CUMHURBAŞKANI Erdoğan AK Parti İnsan Hakları Eğitim Programı'nda kitabın orta yerinden konuştu:
"Batılı ülkeler İsrail'in soykırım politikasının suç ortağıdır…." dedi… Hep yazdım, söyledim… Aralarına doğal gaz/petrol çeteleri, dolar baronları, emperyalist yamyamlar da karışmıştır fakat asıl motivasyonları dindir.
Şeytani Üst Akıl, ABD ve Avrupa Birliği'nin öncülük ettiği ve İsrail eliyle bir HAÇLI SAVAŞI yapılıyor.
ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya hep birlikte soykırım suçu failleridirler.
Aslında yerler, olaylar, durumlar ve taraflar, tarihte yaşananlarla hep aynı... İslâm dünyasını kuşatıp; yağmalamaya, paylaşmaya çalışıyorlar.
Gazze'de Müslüman öldürüyorlar.
Hristiyanların bir bölümü ve Yahudilerin büyük bölümü beraber oldular. Devletleri, ulusal ve uluslararası kurumları, ticari şirketleri, medyaları, sosyal medyaları, hep birlikte soykırım yapıyorlar.
Hamas lideri İsmail Haniye'yi katleden işgalci İsrail, ülkemizin tüm şehirlerinde ve dünyanın birçok ülkesinde protesto edildi. Haniye'nin şehadetinden önce yaptığı çağrıyı vasiyeti olarak kabul eden milyonlarca insan 3 Ağustos Cumartesi günü meydanlardaydı.
Asla ve kat'a unutmayacağız ve unutturmayacağız: Katil ve terörist İsrail, bu azgın kavim Yahudiler; aynı gerekçe ile, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında da hak iddia ediyor ve edecektir.
Bu tespit bir masal, paranoya, vesvese değildir.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 15 Mayıs 2024 tarihinde en açık haliyle anlatmış:
Gerçek Hayat dergisinde yazar Yüce Katırcıoğlu çok önemli tespitler yapmış…. "Yüz yıl önce Yahudileri lüks gece kulüplerine ve restoranlara sokmayan köksüz ve kültürsüz Amerikan toplumu bugün Yahudilerin esiri haline gelmiş, ABD denilen devlet de bir Yahudi şirketine dönüşmüştür…."
Hamas'ı terör örgütü olarak tarif eden, ABD ve İsrail'in açıktan desteklediği terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarıyla iş birliği ve ittifak yapan Ekrem İmamoğlu; soykırımcı Katz'a cevap verdi diye, yerli ve milli olmaz… Soykırımcı katil Kantz'ın kendisine atıfta bulunması da Ekrem İmamoğlu'nun kendisini terslemesi de tiyatro'ya dahildir.
Sosyal medya şirketleri Amerikan, Alman, Fransız yasalarına saygı duyarlarken;
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygı duymuyorlar.
Kanunlarımızın geçerli olmadığı, kurallarımızın işlemediği, hassasiyetlerimize saldıran, bizi kontrol etmeye çalışan bir dijital faşizm var karşımızda… Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uyulmasını istemek, bunu yapmak istemeyenlere yaptırım uygulamak hayatın normal akışıdır. Dijital platformlar; devletleri ve milletleri ele geçirme, seçimlere müdahale, küresel şirketlerin menfaatlerine hizmet eden gündem oluşturma ve yalan haber üzerinden tartışılıyorlar… Demokrasi açısından büyük bir tehlike ve tehdit olarak algılanıyor. Suç kapsamındaki taleplere uymadığı gerekçesiyle uyarılıyor ancak platformun bu talebe karşılık vermemesi bir erişim engeli uygulamasını gündeme getiriyor. İsmail Heniyye ile ilgili taziye mesajlarına bile tahammül edemediği, kişi ve kurumların bu minvalde yaptığı paylaşımlara sansür uyguladığı ise ayrıca bir kepazelik. Dünyadaki en etkili dijital platformların, İsrail lehine pozisyon alması ve Filistin'e destek olabilecek paylaşımları sansürlemesi gerçek değil mi…? Tek taraflı ve açıkça İsrail yalanlarını yayan bir bilgi akışına neden olmadılar mı…?
Sadece Türkiye değil, ABD örneğinde olduğu gibi; Trump'ın, 2020 seçimleri öncesinde hem Facebook hem de Twitter hesaplarının askıya alınması; bu platformların siyasete belli çevrelerin lehine müdahale mekanizmaları olarak da kullanıldığını ispat etmiyor mu…? Buralar özgürlüklerin, fikir hürriyetinin değil yalanların, iftiraların ve bu dijital platformların sahiplerinin çıkarlarının yer aldığı alanlardır. Dolayısı ile mesele özgürlükler değil küreselci şeytanların çıkarlarıdır. Özgürlükler maskesi ile egemenliğimizi ele geçirmek istiyorlar.
Bu arada Başkan Recep Tayyip Erdoğan kendisine muhalifim diyenlere de çok güzel ayar verdi… "Türkiye'deki muhalefet hemen ayağa kalktı.
Sosyal medya platformlarının faşizmine bir çift laf etmediler. Ancak klavye başından Türkiye'yi batıya şikayet ediyorlar. Kağıttan kaplana dönüşüyorlar." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu tespiti yalan mı, yanlış mı…? Muhaliflerin olan biteni bilmemeleri mümkün mü…? Devletimizin ve milletimizin çıkarlarını değil de kürselci şeytanların menfaatlerini savunmak safına düştüler. Kendi millî, yerli sosyal medya ağımız olmalı, başka yolu yok… Tabii yerli ve milli muhalefet de lazım…!