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 10 Mayıs 2024

Çapraz ateş!

NAN Ateş cinayeti üzerindeki tartışma bitmiyor.
Eksik yapılanlar, fazla yapılanlar, karanlık noktalar, cevap bekleyen sorular, siyasi partiler, iktidar, adalet, iddianame gibi pek çok başlık önümüzde.
Genç bir akademisyen, gün ortasında Ankara'nın göbeğinde suikasta uğruyor ve hayatını kaybediyordu. Suikast üzerine çok yazılıp çizildi. MHP lideri Bahçeli'den Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'e kadar herkes konuştu. Herkes gördüğünü bildiğini anlattı. Fakat vicdanlardaki yara kapanmadı.
"Peki aslında ne oluyordu?", "Kim ne yapıyordu?", "Amacı neydi?" gibi önemli ve kritik sorular da cevapsız kalıyordu. Sanki bu suikastı da daha farklı değerlendirmek gerekiyordu.
Yakın tarihe bakıldığında Türkiye'nin siyasi suikastlar merkezi olduğunu görmek zor değildi!
Öncelikle bilmemiz gereken nokta şuydu! Siyasi cinayetler siyasete yön vermek için yapılırdı... Yaşananlara bakıldığında ise cinayetlerin hemen hemen tamamının sonuç verdiğini görürdük. Yani KURGU başarılı oluyordu...
Siyasi suikastlarda, doğası gereği KARANLIK KISIM fazladır.
ÜLKEDEKİ DERİN GÜÇLER rol aldığı için sonuna kadar gidilmez gidilemez... Bu bilindiği için peşinen kabul edildiği için de bundan vazgeçilir ve ilk sıraya "BU SUİKASTI KİM İŞLEDİ?" sorusu yerleştirilir.
Katil kiralık, uyuşturucu müptelası, zihin özürlü, psikopat biri olabilirdi. Yakalansa da arkadaki ASIL MERKEZ asla ve kat'a ortaya çıkmazdı. Sinan Ateş olayı da böyleydi. Elde bir tetikçi var. Yardım edenler, alıp götürenler, bırakıp sahip çıkanlar, araçlar, kameralar, gizleyenler, telefon dinlemeleri, kamu görevlileri, siyasete yakın isimler... Pek çok isim ve detay dosyada var. Orada olmayanlar da... Asıl üzerinde durulması gereken, sorulması gereken kritik ve önemli soru şuydu:
NASIL OLUYORDU DA BU KADAR AÇIK VE NETTİ HER ŞEY?
TETİKÇİLER asla işi planlayanı siyasi amaç güdeni tanımaz bilmez! EN küçük bir fikirleri bile yoktur!
Siyasi cinayetler sadece Türkiye'de görülmüyordu.
EN büyüğü ABD Başkanı KENNEDY'nin öldürülmesi ve KÜRESEL ÇAPTA SİYASİ SONUÇ ALINMASIYDI...
Peki ABD kurguyu çözdü mü?
Tetikçi ve arkasındaki aklı buldu mu? Elbette hayır. Kim yakalandıysa öldü, öldürüldü!
DOSYA böyle kapatıldı. Sinan Ateş suikastı çok net ve tüm delilleri alenen ortada bırakacak şekilde tasarlanıyordu. İlginç olan buydu. Kimseyi savunacak değilim. Genç bir insana kıyılıyordu. Elbette sorumlular bulunup ne kadar ağır ceza alması gerekiyorsa almalıydı.
Ayşe Ateş'in iddialarını okuyunca kuluçkadan suikasta giden bir yolu görmek zor olmuyordu.
Bir akıl Sinan Ateş'i hedefe koyuyor ve bu yoldaki taşları özenle sabırla döşüyordu. Açık kaynaklardan açık şekilde suikastın örüldüğü ortadaydı.
Şüphe yok!
TETİKÇİYE GÖREV VEREN, BU SUİKASTI İSTEYEN AKIL VE ODAK NE İSTİYORDU?
Siyasi cinayetlerde bunu sormak şarttı.
Iskalanmaması gereken soruların başında bu geliyordu...
7 Ekim HAMAS saldırısından bu yana BÖLGENİN değişeceğini yazıyorum. Yani KÜRESEL bir dalgalanmadan söz ediyorum. İçeride ise daha önce bulundukları koordinat itibariyle birbirine pek de yakın olmayan iki parti 7 Haziran 2015'ten sonra bir araya geliyordu. AK PARTİ ile MHP bir kader birliği yapıyordu. Doğru mu? Net, kesinlikle... 7 Haziran'dan sonra KOALİSYON kurulmuyor, Devlet Bey rota çiziyor, Başkan Erdoğan da bunu kabul ediyor ve TÜRKİYE, dünya üzerinde KONUMUNU SAĞLAMLAŞTIRIYORDU.
Farklı iki parti, farklı iki ekol bir ortak noktada buluşuyor ve Türkiye'ye buradan yön veriyordu. Kağıt üzerinde AYRI olması gerekenler daha önce gerilim yaşayanlar BİR'di.
AK PARTİ ile MHP...
Bu da DIŞARIDA bazı hesapları bozuyordu. DIŞ POLİTİKA ve EKONOMİK POLİTİKALAR ortak akılla belirleniyor ve bazı ODAKLAR rahatsız oluyordu. Türkiye'yi bekleyen bölgesel ve küresel görevler vardı. Bu İTTİFAK yani CUMHUR İTTİFAKI bunun hayata geçmesine pek izin vermiyordu. Zaman zaman çatlak sesler çıksa da açık ve örtülü mesajlar verilse de "Tamam şimdi dağıldılar" denilse de CUMHUR İTTİFAKI yoluna devam ediyordu. BÖLGESEL ve KÜRESEL elbisenin değişmesi için bir adım atılması gerektiğini düşünenler vardı. CUMHUR İTTİFAKI'nın ortadan kalkması ilk şıktı. BUNU İSTEYEN BİRDEN FAZLA MERKEZ BULUNMAKTAYDI! İyi de bu nasıl olacaktı? İşte SİYASİ SONUÇLAR için SİYASİ SUİKASTLAR düzenlenirdi.
Her yerde! Burada da...
Amaç masum, itibarlı, karakterli, sevilen, saygı duyulan bir genç insanı ortadan kaldırarak, onun bedeni üzerinden, oluşacak tepki üzerinden SİYASİ hedeflere gidecek yolu açmaktır. Başkan Erdoğan ile Devlet Bey'i ayrı düşürüp, ayrı kutuplara itip İTTİFAKI BAŞKA OYUNCULARLA KURMA
ARAYIŞI peşinden gelecekti...
İstenen ve beklenen buydu.
Suikast yapıldı, ortalığa çuvalla isim saçıldı. İrtibatları, ilişkileri, geçmişleri... Tetikçinin yakalanması ele geçirilmesi ve ceza alması açısından elbette önemliydi bunlar. Ancak KURGUNUN SAHİPLERİ ortada yoktu. Sinan Ateş hedefe konuyor, suikast üzerinden siyasi hesap yapılıyor, cinayet birine havale ediliyor bu arada herkesin açık net ilişkileri, trafiği hemen ortaya çıkıyordu! ORGANİZE OLDUĞU söylenen cinayette tek bir GİZEM YOKTU!
Danıştay saldırısında ya da Uğur Mumcu suikastlarında zerresini göremeyeceğiniz ilişki ağı ortadaydı. KURGUYU yapan bunu özellikle öne çıkarıyor, özellikle CUMHUR İTTİFAKI, MHP üzerinden hedef yapılıyordu. Bilerek ya da bilmeyerek bir sürü isim de bu oyunun içinde yer alıyordu.
Zaten GENÇLİK kolları, dernekler, cemaatler gibi yapılara sızmak hiç zor değildi.
MHP liderinin, Sinan Ateş davasının bir an önce açılmasını isteyerek "Bize operasyon çekiliyor" ifadelerini kullanmasını böyle okuyordum. Sinan Ateş'in eşi de haklı olarak "Eğer bir operasyon çekiliyorsa çekenler bu ve benzer delillerle suçu sabitlenmiş olanlardır..." cevabını veriyordu...
Sinan Ateş'in en fazla ses getirecek eylem için seçildiği ortadaydı.
Bu tercihi yapıp siyasi kurgu peşinde koşanlar için TETİKÇİ bulmak sorun değildi. ARKA PLANI hiç öğrenemeyeceğimiz bir olaydı bu da... Kurgunun sahipleri bulunamayacağı için de bu CİNAYET, AK PARTİ ile MHP arasında "GRİ BÖLGE" olarak kalmaya devam edecekti...
Hedeflenen siyasi sonuç bir kısmıyla gerçekleşmiş oluyordu...
Maalesef...