DEĞİŞİK zamanlarda Kamala Harris'in BEYAZ SARAY yürüyüşünü yazdım.
Gözle görünür işaret yokken!
Çeşitli parantezler açarak anlattım. Trump'ın kulağından vurulmadan birkaç gün önce de BlackRock'u, Larry Fink'i, İngiltere'de Keir Starmer'i desteklemesini ve iktidara gelmesini, Kamala Harris için açılan yolu yazmıştım...
Yaşananlara geniş kadrajla bakılması gerekiyordu.
BİRİNCİ ve İKİNCİ Dünya Savaşları'ndan sonra gelen KOD'lar şimdi yerini Çin nedeniyle değiştirmek zorundaydı. Yeni bir tehdit, yeni bir oyuncu, yeni bir akıl, yeni bir cephe vardı. ABD ya buna direnecek kontrol edecek ya da kaybedecekti. ABD içinde binlerce kez yazdığım gibi son sözü DERİN ABD söylerdi. İKİ farklı ekol iki farklı sermaye yapısı iki farklı hayal, DEMOKRATLARI ve CUMHURİYETÇİLER'i oluşturuyordu. Son noktada ABD bir ve bütün davranırdı.
Bu iki parti, iki seçenek olduğunu bize gösterirdi. Trump ve ekibi net olarak rakiplerini işaret eder üzerine yürürdü.
Harris ve ekibi ise ittifaklar içinde kalarak kendilerini biraz da gizleyerek daha etkili sonuç alacak hamleler yapardı. Siyasi, askeri, ekonomik...
Türkiye'de Ankara'da iktidarda ABD'nin çöktüğünü çökeceğini satın alan çok isim var. Doğru olabilir. İtirazım yok.
Tartışılmalı ve Türkiye kendi yolunu böyle bulmalı. ABD çöktüğü zaman yerine gelen biz olmayacaktık. İngiltere'nin aklı ile ÇİN'di gelen... Bu noktada hesabın kitabın iyi yapılması şarttı.
Dün ajanslara bir haber düştü... ABD'li 10 büyük teknoloji devinin toplam büyüklüğünün 18 trilyon dolar olduğunu anlatıyordu.
APPLE-MICROSOFT-NVIDIA-
GOOGLE gibi şirketlerin toplam büyüklüğü 5 Hindistan, 6 Fransa ediyordu.
GSYH'si 17,6 trilyon dolar olan Çin'i de geride bırakıyordu.
Yani yıkılacak denilen ülkenin içinden yükselen şirketler dünyaya ayar veriyordu. ABD diğer devletlere benzemezdi.
KÜRESEL egemenlik peşinde oldukları için kararları kesinlikle herkesi etkileyecek şekilde alırlardı. NET! BAŞKAN seçimleri de bunun merkezinde olan bir hamleydi. 2020'den bu yana KAMALA HARRIS öne çıkacak diye yazarken aslında tek bir neden bile bunu anlatmaya yetiyordu!
ABD, Çin ile mücadelesinin önemli ayağını HİNDİSTAN'a kaydırıyordu. Dünyaca ünlü pek çok şirketin CEO'su HİNTLİYDİ. Hindistan, Çin'i durduracak önemli bir figür haline gelecekse ABD BAŞKANI'nın HİNT kökenli biri olması bu kurguyu organik hale getiriyordu. ABD böyle bakardı olaylara...
Mesela Bill Gates... Önemli bir isim mi? Kesinlikle... İki yıl önce şunları söylüyordu:
Tüm dünyadan inovasyona ihtiyacımız var ama özellikle de Hindistan'dan beklentimiz çok daha fazla. 700 milyon genciniz var, eğitim kurumlarınız var ve daha da güçleniyor. Dünyanın büyük zorluklarının üstesinden gelmek için bu inovasyonların önemli bir kısmını Hindistan'dan bekliyoruz...
Hindistan nüfusunun yarısı 25 yaş altındaydı. Bunun emperyal bir akıl için ne anlama geldiğini anlatmama gerek yok sanırım... ÇİN MUCİZESİ denilen hikaye de böyle başlatılmıştı. Bir kap pirince bir gün çalışan ucuz iş gücü...
Devam...
ABD'deki önemli adımları doğru anlamak için İNGİLTERE'ye bakılmalıydı. Bir şekilde bir ipucu bulunurdu. Biden 2020'de Trump'ı geçip Beyaz Saray'a gelirken LORDLAR KAMARASI'ndan LORD Kilclooney Twitter'dan bir paylaşım yapıyor, hedefe Kamala Harris'i koyuyordu!
"Biden'ın seçtiği yardımcısı Kamala Harris KIZILDERİLİ...
Biden görevi bırakırsa KIZILDERİLİ başkan olursa ne olur? Ayrıca LORD attığı twit'te Harris BAŞKAN olursa yardımcısına dikkat edin notu da ekliyordu!
ABD'nin mücadele ettiği gücü terör diye tanımlarsanız büyük hata yaparsanız.
Washington ve Londra hep mücadele içinde oldu. Yan yana iç içe de geçse bu mücadele bitmedi. Anlaşılmayan görülmeyen de bu. Çin meselesine de Pekin değil de Londra üzerinden bakmam bu nedenle. Son günlerde yazılanı çizileni takip edemedim.
Hoş bizim medya bu işlerden anlamaz... Yaklaşık bir hafta önce Trump'ın seçilmesi durumunda BAŞKAN YARDIMCISI olarak görev vereceği Ohio Senatörü James David Vance çok önemli bir çıkışa imza attı... Trump'ın yardımcısı JD Vance, İşçi Partisi liderliğindeki İngiltere'yi 'nükleer silaha sahip ilk İslamcı ülke' olarak nitelendirdi.
Ulusal Muhafazakarlık Konferansı'nda 20 dakikalık bir konuşma yapan Vance "Nükleer silaha sahip olacak ilk İslamcı ülke hangisi olacak diye konuşuyorduk. Belki İran olabilir dedik, Pakistan zaten sayılabilir. Ancak daha sonra belki de hükümete gelen İşçi Partisi liderliğindeki İngiltere'nin olabileceğine kanaat getirdik" ifadelerini kullandı.
Bu sözler bölgemizi, Ortadoğu'yu, İngiltere'nin aklını gücünü, ilişkileri, ittifakları ve cepheleri anlamamıza yardım ediyordu! Trump da zaten bunu davranışlarıyla gösteren bir isimdi. Kraliçe'yi Windsor'da 20 dakika ayakta bekleten ve SARAYDA kalmayan tek BAŞKAN'dı. Jeffrey Epstein ile birlikte uzun yıllar önce Lady Di'nin peşine düşmesi de bu nedenleydi! Hedef KRALİYET AİLESİ'ydi.
Kamala Harris ve arkadaşları bu mücadeleyi böyle götürmeyecek farklı yol izleyecekti... AYIRIM da buydu! Günün sonunda İngiltere ile Çin ile olan mücadele hızla devam edecek DOĞU'ya göz kırpan Türkiye de bunun ortasında kalacaktı.
Türkiye DOĞU'yu işaret etse de gidemeyen, BATI'ya el sallasa da elveda diyemeyen bir görüntüye sahipti. Bence sıkıntı buydu. Mücadelenin bu kadar keskin ve yıpratıcı olduğu bir evrede TARAFSIZ olmak, kalmak, bunu istemek pek rasyonel değildi. Kalamazdık bırakmazlardı... NET!
Kamala Harris'in yolu açılsa da Trump zoru başarıp gelse de bizim için değişen pek bir şey olmayacaktı.
Türkiye konumunu net ifade etmeliydi. Gerekeni yapmalıydı.
Koordinatlarını açıklamalıydı.
Hem NATO hem Şanghay İşbirliği Örgütü yan yana iç içe pek durmuyordu sanki!
Ekonomik sarsıntıdan çıkış reçetemiz bizim yönümüzü belirleyecekti... PARAYI takip etmekte fayda vardı... Dolar üzerinden giderek geleceği okumak mümkün olacaktı...
YİNE..
NOT:
Trump seçimleri kaybedip Beyaz Saray'ı terk ederken Kamala Harris'e bırakılan GİZLİ mektuba bugün de sıra gelmedi. Artık yarın...