SİVAS Madımak ve Sivas Başbağlar katliamlarını, yıldönümlerinde büyük bir acı ile hatırlıyorum. Milletimizi etnik köken veya mezhep farklılığı üzerinden ayrıştırmak ve birbirine düşman etmek isteyenler, o zaman sahnede idiler; şimdi de varlar ve aramızdalar.
İki büyük katliamda da halkımızı birbirine düşürmek ve Alevi- Sünni kavgası çıkarmak için çalışan sinsi yılanlar vardı. 5 Temmuz 1993'te Haçlı Hristiyan/Siyonist Yahudi hizmetkarı PKK'lı katiller, 33 masum insanı katletti. Madımak'ta suç muhafazakarlara atıldı. Denedikleri ve peşinde oldukları, bir iç savaştı.
Fitnenin tohumunu ekenleri ve failleri bütün kalbimle lanetliyorum.
CHP'Lİ LİVANELİ VE MEZHEP
Bu arada; aklı başında herkes, mezhep kavgası çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyelim diye çırpınır iken;
Zülfü Livaneli ile yapılan röportaj ve orada verilen bilgiler çok büyük ve hayati anlamlar/tehlikeler içeriyor… Zülfü Livaneli, yıllarca CHP Genel Başkanlığı yapmış Deniz Baykal'ı "Sünni"ifadesini kullanarak, mezhep üzerinden tanımlıyor ve öyle eleştiri yapıyor. Bir siyasi ismi tanımlamak/eleştirmek için onca kriter var iken mensup olduğu mezhepi bahis konusu yapmak ne korkunç bir tehlike…!
Ayrıca İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Deniz Baykal gibi CHP Genel Başkanlığı yapmış isimlerin devletçi olduklarını, gerçek birer solcu olmadıklarını iddia ya da ima etmiş.
DEVLET İLE KAVGA
Hatta Deniz Baykal'ın MHP çizgisine yakın milliyetçi olduğunu kızarak anlatmış. Zülfü Livaneli'nin, Deniz Baykal ile ilgili "devletçi, milliyetçi"gibi ifadeleri genelde memnuniyetsizlik barındırdığı için şunu mu anlamalıyız…? Sünni olunca CHP Genel Başkanlığı ve solculuk makbul değil mi…? CHP için devlet, iktidara gelseler bile adeta savaşılması gereken bir şey midir…? Devlet ile kavga dövüş etmeyen CHP Genel Başkanı olmasın mı…? Baykal için "Kürtleri, Alevileri sevmez" diyor. Zülfü Livaneli herhangi biri değil… Ülkemizdeki ezici bir CHP'li insan tipini ve onların görüşlerini temsil ediyor. Dolayısı ile bu CHP'li insanların, dünyaya ve vatandaşlarımıza nasıl da mezhep, ırk anlayışı ile baktıklarını bir kez daha anlamış oluyoruz. Başka söyledikleri de var ama yerimiz dar.
Onları da ele almak lazım… Her ne ise; bizler ise şöyle düşünür ve inanırız:
Kardeşim; devletimizin kusurları, eksikleri, yanlışları olabilir; bunları eleştirir, düzeltmeye gayret ederiz ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ölümüne sever, sayar, sahip çıkar ve hatta devletimizin bağımsızlığı için gerekirse canımızı veririz… Ayrıca dili, dini, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun herkes, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıdır…
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ VAKFI VE KURBAN
Yurt dışı kurban organizasyonunu, faaliyet gösterdikleri ülkelerde bizzat kendi müesseseleri aracılığıyla gerçekleştiriyorlar. Kurbanlık hayvan alımından, kesim ve dağıtımına kadar tüm aşamalarında kurban ibadeti esaslarına uygun ve güven veren bir yapılanmayla çalışıyorlar. Büyük bir hassasiyet, özen ve sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlar. Kurbanları; vekalet aldıkları bağış sahiplerinin isimlerini tek tek okuyarak, bizzat ilgili ülkelerde Hüdayi'nin vakıf kültürüne ve vacip kurban ibadeti hassasiyetine ve tecrübesine sahip kendi Türk personeli nezaretinde kesiyorlar. Ayrıca kurban kesimlerinin sorunsuz bir şekilde yerine getirildiğini teyit etmek amacıyla, İstanbul'dan vakıf personeli içerisinden 70 civarında gözlemciyi de kurban kesimi yaptıkları 40 ülkeye gönderiyorlar. Hisse dağılımında önceliği ve ağırlığı; yoksulluğun derinden hissedildiği Burkina Faso, Nijer, Mali, Sudan ve diğer Afrika ülkelerine ve mahrumiyet bölgelerine ayırıyorlar. Bangladeş (Arakan kampları), Filistin, Suriye, Irak, Yemen, Somali, Filipinler gibi savaş ve terör mağduru mazlum coğrafyalara da el uzatıyorlar. ALLAH'ım, kurbanlarımızı, ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul eyle… Amin…